Hasan POSTACI

Tarih: 13.03.2023 11:34

2023 Seçimlerinin Fay Hatları

Facebook Twitter Linked-in

Millet İttifakının sancılı aday belirleme süreci Kemal Kılıçdaaoğlu’nun aday olarak ilan edilmesi sorası yeni bir sürece girildi. Akşener’in tarihi konuşması ile başlayan kriz, çok kısa bir süre sonra kulislerin yoğun müzakereleri sonrası,  İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye başkanlarının teknik cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanması formülasyonu üzerinden çözüldü. Yani millet ittifakı, 5 parti genel başkanlarının cumhurbaşkanı yardımcısı ve Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ın teknik cumhurbaşkanı yardımcı olması şeklînde Türkiye siyaset tarihinde bir ilk deneyim oluşturacak bir yönetim kadrosu ile toplumdan iktidara gelmek için oy isteyecek.

Altılı masa mozaiği geçmişin ANAP ve kuruluş dönemi Ak parti deneyimin bir başka versiyonu olarak toplumun farklı dünya görüşlerini temsil eden kesimlerin bir buluşması olarak görülebilir. Geçmiş deneyimlerde farklı olarak CHP gibi devlet ideolojisini taşıyan bir parti geleneğinin bu yapı içinde bulunması hatta bunun oluşumuna öncülük etmesi.

Bu durum millet ittifakının hem güçlü tarafını hem de risk düzeyi yüksek tehdit tarafını oluşturuyor. Parti tabanlarının geçmiş kültürel, sosyal, siyasal bagajları içte kırılmalar yaratabilecek potansiyel fay hatları olduğu söylenebilir. Diğer taraftan, ülkenin mevcut koşulları ve Cumhur İttifakının bileşenleri üzerinden yaşanan başkanlık sistemi deneyimleri ile ortaya çıkan ağır ekonomik koşullar, özellikle MHP’nin ajite ettiği kutuplaştırıcı söylem, Millet İttifakını ötekileştirilmiş toplumsal kesimlerin zorunlu buluşma adresine dönüşmesini sağlıyor.

Millet İttifakının, ikinci büyük bileşeni olan ve milliyetçi refleksleri siyaset kimliğini belirleyen İyi Parti üzerinden özellikle HDP’nin bu muhalefet cephesine mesafeli durmasını beraberinde getiriyor. Selahattin Demirtaş bu durumun farkında olarak İyi partiye yönelik siyasi jetleri içeren mesajlarını ısrarla sürdürüyor. Son süreçte bir davet mektubu üzerinden bu çağrısını yeniledi. Eskiye göre daha yumuşak bir tepki ile karşılanması Millet ittifakı geleceği açısından umut verici.

Ayrıca HDP genel başkanı Mithat Sancar’ın Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu resmi olarak görüşmeye davet etmesine Meral Akşener’in görüşebilir ama masaya getiremez tepkisi geçmişe göre stratejik olarak daha olumlu bir yaklaşım olduğu görülür.

Seçim matematiğinin her türlü fonksiyonu HDP’nin seçimin sonucuna çok güçlü bir etki yapacağını gösteriyor. Mevcut tabloda seçimin ikinci tura kalması çok büyük bir olasılık olduğunu birçok anket ve kamuoyu yoklaması gösteriyor. İkinci tur da ise başata HDP olmak üzere iki ana ittifakın dışında kalan partilerin belirleyici olacağı net bir sonuç olarak görülüyor.

Cumhur İttifakı’nın en güçlü bileşeni Ak parti ve Erdoğan’ın güçlü liderliğidir. MHP ve diğer ulusalcı, milliyetçi söylemlerin, küçük lobilerin 15 Temmuz sonrası ürettiği sosyopolitik iklimin toplumsal polarizasyonu derinleştirmesi Cumhur ittifakını zayıflatan en önemli tehdit unsurlarında birini oluşturduğu görülür. Oluşan bu fay hattının seçim sürecinde restore edilip yönetecek güçlü bir stratejik duyarlılığa ihtiyaç olduğunun altını çizmek gerekir.

Bahçeli’nin Amed yoktur çıkışı gölgesinde Yeşil fotoğraflarının beyaz Toroslarla servis edildiği politik operasyonun, statlarda hükmet istifa çıkışlarını ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında tolere edemeyen öfkeli çıkışları kaçınılmaz olarak ürettiği ötekileştirici sonuçları Cumhur ittifakını politik kumarına kapı aralayan seçim sürecinde aleyhte bir fay hattını tetikleyen durumlar olarak seçimi kazanma hesaplarını zora sokan önemli tehdit alanları olarak görülebilir.

Seçimin en güçlü adaylarını bulunduran Millet ve Cumhur ittifakının seçmen yönelik öne çıkarmayı planladığı söylemlerin öncelik sıralamasını 6 Şubat depremleri önemli ölçüde değiştirdi. 12 ili etkileyen, Türkiye nüfusunun yaklaşık %15’nin yaşadığı afet bölgesinde yaşamın normale dönemsi seçim tarihinin çok sonralarına sarkacağını gösteriyor. OHAL ilan edilmesi bu sürecin ekonomik, sosyal boyutlarının yıkıcı sonuçlarını gösteriyor.

Depremin bu bağlamda seçim sürecinde meydana gelmesi politik söylemlere malzeme üretmesi bağlamında topluma oldukça yıpratıcı yansımaları oldu ve olmaya devam ediyor. Muhalefet cephesi hükümeti depremle ilgili sınıfta kaldığını, süreci yönetemediği üzerinden söylemleri öne çıkararak afet bölgelerinde bulunmaya çalışıyor. İktidar ise hızla eylem planlarını açıklayarak, bir yandan enkaz kaldırma çalışmalarını sonlandırmaya, diğer taraftan temel yaşam ihtiyaçları olan gıda ve beslenme, barınma sorunlarına yönelik çalışmaları hızlandırmaya çalışıyor. Uzun vadede depreme dayanıklı şehirler planlamasında yatay yerleşim, sağlam zeminlere inşa gibi projeleri toplumla paylaşıyor. Gerçekten de TOKİ imzalı yerleşke ve konutların depremde başarılı sınav vermesi bu anlamda iktidarın topluma güven verme anlamında önemli referanslarını oluşturduğu söylenebilir.

Seçmene yönelik Cumhur ve Millet ittifakının en önemli başlıkları ile ilgili öncelikli konulardan başında başkanlık sistemi geliyor. Millet ittifakı mevcut başkanlık sitemini, tek adamlık, kuvvetler ayrılığının kaybolması, kurumsal yapıların, yerel yönetimleri bu sistem içinde ehliyet, liyakat, neopizm,  TBMM’nin işlevsizleştirilmesi vb. konular üzerinden eleştirerek Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş yapacaklarına dair sitem değişikliği üzerinden seçmenin karşısına çıkıyor.

Cumhur ittifakı ise, eski Türkiye’nin çok vesayet organlarını, muktedir olamayan zayıf koalisyon hükümetlerini, hantal bürokrasiyi vb. gerekçe göstererek başkanlık sistemini savunarak seçmenin karşısına çıkacak. Şunu belirtmek gerekir ki başkanlık sistemi kâğıtta durduğu gibi durmadı. Uygulamada sorunların çıkmasına neden olan deneyimler yaşandı, yaşanmaya devam ediyor. Eski Türkiye’nin vesayetli sistemi de mevcut hali ile başkanlık siteminin de işleyiş sorunları var.  Yaşanan deneyimlerde adı ne olursa olsun yeni güçlü bir sistemin arayışlarına açık olmak gerekir.

Ekonomi son yılların en önemli konusu olmaya devem ediyor. Özellikle yüksek enflasyon kırılması ile başlayan süreçte yoksullaşmanın kitleselleşmesi, hayat pahalılığı, gıda, ev, araba, sağlık, eğitim vb. yaşamsal ihtiyaçlar ulaşmaktaki uçurumların derinleşmesi gibi toplumsal yaşamda belirginleşen gündemler iktidarda ki Cumhur ittifakının en zorlanacağı konulardan birini oluşturuyor. Millet ittifakı batı liberalizmin ekonomi ile ilgili işleyen yasalarına dönüş olarak bu sorunun aşılabileceğini ifade ediyor. Küresel sömürünün acımasız kurallarının her zaman güçlüden yana sonuçlar ürettiğin kaçınılmazlığı defalarca deneyimlendiğine göre bu çözüm perspektifinin de eleştirel bir analizinin yapılması gerektiği görülmelidir.

Kürd meselesine yaklaşım seçimlerin bir diğer kırılma noktasını oluşturuyor. Cumhur ittifakının Kürd sorunu çözülmüştür, terör sorunu vardır indirgemeciliğinin etkili, yeterli ve kalıcı bir sonuç üretmediği görülüyor. Ayrıca MHP bileşeni üzerinden zaman zaman nükseden milliyetçi öfkeli çıkışlar bu alandaki kırılmaları artıran, derinleştiren bir etki yaptığının altını çizmek gerekir. Bu söylemin iç ve dış politik söylemde etkileri ortadadır. Deprem ile ilgili uluslararası yardımlara teşekkür konuşmalarını her ülkenin dilinde yapan dış işleri bakanı Mevlut Çavuşoğlu’nun Kürdistan Bölgesel Yönetimine yer vermemesi, Kürtçe teşekkür etmemesi basit bir unutkanlığın veya ihmalin ötesinde bu kalın milliyetçi gölgenin bir sonucudur. Millet ittifakının da mutabakat belgesi Kürd meselesi üzerinden kalıcı bir çözüm planı, yol haritası sunmadığını ayrıca not düşmek gerekir.      

18 Haziran 2023 yapılması gereken genel seçimlerle ilgili takvimi Cumhurbaşkanı Erdoğan yasal yetkisini kullanarak 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılması ile ilgili kararı imzalayarak kamuoyu ile seçim takvimini paylaştı. Böylece genel seçimlerin 14 Mayıs 2023 günü yapılması kesinleşti. Seçim takvimi işlemeye başladı. Bu dar sürecin deprem bölgelerinde seçimin yapılması ile ilgili zorlukları, alınması gereken önlem ve düzenlemelerin seçim güvenliği bağlamında oldukça önemli bir konu olduğunun altını çizmek gerekir.

Her seçimde denildiği gibi bu seçimde ülke açısından bir kader seçimi olacak. Temelde toplum iradesinin şekillendirdiği iktidar kültürünün devlet denen devasa örgütlenmeye yön verdiği oranda devlet bir hizmet organizasyonu olabilir. Bu bağlamda sitemin öncelikli yanı temel hak ve özgürlükleri merkeze alan, adalet odaklı bir kültürü tüm kamu işleyişinin kalbi haline getirecek köklü değişimlerle daha umut dolu gelecek inşa edilebilir.

 

Kaynak: Farklı Bakış


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —