Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Bülent ACUN


Arabanızda bir şey var mı?

Bülent Acun'un "yeni" yazısı...


Yine Habersiz Geldi!

İnsanı yakmayacak kadar sıcak, üşütmeyecek kadar serin güzel bir Çarşamba günüydü. Güne aile efradıyla güzel bir kahvaltı yaparak ‘Bismillah’ demiş, böylece kuşluk vaktinde esaslı bir hoşluk yaşamıştım. Artık vakit, davete icabet vaktiydi. İstanbul İl Müftülüğü’nün Fatih Müftülüğü Konferans Salonu’nda düzenlediği programa katılmak üzere Bağcılar Parseller yürüyüş yolundan Yavuz Selim tramvay durağına doğru yola revan olmuştum. Neşe ve heyecan içinde emin adımlarla yürüyüş yolunda seyir halindeyken birden sol omzuma ‘küt’ diye bir şeyin çarptığını hissettim. Omzuma çarpan araç bir  Cipti. 

Evet, gelenek bozulmamış ‘kaza yine geliyorum’ dememiş, gelmişti. İmtihan sorusu yine çalışmadığım yerden çıkmıştı. Hamdolsun en azından ebat olarak “kalın Türklük” bizi sarsılmaktan ve savrulmaktan kurtarmıştı. Özgül ağırlığın faydaları.

Bir Canavarın Portresi

Hamdolsun bu görünmez kazayı da yarasız, beresiz, ağrısız, sızısız atlatmıştım. Arabanın vurması beni neredeyse hiç etkilememiş fakat şekil itibariyle insana benzeyen trafik canavarının hiçbir şey olmamış gibi aracında duyarsız bir vaziyette oturması çok ağırıma gitmişti. Bir insan düşünün ki dikkatsizce geri gelerek bir kişiye çarpıyor, özür dilemek yardımcı olmak şöyle dursun kılını bile kıpırdatmıyor. Bu satırları okurken ‘’hayır hayır… böyle bir kişi asla insan olamaz bu kişi olsa olsa bir trafik canavarı olabilir.’’ diyorsunuz. Bende bunu anlatmaya çalışıyorum zaten. 

Arabanızda Bir Şey Var Mı?

Kazadan sonra sağ elimi sol omuzumun üzerinde şöyle bir gezdirdim baktım herhangi bir şey yok, la havle çeke çeke birkaç adım ilerlemiştim ki adamın duyarsızlığı hayli asabımı bozdu. Bir şeyler yapmalı bir şeyler söylemeliydim. Öyle bir şey söylemeliydim ki ömür boyu o canavara dert, bu olayı okuyan ve dinleyenlere ders olmalıydı. Adamın yanına dönüp aynen şöyle dedim “Hey beyefendi aracınızda bir şey var mı?” 

Sen Nasıl Çarpıyorsun?

Adam istifini bile bozmadan rahat bir tavırla şöyle dedi: ‘’Geri geri geliyordum arkamı göremedim size çarptım.’’

Canavarın bu hezeyanı üzerine önce acı acı gülüp üstüne bir ‘Fesuphanallah’ çektikten sonra şöyle dedim:

‘’Kardeşim kırk senedir ben önümü göremediğim halde daha kimseye çarpmadım. Nasıl oluyor da sen birkaç saniye arkanı göremeyince bana çarpıyorsun? 

Örnek Olsun

Mutlaka fark etmişsinizdir, bakın yazıda bir kere bile kazadan şikâyet etmedim. Çünkü insanın olduğu yerde her şey olabilir. Fakat insanın olduğu yerde vahşilik, barbarlık, canavarlık, aymazlık, vurdumduymazlık olamaz, olmamalı. Hafif atlatsam da durduk yerde yaşadığım bu kaza epey asabımı bozsa da hamdolsun ağzımı bozamadı. Bir anda trafik canavarına dönüşen adama ‘’Ne yapıyorsun kardeşim sen sarhoş musun, ayyaş mısın, keş misin, serkeş misin?’’ bile demedim. Sabır ve metaneti kuşanarak kendimi ve dilimi tuttum, adeta öfkemi yuttum. Peki, bunları niçin anlattım? Trafikte seyir halindeyken yol arkadaşlarının en ufak bir eksiğini, kusurunu bıçağına ve silahına davranarak büyük bir cürümle cezalandırmaya kalkan trafik magandaları ve canavarlarına örnek olsun. 

Örnek olmazsa kapak olsun!

 

Kaynak: Milat Gazetesi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR