Hasan POSTACI

Tarih: 19.05.2025 13:25

Algılar Anaforunda Kürt Meselesinde Yeni Stratejiler

Facebook Twitter Linked-in

12 Mayıs 2025 Kürt meselesinde yeni bir dönemi tarihe not düşer. Örgütün kendi ifadesi ile 52 yıllık silahlı mücadele dönemi Kürdistan İşçi Partisi (PKK), 12. kongresinde yaptığı açıklama ile sonlandırılırdı. Kongre karar bildirgesinde “pratikleşme süreci Abdullah Öcalan tarafından yönetilmek ve yürütülmek üzere…” ifadeleri ile örgütsel yapısını feshettiğini, silahlı mücadele yöntemini ve PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdığını söyledi.

Bu karar PKK’nın tüm bileşenlerini bağlayan bir karar olarak deklare edildi. Konuyla ilgili DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Prof. Dr. Mithat Sancar, PKK’nın bu açıklamasını “barış yolunda tarihi bir dönemeç” olarak tanımlayarak “çözüm ve demokrasi açısından son derece önemli, hayati bir eşiğin aşılması anlamına geliyor” dedi.

Yaklaşık bin kelimelik bir metinde Kürt meselesinin tarihsel arka planına dair tespitlerden sonra PKK’nın örgütsel misyonuna ve geleceğe dair beklentiler, sorumluluk ve olası değişimlere yönelik güçlü mesajlara yer verildi. Silahlı mücadele döneminin kapandığını bundan sonra artık siyasi mücadelenin tüm imkan ve kapasitelerine odaklanacağına dair kararlara yer verildi.
Beklentiler kapsamında Öcalan’ın koşullarıyla ilgili bazı tespitler yer verilen bildirgede Örgüt, “Söz konusu kararların uygulanması, Öcalan’ın süreci yürütüp yönlendirmesini, demokratik siyaset hakkının tanınmasını ve sağlam bütünlüklü bir hukuki güvenceyi gerektirir” ifadeleri ile Abdullah Öcalan ile ilgili olarak mevcut koşulların değişim beklentisini ortaya konuldu.

Bu kapsam daha önce “Umut Hakkı” tanımlamasıyla yasal bir formülasyona kapı aralayan MHP lideri Devlet Bahçeli’nin önerisi ile uyumlu bir beklenti olmasına rağmen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç konuyla ilgili, böyle bir durum da görüşmede yok diyerek tepkisini net bir şekilde ortaya koydu. Bakan Tunç, daha önce DEM heyeti ile yapmış olduğu görüşmede sıcak mesajlar vererek özellikle Abdullah Öcalan’ın koşullarının iyileştirileceğine dair iyimser bir yaklaşım sergilemişti.

Bildirgede yer alan Lozan değerlendirmesi Türkiye’nin toprak bütünlüğüne bir tehdit olarak algılanması sürecin sağlıklı, olumlu yönde gelişmesine yönelik bir gerilimin sürece yansıyacağının habercisi olarak görülebilir. Ancak bildirgedeki Lozan ile ilgili sözler üzerinden yapılan ülke bütünlüğüne tehdit yorumları, Abdullah Öcalan’ının 27 Şubat açıklamasında yer alan temel vurgularla uyumlu değil. Yani her türlü siyasi, yönetimsel taleplerinde ötesinde kültüralist kazanımların bile anlamsızlığına yer verilen açıklama, 12. Kongre kararlarındaki Lozan anlaşması eleştirisinin bir toprak bütünlüğünün tehdidi olmasının dışında Kürtler ve diğer etnik unsurların inkâr ve asimilasyon politikalarının 1923 sonrası radikal bir şekilde değişimine yönelik vurgular içeriyor. Konunun toprak bütünlüğüne tehdit üzerinden ajite edilmesi siyasi bir mühendislik ürünü çabası kapsamında, algı anaforu üretme çabası olarak sürecin akamete uğratılmasını hedefler.

Bir devlet projesi olarak altı çizilen yeni sürecin PKK feshi ile ilgili en önemli aşaması tamamlandı. Silahın yerine siyasi, sivil, hukuki, kültürel vb. her alanda güçlü bir değişimin kaçınılmazlığını görmek gerekir. Bu yeni döneme kısmen hazırlıksız yakalanma durumu olsa da silahsızlığın her kesim için çok büyük bir rahatlama ve fayda getireceğinin altı çizilmelidir.

Sürecin geleceğine dair çok titiz, dikkatli, provakatif teşebbüslere duyarlı, algısal süreçlerin manipülatif anaforlarını önlemeye odaklı, güven iklimini besleyen söylem, duruş ve planlanmış adımlara, açılımlara yer verilmelidir.

Bu bağlamda iki ana başlık üzerinden sürecin gelecek inşası gerçekleştirilebilir. Birinci temel konu PKK örgütsel yapısının tüm bileşenleri ile sağlıklı bir şekilde ele alınarak yasal, siyasi, askeri tüm boyutları ile sosyopolitik dinamiklerinin yönetilmesi ve doğru adımların atılması sorumluluğuna odaklanmak. İkinci ana başlık Kürt meselesini tarihsel arka plandan günümüze besleyen tüm olumsuzlukların ortadan kaldırılmasına dair yapısal düzenlemeler.

Birinci konu ile ilgili olarak PKK ile ilişkili suçlardan dolayı on binlerce kişiyi kapsayan tutukluluklar. Yine sayıları azımsanmayacak düzeyde çeşitli dönemlerde sürgünde, dünyanın çeşitli ülkelerinde bulunan silaha bulaşmamış kişilerin topluma entegresi ve yeniden kazandırılması.

Sadece 1998’de kurulan Mahmur mülteci kampında 15 bine yakın insan bulunuyor ve yönetim PKK tarafından sağlanıyor. Mülteci kampı statüsünün sağladığı avantajın yanı sıra Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin (UNCHR) de tanımasıyla uluslararası bir anlam kazanan Mahmur, PKK kendi öz yönetimini uyguladığı bir küçük şehir konumunda. Mahmur’da doğanlar bugün 20’li yaşlarda ve mülteci konumunda, kimliksiz ve yurtsuz. 1990 yılların köy boşaltmaları ve PKK ile işbirliği üzerinden tanımlanan ailelerin Şırnak, Silopi, Hakkâri, Cizre ağırlıklı yurttaşların göç etme zorunluluğunun bir sonucu olan Mahmur kampı, devletin PKK merkezlerinden biri olarak tanımladığı ve zaman zaman askeri operasyonlar düzenlediği bir şehir durumunda. Bu durum BM, Irak, Kürdistan Bölgesel Yönetim ile beraber ele alınması gereken uluslararası yasal boyutları olan bir durum olarak ele alınmalı ve kendi yurtlarından gitmek zorunda olan yurttaşların temel hak ve özgürlükleri, mülkiyet ve vatandaşlık kazanımları çerçevesinde ele alınmalıdır.

Benzer bir durum başata Avrupa ülkeleri olmak üzere, Rusya, ABD, Kanada ve Japonya’ya bir çok ülkeye kadar geniş bir dağılıma sahip olan PKK ile ilişkili olarak tescillenmiş kişiler ile de ilgili titiz bir çalışma yapılmalıdır.

Çeşitli silahlı çatışmalara karışmış dağ kadrolarının, Kırmızı, gri vb. listelerde olanları ile ilgili Avrupa ülkelerinde yaşaması formüllerin konuşulması sürecin psikolojik yansımalarının yönetilmesi bağlamında olumlu bir formülasyon olarak görülebilir.

Ülke içinde DEM parti özelinde siyasal tutuklulukların kayyum uygulamalarının merkezinde terör örgütüne destek suçlamaları var. PKK’nın kendini feshetmesi suçun illetini de ortadan kaldırmıştır. Diğer yandan partili legal sivil siyasetin yeni dönemde güçlendirilmesi ve gelişmesi bağlamında da tüm siyasi tutukluluklar için TBMM merkezli bir çözüm üretilmesine odaklanılmalıdır. Hapishanelerin boşalmasının psikolojik etki katsayısı yeni dönemi olumlu yönde besleyen bir etki yapacaktır. DEM eş başkanı Tuncay Bakırhan’ın konuyla ilgisi Kurban Bayramı çifte bayram olsun çağrısı değerlendirilmelidir. En azından bir jest düzeyinde ilk küçük adımların atılması gündeme alınabilir.

PKK ile ilgili önemli konulardan biri de silahların bırakılması konusunun somut yol haritasının oluşturulabilmesidir. Irak ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi katkı ve koordinasyonu desteği üzerinden Süleymaniye, Dohok, Erbil gibi kentlerde silahların toplanması ve teslim alınması ile ilgili gündeme yansıyan ilk çabalar başlangıç adımları olarak görülebilir. Ancak konu ile ilgili ABD, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere silah envanteri ile ilgili Türkiye istihbaratı verileri ile ortak bir uzlaşının sağlanması ve sonucun güven verici olmasına önemli katkı sağlayacaktır.

Silahların bırakılması ile ilgili en kritik ve riskli bölüm Suriye YPG silahlı kapasitesinin formülasyonu olduğunu görmek gerekir. Özellikle ABD ve Fransa konu ile ilgili Türkiye, Suriye hükümeti ve YPG arasında tatmin edici bir uzlaşıya ihtiyaç olduğu görülüyor. Sürecin somut adımları ile ilgili henüz bir yol haritasının oluşmadığı veya açıklanmadığını ayrıca not etmek gerekiyor.

İkinci ana başlık ve yeni sürece yönelik çalışma alanı Türkiye tarihsel sürecin tüm bagaj ve dinamikleri ile tüm toplumsal kesimlerde oluşturduğu travmaların gerçekçi ve güven iklimini besleyici rehabilitesine yönelik yapılacaklardır. Temel hedef demokratikleşmenin geliştirilmesi olarak tanımlanan sürecin üst somut başlığın, güçlü yapısal değişikliklerle hayata geçirilmesidir.

PKK’nın kendini feshetmesi ve silahları bırakması Kürt meselesinin tüm boyutları ile çözülmesi algı yanılsamasına dönüşmemelidir. Kürt meselesi tüm siyasi, hukuki, kültürel ve ekonomik boyutları ile uzun soluklu ele alınmalıdır. Bu konuda öncelikli en güçlü dokunuş yeni anaysa çalışmalarına Kürt meselesi ile ilgili iklimin ana unsurları ile yansıtılmasıdır. Vatandaşlık tanımı ve Kürtçe eğitim ve dil konusunun yeni anayasal sürece katılması vb. adımlara odaklanılmalıdır.

Kamu kültürünün, temel kod ve dinamiklerinin, tarih kültürünün, eğitim sistemi ve kamu kurumlarının yapılanma dinamiklerinin bu yeni dönemin ruhu ile barışık bir iklimde süründürülmesi gerekir.

Silah ve savaşın yerini güçlü bir barış ve kardeşlik ittifakının alması geleceğin güçlü Türkiye’sinin inşasını beraberinde getirecektir. Yediden yetmişe her bir kişi ve kurumun bu barış ve ittifak iklimini destekleyen, besleyen duyarlılıklara, söylem ve duruşlara odaklanarak, siyasi mühendislik ürünü ajitatij algısal anaforlara geçit verilmemesi geleceğe dair olası tehdit ve riskleri minimize ederken adalet, özgürlük ve evrensel hakların kazanımlarına dair umutları güçlendirecektir.

 

Kaynak: Farklı Bakış


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —