Tarih: 30.01.2020 07:12

Zindan… / Abdülselam DURMAZ

Facebook Twitter Linked-in

Zindan deyince akla ilk gelen dört duvarla çevrili kapalı bir mekân. Lakin cezaevi veya zindan mefhumu yalnızca bedenin bir yere hapsiyle tanımlanmayacak kadar derin ve geniş bir mefhumdur. Cismin hapsiyle içine girilen haleti ruhiyeyi yaşatan her hal ve durum bu minvalde bir zindandır.

‘Zindan yaşamı’ denilen bu haller için ateşe atılabilir, sürülebilir, hapsedilebilir veya bir hastalığa duçar olabilirsiniz…

Bütün bu haller sizin zindanınız olabilir ki bu aynı zamanda bir imtihandır. “Biz her sene sizi mutlaka bir defa deneriz…”, “…Siz hiç denenmeden cenneti gireceğinizi mi sandınız?” ayeti kerimelerinin işaret ettiği anlamlardan biri de bu hakikattir şüphesiz.

Bu hakikat, bir sünnetullah’tır; bu sünnet, Mevla’nın insanı silkeleyip, hamlığını pişirmek için irade buyurduğu bir ateştir… Tüm Allah dostları bu ateşte pişmiş, sınanmışlardır. Hz.Adem’in düşüşü… Hz.Nuh’un gemisi… Hz.İbrahim’in ateşi… Hz.Yunus’un balığı… Hz.Yusuf’un zindanı… Hz. Eyüb’ün hastalığı…

Hz.Adem’den bu yana gelen ve tarihe şahitlik eden bütün şahsiyetlerin maddi manevi yaşadığı değerli süreçlerdir bunlar. Ateş, sıkıntı ve darlık ile yoğrulan bu süreçler, ham olanı pişirmeye, kişiyi daha kuvvetli kılıp onu, kendisi ve hayatı ile ilgili hakikatleri daha iyi kavramasına yardımcı olmak için düşünmeye, tefekkür etmeye yönelten kritik süreçlerdir.

Çoğu defa insanlar bu türden zorunlu, acı ve sıkıntılı halleri sevmez, onlardan kaçınır. Elbette bu zor durumlar arzu edilen durumlar değildir lakin kaçınılmaz olan bu sıkıntılı hal ve durumlar çoğu defa rutin hayatın içinde hipnotize olmuş insanı kendine getiren, gözünü açan uyarıcı etkenlerdir aynı zamanda. Bütün bu haller, “ey fani kul! Silkin! Uyan! Kendine gel! Aklet! Ders al! Deyip duran ayetlerdir. Bize hakikati öğretmeye çalışan asık suratlı fakat değerli hocalardır…

“…Şer bildikleriniz hayır, hayır bildikleriniz de şer olabilir…” ayeti kerimesinin bize telkin ettiği manalardan biri de budur.

İçinde yaşadığımız rutin hayat tarzı farkında olmadan hepimizi tek tipleştirmekte; aynı şeyleri dinlemeye, aynı şeyleri izlemeye, aynı şeyleri giymeye, aynı şeyleri düşünmeye, sonuçta da aynı şekilde yaşamaya başlarız. Aynılığın içinde aynılaşırız usulca. Bu çizgi zamanla insanı uyuşturup, körelten bir sürece evrilir. Zindan diye tabir ettiğimiz haller bu süreçlerin dışına çıkmak için insanlara fırsatlar sunar. Hayata farklı bir pencereden bakmayı, yenilenmeyi ve perdelenen hakikatin farklı yönlerini görme imkânı verir, bu yönleriyle değerlidirler.

Bu süreçte vasıtalar değişse de yaşanılan hal, doğurduğu olgunluk ve haleti ruhiye değişmez. Kişiyi normal yaşantının dışına çıkaran ve bu yönüyle hayata farklı bir bakışaçısı vaat eden bu sıkıntılı süreç veya süreçler, akleden birçok insan için bir milat olmuştur.

Bu hakikati kavradığınızda içine düştüğünüz zindandan bambaşka biri çıkabilir; Hz.Yusuf gibi bir vezir, Malcom X gibi bir öncü, Aliye Izzetbegoviç gibi saygın bir lider yada Hz. Eyüp gibi sağlıklı ve varlıklı biri çıkabilirsiniz. En zararlı biri iken en faydalı, en mutsuz biri iken en mutlu insan olabilirsiniz…

Ol sebep ile karşılaşacağımız yada şu an içerisinde bulunduğumuz zindanlardan korkmayalım. Ümitvar olalım. Bu sıkıntılı ve zorlu hallerin bizi pişirmesine müsaade edelim. Allah’ın ipine sımsıkı sarılanın çıkamayacağı hiçbir kuyu yoktur… Allah’ın nurunun aydınlatamayacağı hiçbir zindan yoktur…

HerTarafHaberSitesi




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —