Ve fil odaya girdi

Yıldıray Oğur,PKK’nin silah bırakma kararı sonrasında, bunun iktidara yarayacağından hareketle muhalefetten bazı gruplar, Kürt milliyetçileri ve sol’dan “DEM’e olan kızgınlıktan dolayı” birçok çevrenin memnun olmadığını belirtiyor

Ve fil odaya girdi

PKK fesih kongresini de yaptı, Öcalan’ın çağrısıyla gönüllü olarak kendini fesh edip, silahı bıraktığını ve artık mücadelesini siyasi alanda sürdüreceğini açıklayacak.

Sürece iki kesim net olarak karşı. Tuhaf bir ikili bu; Türk ulusalcıları ve Kürt milliyetçileri

Uzun yıllar PKK’nın MİT tarafından diğer Kürt örgütleri ortadan kaldırmak, Kürtlerin haklı taleplerini kriminalize etmek ve şiddetle bastırmak için kurulduğunu iddia etmiş Kürt milliyetçileri, şimdi karşısında 50 yıldır hiçbir varlık göstermedikleri PKK’yı silah bırakarak teslim olmakla, Kürt davasını satmakla suçluyor.

Sosyal medyadaki tartışmalarda PKK çizgisindeki Kürtler, Kürt milliyetçilerine cevap vermesi kolay olmayan bir cümleyle cevap veriyorlar; “Buyurun siz çıkın dağa, sizi tutan mı var?”

Kürt cephesinde özellikle daha Alevi ve sol duyarlılıkları olanlarda da “AKP iktidarıyla barışmaya” karşı daha sessiz bir tepki olduğu görülüyor.

Genel olarak PKK çizgisindeki çevrelerde 50 yıl sonra örgütün kendini fesh etmesi sevinçten çok bir buruklukla karşılanıyor.

Ama daha büyük Kürt kamuoyu barıştan memnun görünüyor. Bütün araştırmalarda rakamlar yüzde 70’in üzerinde.

Tuhaf biçimde Kürt milliyetçileri PKK’yı devlete teslim olmakla, Türk ulusalcıları ise iktidarı teröre taviz vermekle suçluyor.

Tam olarak neden rahatsız olduklarını açıklayamıyorlar.

Tavizler verildiği, pazarlık yapıldığı, Kürdistan’ın kurulması için bir adım atıldığını iddia ediyorlar. Artık dünyada kimsenin hatırlamadığı BOP planından, YPG’nin bile vazgeçtiği Suriye’de ABD destekli Kürdistan kurulacağından bahsediyorlar.

En son bu tezlerine bir delil buldular.

DEM Parti İmralı heyetinde yer alan Pervin Buldan’ın bir videosu.

Buldan, bir mitingde konuşuyor, “Geçmiş olsun AKP’ye. Kürtler statüsünü elde etti artık. Suriye’de elde edilen statü çok yakında Türkiye’de de Kürt halkının mücadelesiyle elde edilecektir” diyor.

Milyonlarca kez paylaşılan video için CHP’li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan “Çözüm süreci adı altındaki ihanet projesinin tüm detayları ortaya çıktı”, İYİ Parti Milletvekili Lütfü Türkkan, “Terörsüz Türkiye’yi en açık bir şekilde Sayın Pervin Buldan anlatmış. Bu millet ne Suriye’de kurulan terör yapılanmasına evet der, ne de kendi vatanına göz dikenlere izin verir”, Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve eski Başbakan Yardımcısı Şükrü Sina Gürel “Bizim anlatmaya çalıştığımızı AKP/MHP ve CHP seçmenlerine Pervin Buldan anlatmış; işin sonunun nereye varacağını açıkça söylemiş!” demiş.

Ama hiçbiri de bu Buldan neden durup dururken AKP’ye bu lafları ediyor diye düşünmemiş.

Çünkü video 8 Ağustos 2013 tarihli.

Tam o tarihlerde Rojava’daki Kürtler Suriyeli muhalif gruplarla ve IŞİD ile çatışıyor, Türkiye de bu çatışma da muhalifleri destekle suçlanıyordu.

Çözüm sürecini havasının Rojava ile bozulmaya başladığı zamanlardı.

Tabii ki Buldan ve HDP’liler de AKP’yi sert biçimde eleştiriyorlardı.

12 yılda ülkede ve bölgede bir dağların yeri değişmedi.

Ama anlaşılan 12 yılda taşlar bile aşındı, Türk ulusalcıları sabit kaldı.

Çözüm süreci zamansız gelen bir misafir gibi.

Önce inkar edildi.

Bahçeli’nin kendi kendine bu işi yaptığı, Erdoğan’ın destek vermediği Öcalan’ın öyle bir çağrı yapmayacağı yapsa bile PKK’nın onu dinlemeyeceği söylendi.

Bunların hepsi oldu. İnkarcıların son tutundukları dal PKK’nın açıklamasının gecikmesi.

O açıklama gelince de herhalde “ama bu iktidar asla o adımları atmaz” dieyecekler.

Çünkü aslında ortada ikna olmamaktan kaynaklı bir inkarcılık yok.

Bunun olmasından memnun olmamaktan kaynaklı bir inkarcılık ve görmezden gelme var.

İktidar çevrelerinde intibak hızlı. Şimdiden ekranlarda Kürtçe şarkılar söylenmeye başlandı, PKK, Öcalan üzerine birkaç ay önce tweet olarak atanların tutuklanmasına neden olacak açıklıkta analizler yapılıyor.

Muhalefette ise iki eğilim var: Böyle bir sürece normalde karşı çıkmaması gereken ama bu iktidar yaptığı için içinden desteklemek gelmeyen, Kürtler muhalefet bloğundan uzaklaşır diye endişelenenler şimdilik inkarcılığı, görmezden gelmeyi, küçümsemeyi tercih ediyor.

50 yılın en büyük meselesi olan PKK’nın kendini feshetmesi manşetlere bile çıkmıyor, tvlerdeki tartışmalarda bunun yerine CHP’nin Konya mitingindeki kalabalık, son ankette İmamoğlu’nun kaç puan önde olduğu konuşulmaya devam ediliyor.

Ama fil odaya girdi. Görmezden gelmek, inkar etmek artık imkansız.

İşte tam bu aşamadan sonra muhalefet cephesinde ikinci eğilim yükseliyor.

Olmayacak, yapamazlar denen süreç olunca bu kez olamaz, yaptırmayız sesleri yükseliyor.

Muhalif ekranlarda sürece destek veren CHP’lilerin yerine İYİP’liler, Zafer Partililere daha fazla görünüyor.

Daha sol eğilimli muhalifler böyle bir iktidarla anlaştığı için DEM Parti’ye öfkelerini gizleyemiyorlar.

Sitem olarak başlayan bu tepkiler, suçlamalara doğru varıyor.

Her ne kadar CHP lideri Özel, sürece desteğini Van’daki konuşmasında net biçimde görünen daha sol, Kürt sorunu merkezli bir dille çıtayı yükselterek sürdürse de bunun müşterisi muhalefette fazla görünmüyor.

Hatta bir noktadan sonra bu çözüm yanlısı pozisyon iktidara destek gibi görülebilir, fazla Kürtçü, CHP ilkelerine ters bile bulunabilir.

Çünkü muhalifler tamamen seçimle bu iktidarın gideceği güne kilitlenmiş durumda. O kutlu günden önce ülkede herhangi iyi bir işin olacağına hem inanmıyorlar hem de olmasını istemiyorlar.

İktidara yarayacak herhangi bir hayırlı işe dahi tahammülleri yok. Ekonomi düzelmemeli, PKK silah bırakmamalı, iktidar dış politikada başarılı olmamalı.

Gündemin değişmesini istemiyorlar.

Bu refleksler çözüm sürecine karşı muhaliflerin öfkesinin artmasına, Kürtlerle makasın açılmasına neden olacak gibi görünüyor.

Fil odaya artık girdi, odada dolaşıyor, görmezden gelen artık sadece kendini kandırır.