HTŞ’den YPG’ye çağrı: Silahlarınızla güvenli bir şekilde Halep’ten gidebilirsiniz
TŞ, yazılı bir bildiri yayımlayarak Halep’te bulunan YPG/SDG güçlerine güvenli bir şekilde ayrılma çağrısı yaptı.
Yapılan açıklamanın tam metni şöyle:
“Bizler, halkımızın selametinin garanti altına alınması ve sağ salim bir şekilde yurtlarına geri dönmeleri için mücrim Esed rejimine karşı savaşıyor ve İran milislerini şehirlerimizden ve köylerimizden uzaklaştırıyoruz. Sizlere de silahlarınızla beraber kuzeydoğu Suriye bölgesine güvenli bir şekilde çıkmanızı öneriyoruz.
Buna mukabil, Suriye Kürtlerinin Suriye toplumunun ayrılmaz bir parçası olduğunu ve ülkenin diğer evlatlarıyla birlikte tüm ortak haklara sahip olduklarını tekit ederiz. Halep’in Şeyh Maksut mahallesi ve diğer bölgelerindeki Kürt halkımıza şunu belirtmek isteriz ki: Siz bizim ehlimizsiniz; bizim lehimize olan sizin de lehinize, aleyhimize olan sizin de aleyhinizedir. Sizi himaye etmek ve sizin için onurlu bir hayat temin etmek bizim için bir sorumluluktur.”
Mazlum Abdi’den ilk açıklama: Direnişimiz sürüyor
Suriye Demokratik Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Abdi, Suriye’de yaşanan son gelişmelerle ilgili açıklama yaptı.
Mazlum Abdi, güçlerinin birden fazla yönden yoğun saldırılara maruz kaldığını ve Suriye ordusu ile müttefiklerinin çöküşü sonrası halkı korumak için insani koridor açmaya çalıştıklarını ifade etti. Mazlum Abdi, “Güçlerimiz, Halep, Tel Rıfat ve Şehba’daki halkımızı kahramanca savundu. Ancak Türk işgali tarafından desteklenen silahlı grupların saldırıları, doğu bölgelerimizle bu alanlar arasında oluşturmak istediğimiz insani koridoru kesti” dedi. Mazlum Abdi, halkın güvenliğini sağlamak ve onları Tel Rıfat ile Şehba’dan ülkenin kuzeydoğusundaki güvenli bölgelere taşımak için Suriye’deki etkin tüm taraflarla iletişim kurmaya çalıştıklarını belirtti.
Abdi, “Halep’teki Kürt mahallelerinde direnişimiz sürüyor. Halkımızı korumak birinci önceliğimizdir. Bu zorlu süreçte halkımızı yalnız bırakmayacağız” ifadelerini kullandı
İran Dışişleri Bakanı Ankara’da
Dün Şam’ı ziyaret eden İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi, bu sabah da Ankara’ya geldi.
Irakçi, Ankara’ya varışında şöyle konuştu:
“Suriye’yi destekliyoruz ve endişelerimizi Türkiye ile paylaşıyoruz. Suriye’deki militanlar yanlış hesap yaptı, ordu ve hükümet bunlarlı defetmeye hazır.
HTŞ’den Halep’teki Kürtlere mesaj
HTŞ Kürtlere seslendi:
“ÖZGÜR HALEP ŞEHRİNDEKİ SURİYE KÜRTLERİNE MESAJ
Suriyeli Kürtlerin onurlarıyla özgürce yaşama hakları vardır. Onların durumu, tüm Suriye halkının durumuyla aynıdır.
Bu bağlamda, IŞİD örgütünün, -aralarında cariye almak vb. İslam’ımıza, adetlerimize ve geleneklerimize ters olan uygulamaların da bulunduğu- Kürtlere karşı işlediği barbarca davranışları kesin bir şekilde reddediyoruz. Bu fiillerin ne hanif olan dinimizin öğretileriyle ne de köklü devrim değerlerimizle bir ilgisi bulunmamaktadır.
Hiç kimsenin bu mütekamil dokuyla oynamasına ya da Suriye’nin tüm yapıları arasındaki kardeşlik ve dayanışmanın saflığını bulandıranlara izin vermeyeceğiz.
Son olarak, Suriye Kürtlerini, oluşumları ve farklı kültürleri ile daha parlak ve medeni bir hale gelecek olan Halep şehrindeki asıl bölgelerinde kalmaya çağırıyor ve bunların sağlanmasında onlara kefil oluyoruz.”
YGP/SDG: “Türkiye ile diyaloğa açığız”
Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Halep ve Hama’nın HTŞ tarafından ele geçirilmesinin ardından X hesabından açıklama yayınladı.
“Suriye Demokratik Güçleri, Suriye’de şiddetin yeniden canlanmasını şiddetle kınamaktadır. Halep şehri ve Hama kırsalının Türkiye destekli silahlı gruplar tarafından direniş olmaksızın ele geçirilmesi de dâhil olmak üzere ülkedeki genel gelişmelerden derin endişe duymaktadır.
SDG, ülke genelinde Suriyeli sivillerin karşı karşıya kaldığı tehditleri kınamaktadır. Ayrıca, uluslararası toplumu Suriye’nin kuzeybatısında tırmanan şiddeti durdurmak üzere derhal ve etkili bir şekilde harekete geçmeye çağırır. Çatışan tüm taraflara ateşi kesmeleri için azami baskı uygulanması çağrısında bulunur. Amaç, Suriye halkını ve onların isteklerini temsil eden kapsamlı yeni barış görüşmelerine başlamaktır. Bu görüşmeler, dışlama olmaksızın ilgili tüm Suriyeli tarafların katılımını içermelidir.
SDG, ülkede devam etmekte olan krizden Suriye rejimini sorumlu tutmakta ve Suriye’de insani bir felaketi önlemeye yönelik tüm girişimleri reddetmekle suçlamaktadır. Ayrıca, Suriye’nin kuzeybatısında son dönemde tırmanan şiddet olaylarından doğrudan Türk işgalini sorumlu tutar.
Buna ek olarak, el-Şehbaa bölgesinde yerinden edilmiş insanların karşı karşıya kaldığı vahim insani durumdan derin endişe duyduğunu ifade eder. Ayrıca, Birleşmiş Milletler ve BM Güvenlik Konseyi’ni derhal müdahale etmeye çağırır. Uluslararası toplumu, tüm Suriyeli sivilleri, daha önce savaş suçları, soykırım ve zorla yerinden etme suçları işlemiş olan Türkiye destekli grupların oluşturduğu yakın tehditten korumak için hızlı bir şekilde harekete geçmeye çağırır.
SDG, İslam Devleti IŞİD’in Suriye’nin kuzeybatısında son dönemde yaşanan gerilimi istismar etmesinin tehlikeleri konusunda uyarıda bulunur. Ayrıca, ABD öncülüğündeki Küresel Koalisyona, IŞİD’e karşı mücadelelerinde Suriye Demokratik Güçlerine (SDG) verdiği desteği güçlendirmesi çağrısında bulunur. Sonuç olarak, Irak halkının endişelerine ilişkin ciddi kaygılarını dile getirmekte ve terörle mücadelenin güçlendirilmesi için Küresel Koalisyon ile koordinasyon halinde Irak güçleri ile SDG arasında işbirliği yapılması gerektiğini vurgulamaktadır.
Öte yandan SDG, kapsamlı bir siyasi çözümün desteklenmesinde Rusya Federasyonu’nun rolünün önemini teyit eder. Aynı zamanda, Suriye topraklarının daha fazla işgalini meşrulaştırmak için kullanılan tüm bahaneleri reddederek Türkiye ile diyaloğa açık olduğunu yineler.
Dolayısıyla, bu kritik koşullar altında SDG, Suriye halkı için aşağıdaki hususları temin eder:
1-Suriyeli taraflar arasındaki çatışmaların devam etmesi sadece Suriye halkının düşmanlarına hizmet eder ve sivillerin acılarını arttırır. Bu nedenle SDG, güç kullanımı yerine ulusal diyaloğa öncelik verilmesi çağrısında bulunur.
2- SDG, Suriye toplumunun belirli bileşenlerini hedef alan tüm ihlallere son verilmesi çağrısında bulunur. Ayrıca, Kürtlerin ve diğer ulusal ve dini azınlıkların Suriye tarihinin ve halkının ayrılmaz bir parçası olduğunu bir kez daha teyit eder.
3- Suriye krizi ancak tüm Suriyelilerin haklarını garanti altına alan ve adalet, özgürlük ve eşitliği sağlayan adil bir siyasi çözümle çözülebilir. Bu çözüm her türlü dış müdahaleden ve yeni bir gerçekliği zorla dayatma girişimlerinden uzak olmalıdır.
Sonuç olarak, Suriye ulusal diyaloğu, Suriye halkının bir bütün olarak yaşadığı Suriye krizini çözmenin tek yoludur. SDG, Suriye’nin birliğini, güvenliğini ve egemenliğini güçlendirmek için tüm Suriyelilerle diyaloğa açıktır. Ayrıca Suriye’nin tüm bölgelerindeki tüm vatansever Suriyelileri kışkırtma, intikam ve kötü niyetli propagandaya karşı direnmeye çağırır. Ayrıca BM’nin 2254 sayılı kararı doğrultusunda demokratik bir geçişi sağlayacak siyasi çözüme bağlı kalmanın önemini vurgular. Bu geçiş, tüm Suriyelilerin isteklerini karşılayan ademi merkeziyetçi demokratik bir siyasi rejim çerçevesinde Suriye’nin birliğini ve egemenliğini güçlendirmelidir.”
Kaynak: serbestiyet.com