Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Fedakar KIZMAZ


Adam Olun Da Cenazenizde Bize Yalan Söyletmeyin!

Fedâkar Kızmaz'ın " yeni" yazısı...


Ankara Kocatepe Camii'nden 6Temmuz Pazar günü bir "ADAM" uğurlandı.

Ağızlardan çıkan "helal olsun"lar belki de ilk kez bu kadar içten, bu kadar gür, bu kadar inanarak haykırıldı.

Formalite değil gerçek bir helalleşmeye şahit oldu televizyonlardan izleyenler.

İnandığı "dava"nın ekmeğini değil, dayağını yiyen bir ADAM'dı omuzlarda taşınan!

Hayatı boyunca sadece kendi ayakları üstünde yürüyen, bir külüstür taksiye bile sahip olmadan, "dört" değil, binlerce dava erinin omuzlarında uğurlanan bir ADAM!

Her kesimden insanın gözyaşlarına layık mert, dobra, hesapsız, "ölümüne" bir savaşçı nasıl olunurmuşun  müşahhas abidevi cevabını musallada veren bir ADAM!

Zirvelere, yukarıdan uzatılan iple, birilerinin himmetiyle değil, tırnaklarıyla kazıyarak tırmanan; arkadaşlarının omzuna basan değil, omuz veren bir ADAM!

On para etmeyecek ne çok "yalaka"nın saraylarda, iftar sofralarında, gezilerde, seyahatlerde, ödül törenlerinde, uçaklarda ağırlanmak için torpil aradığı bir dünyada, yanlışları doğrularından pek de az olmadığını düşündüğü Cumhurreisiyle aynı karede görünmeyi utanç sayan bir ADAM!! 

Kendilerini "sanatçı", "gazeteci", "yazar", "sporcu", "iş insanı", "hayırsever", "bilim adamı", "anketör", "hoca", "şeyh", "ekonomist" ve dahi "vakıf insanı", "dernekçi" diye pazarlayıp "Reis"ın yanında illa ki bir kareye girebilen "nebati" kalitesindeki değnekçilerle ziyafet sofralarında beytül/malı götürdükten sonra diş kirasını da cebellezine okutanlardan biri olmaktansa, VERYANSIN TV'nin "çatlakları" (Serkan ÖZ (a.s= Ona selam olsun), Erdem ATAY (k.v= Allah yüzünü kara çıkarmasın, ak etsin), İsmail Hakkı ATAL (k.s= Allah, yaptığı işleri bereketli kılsın), Yılma  BAŞAR,  Eray ÇELEBİ, Engin BALIM  (r.a= Allah hepsinden razı olsun)  birlikte helalinden çoban salatasını öğün ederek günü geçiştiren ADAM! 

Tek silahı olan kalemini, hiç kimseye kiraya vermeden, satmadan yaşı sayısınca kitap, binlerce makale yazıp, saatlerce yırtınırcasına, bazan ağlayarak bazen kızıp bağırarak, bazen de ağız dolusu söverek derdini anlatmaya çalışan bir ADAM! 

İnandığı davaya ölümüne sahip çıkan, satın alınamayacak bir ADAM!

Birisi densizlik yapıp da satın alabileceği evhamına kapılsa, dünyanın menkul-gayrimenkul bütün servetini önüne koysa, önce ağız dolusu küfrü yer. sonra da tekmeyi!

Sövdüğü zaman bile defterine sevap yazılacak ADAM!'dır Merhum Nihat GENÇ! 

 

Cenazesine kimler katılır diye merak ettim, umudum olmamasına rağmen yine de ortak yönlerine (Karadenizli, Deli, Dobra, Korkusuz) güvenip son yolculuğuna uğurlar (mı) diye cenaze töreninde gözlerim çok aradı ama koca bir hayal kırıklığı ve buruk bir acı ile baş başa kaldım.

Eyyyy Tayyip abi, Amerikan uşağı Suudi Kralı Muhammed b. Selman'la ne gibi bir ortak yönünüz vardı ki 85 milyon Türk halkını şaşırtma ve kızdırma pahasına,  üç günlük yas ilan edip al bayrağımızı yerlere kadar indirdin?

Hadi sağlığında danışmanların (!) kulağına fısıldamıştır; "Bu deliyle aynı ortamda bulunma, hiçbir davete çağırma, uçağına alma, sofrana oturtma.... ne yapacağı, ne söyleyeceği belli olmaz, protokolü paçavraya çevirir, kural mural tanımaz, kameraların önünde rezil rüsva eder..."

Hadi, parsel parsel arsaları, dönüm dönüm tarlaları, ve özelleştirme kılıfıyla (kapatılmak üzere); demir-çelik, kağıt, şeker, sigara, motor fabrikalarını yandaşlara peşkeş çektiğin için söveceğinden adın gibi emin olduğun ADAM'la göz göze gelmekten çekindin de: ADAM'ın ölüsünden de mi korktun ki, bir Fatiha'yı, bir Helal Olsun'u, bir Omuz Verme'yi, "Üç Kürek Toprağı bile çok gördün!?.

Tamam:  Bu millet Acun, Kibariye, Hülya, Orhan, Kadir, Müslüm, Yavuz  gibileri kankalığa layık görmeni kan küsüp kızılcık şerbeti diyerek, kırık kolu yen içinde saklayarak sindirmeye çalıştı da, nasıl bir mide varmış ki, fırsatını bulsan lgbtlileri bı kaşık suda boğacak olan sen, bu Bülent Abla'ya her davette en nadide koltuğu tahsis edebildin?

"Ne ölüme ne dirime!" diye en yüksek perdeden düşman ilan ettiğin, Macron'u,  Sisi'yi, Miçotakis'i, Muhammed bin Selman'ı, Paşinyan'ı, Muhammed bin Zâyid bin Sultan Âl-i Nehyan'ı, hatta ve hatta Netenyahu'yu saran kollar Kocatepe Camiinde o  ayyıldızlı bayraklı tabuta sarılabilseydi keşke... 

Cumhurbaşkanlığı adına İletişim Başkanı girmiş devreye, (zaten son devresi oldu bu olay, o da benzerleri gibi, telefonunda yıllardır birikmiş olan "cevapsız arama"ların peşine düşmüştür, eski dostlarına yeniden kendini hatırlatmakla meşguldür şimdi):

 “Bugün vefat haberini aldığımız yazar, gazeteci ve köşe yazarı Nihat Genç'e Allah'tan rahmet niyaz ediyor; ailesine, dostlarına, okurlarına ve tüm medya camiamıza başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Mekânı cennet olsun.” diyere ağız ucuyla, ruhsuz bir demeçle geçiştiri vermişler.

Hadi salına omuz vermeyi akıl etmedin, insan hiç olmazsa göstermelik de olsa bir taziye mesajı yayınlamaz mı?

Birçok siyasetçi formaliteyi yerine getirecek kadar, cenazeye de katılmış, taziye de yayınlamış; ama en samimi en candan olanı Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu'na ait 

"Kendisi, nefsi ve hevesleri için değil; Memleketi, Milleti, Devleti ve Cumhuriyeti için asabı bozulan, bazen üslubunu bozan ama asla vatan sevgisini bozmayan bir Türk aydınını, Nihat Genç’i kaybettiğimizi büyük bir teessürle öğrendim. Sert sözlerine, kemiksiz diline vaktinde bizi de muhatap etmiş olsa bile, kalbindeki Memleket ve Millet sevgisine şahitliğimiz, her türlü kırgınlığı geride bıraktıracak kudretteydi. Bir vatanseveri, korkusuz bir vatan evlâdını kaybetmenin verdiği hüzünle; ailesine, sevenlerine, mensubu olmaktan şeref duyduğunu her fırsatta dile getirdiği büyük Türk Milleti’ne başsağlığı; merhum Nihat Genç’e yüce Allah’tan rahmet diliyorum." 

Bir de; tek bir kitabını okumamış, tek bir konuşmasına kulak vermemiş, sadece kulağına üflenen dedikodularla kanaat sahibi olmuş hödükler ve şeyhinin, borazanını öttürüp insan elbisesiyle dolaşan mahluklar var: Onlara göre;

O Solcu, O Kemalist, O Ulusalcı, O Komünist, O Ülkücü...

Ama Müslüman değil öyle mi?!..

 "Müslüman berraktır, temizdir; müslüman arıdır, müslüman kin tutmaz, Kin tutmadığı için beş vakit yıkanır, bu ezanlar yıkar, Allah'a yönelerek yıkanır. Günün bütün yorgunluğunu bi akşam namazıyla üstünden atar. Müslüman, gecenin zehrini bilir, gecenin korkusunu bilir gece yarısı uyanır, gene dua eder, mehtaba bakar gene dua eder, çocuğunun yüzüne bakar gene dua eder.

Bir kara korku alır, "Şimdi Gazze'de çocuklarım öldürülüyor" diye bir korku! Ne yapacağını şaşırır, parasını verir, duasını eder. 

Müslüman budur! 

Müslüman kin tutmaz, bin yıldır da kin tutmadı. Müslümanlık, Anadolu topraklarının boynuna asılmış en güzel gerdanlıktır! Biz bu gerdanlıkla büyüdük. Benim annemde, senin sokağında, her yerde vardı bu!"

Ağlayarak bu konuşmayı yapan birisi için, bir "Allah rahmet eylesin"i bile layık görmeyen ve "Toprağı bol olsun!" diyecek kadar akıl ve vicdan nimetinden mahrum geri zekalı tarikatçılara inat, onun dalgalandırdığı adalet ve merhamet bayrağını yere düşürmemek adına put kırmaya devam edeceğim:

Ellerinde gül, başlarında yeşil sarık, sırtlarında cübbe, ayağında mes, münasip bir CEPLERİNDE misvakla dolaşmaktan, el öptürmekten başka bir eser bırakmamış tipler "hazret", "kuddise sırrı", "sellemehullah" oluyor, ama bizler Nihat GENÇ için, "Allah yüzünü ak etsin, yüzünü kara çıkarmasın!" diye dua edemez mişiz? 

Nihat GENÇ hazrettir, (k.s)'dir, (k.v)'dir, (r.a.)'dır, (a.s.)'dir

Hasılı; 69 yıllık hayatında adaletle şahitlik yapmış bir "ŞAHİT"tır, "ŞEHİT"tır!!!

 

Hepimiz o musallaya yatacağız bir bir...

Bakalım, yarım ağız mı söylenecek "Helal olsun"lar, yoksa hıçkırıklar eşliğinde arş-ı âlâyı mı titretecek yüz binlerin duâsı?!!! 

GÖRECEĞİZ!!!

KİRAMEN KATİBİN DE YAZACAK TARİH DE!!! 

BİZ ŞAHİTLİĞİMİZİ YAPTIK;

ER KİŞİ İDİ,

İYİ BİLİRİZ!

HELAL OLSUN!

HELAL OLSUN! HELAL OLSUN!

Mevla'm en güzel şekilde ağırlayacaktır inşaallah....

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR