Sözde yaz ama nedense benim hayatım ekstra bir tempo ile geçiyor. Televizyon yayınları ardı ardına geldi. Son 1 ayda 10´a yakın yayına katıldım.
Diğer tarafta ülke İstanbul seçimlerinin açtığı kanalda hızla akıyor? Ekrem İmamoğlu 2000´li yılların ilk flaş siyasetçisi unvanını açık ara alır.
Türkiye Ekrem İmamoğlu´nun dişiyle tırnağıyla kazandığı 31 Mart seçimlerini hiç unutmayacak. AKP´nin adeta bir kamikaze pilotu gibi daldığı 24 Haziran değil ama 31 Mart gerçek bir bıçak sırtı başarıdır.
31 Mart işi hızlandıran katalizör oldu. Ali Bulaç üstadın deyimiyle ?bir sürecin artık sonuna gelindiği? herkesçe kabul ediliyor. Ali Bulaç´ı dün sadece bir geçmiş olsun vesilesi idi ziyaret sebebim.
1980´lere girerken Ali Bulaç´ın yazıları ile beslenen bir nesil dünyaya farklı bakışın imkanını denedi.
Siyasal İslam değil düşünen İslam´dı bu. Köprüler altından geçen sular kumu, çakılı ve neyi var neyi yok her şeyi götürünce, Bulaç´ın payına da neredeyse 2 yılı bulan hapis düştü. Sayılı gündü geçti. Ben kendisine olan insani görevimi değil kendime olan saygımın gereğini yaptım.
Kendisinden duyduğum yazılarıma dair okuma tavsiyeleri geldiği bilgisi ise bu ziyaretin gurur okşayıcı anı idi.
Ayşenur Arslan ile geçen hafta yaptığımız söyleşi sırasında kendine ulusal kanal diyen bir kanalın ana haber share´ine ulaşmışız. Serkut Bozkurt da Artı TV de yaptığımız programın çarpıcı ilgiye mazhar olduğunu ifade etti.
Dünkü yazım için bilge başkan Temel Karamollaoğlu´ndan aldığım geri bildirim ise aslında yeni parti ekseninde öngördüğüm çıkış noktalarının zorunlu çeşitliliğine gönderme yapıyordu.
2002´den bu yana yaşananların yol açtığı tahribatın sadece vize meselesi ile çözülmeyeceğini ifade etti Temel başkan mesajında.
AB´ye girmek için değil ama AB standardında bir yaşam için çaba gösterilmesini ifade etme paydasında ortak olduğumuz aşikardı.
Türkiye havuzun suyunun sadece iktidarın dar çevresinde değil ona yakın durmakla mükellef olan, hisseden sözde özgür basını da kirlettiğini gördü.
Bu ahval içinde neyi yapacağınızı tam bilemeyebilirsiniz. Tek bilmeniz gereken aslında neyi yapmayacağınız.
Havuzdan uzak durun.
Bir havuzun cazip görünen kapalı devre ortamı belki de kontrolü en güç olan bir hijyen meselesini ortaya koyar. Havuz suyu her tür bakteri ve virüse açıktır. Hastalıklar epidemi şeklinde yayılır.
Kendime yüklediğim esas itibariyle analiz etme yani çözümleme misyonunda yukarıda isimlerini saydığım farklı görüş, düşünce ve göreve sahip insanlarla kurduğum diyalog bana umut veriyor.
Havuzdan uzak durmak işin ilk maddesi. İkinci madde ise yok. Gerçeği büken ve bunu Oksimoron bir basın tanımı altında yapanların giderek bir bataklığa gömüldüğü günlerde zaten başka ne olabilir?
Rahmetli Mahsuni´nin ?Yüzemez Yunuslar Çaylar İçinde? dizesinin sırrı da çözülüyor.
Havuza sokulan ve şebek muamelesi yapılan Yunusların hali, çaya girenden 5 beter değil mi zaten. Deniz vurgununun yaresi dahi hoş geliyor.
Yeter ki suyunda bir damla bile oksijen kalmamış kararmış suyla dolu bir havuzda yüzmek hele ki ona tepe üstü atlamak zorunda kalmayalım.