Tarih: 11.03.2020 01:52

‘Vatan haini’

Facebook Twitter Linked-in

Siyasi kültürümüzdeki marazlardan biri, rakibini hain diye suçlamaktır.

Dış düşmanların hizmetinde göstermek, gizli planlardan, ihanet projelerinden bahsetmek hemen bütün tarihimizde yoğun olarak görülür!

Kamuoyunda insanların şeref ve haysiyetleriyle oynanır… Haksız tutuklamalar yapılır, geçmişte idam sehpaları bile kurulurdu.

‘Büyükada davası’nın konusu dış güçlerin, casusların, hainlerin büyük ihanet tertibiydi; değil mi?.. Ama ne çıktı? Hiç!

Osman Kavala, Soros’la beraber ne büyük ihanetler tezgahlamıştı, değil mi? Ama ne çıktı? Mahkeme nihayet beraat kararı vermek zorunda kaldı… 

Osman kavala Şimdi de ‘casus’ diye tutuklandı!

Siyaset tarafından hain diye suçlanmıştı ya… Yargının da böyle suçlamalar yapıyor!

DÜNDEN BUGÜNE

Tayyip Erdoğan 2001’de partiyi kurduğu zaman, ‘Amerikan emperyalizminin Yeşil Kuşak’ ve ‘Ilımlı İslam’ projesinin uygulayıcısı diye suçlanmıştı! 

BOP’un da ‘eş başkanı’ değil miydi?!

O zaman bunların boş komplo teorisi olduğunu yazmıştım. Evet bunlar boş komplo teorileridir. İşte 1930’ların ortalarından itibaren Türkiye’yi Batı ile en ihtilaflı hale getiren lider Erdoğan oldu… 

AK Parti iktidarının somut politikalarını eleştirmek yerine, onu dış güçlere, emperyalizme, hatta ‘Yahudi’ye bağlamak bir kesimin hoşuna gitmişti…

Devlet Bahçeli’nin o dönemde Erdoğan hakkında söylediklerini hatırlatmıyorum bile.

Ama artık AK Parti ve Erdoğan ‘muktedir’dir; muhaliflerine ‘hain’ suçlamasını kendisi ve partisi yapıyor! 

CHP’nin adı ‘Milli Hıyanet Partisi’ oluyor! Kılıçdaroğlu ‘alçak ve hain’, Ekrem İmamoğlu ‘Yunanlı’ ilan edilebiliyor!

Sağcıların ve solcuların birbirine ‘hain’ diye bakması bu ülkede iki taraftan beş bin genç insanın birbirini öldürmesine, ülkenin darbeye sürüklenmesine yol açmadı mı? 

Milleti birbirine hain diye bakan siyasi aşiretlere bölerek ‘milli birlikte ve beraberlik’ sağlanabilir mi?!

Böyle bir zihinle ülkenin somut sorunlarına araştırmalarla somut çözüm modelleri geliştirilebilir mi?.. Siyaset olgun ve pozitif bir dil kazanabilir mi?!

ESKİ HASTALIK

Gençler, karşıt fikir ve grupları somut konularda verilerle eleştirmek yerine “hain” diye suçlamanın yeni bir şey olduğunu sanabilir.

Partiler hayatına geçtiğimizden beri böyle!

İşte 29 Haziran 1931 tarihli gazete:

O zamanki iktidarın kalemşorlarından Yunus Nadi Bey, muhalif basına ‘vatan haini’ diyordu.

Atatürk Nutuk’ta Kazım Karabekir ve arkadaşlarını muhalif parti kurdukları için ‘en hain dimağlar’ diye suçlar… Fakat İsmet İnönü, Abdi İpekçi’ye “Atatürk’ün o zaman öfkeli olduğunu, Nutuk’u 1930’larda okusaydı böyle demeyeceğini” söylemiştir.

1950’lerde iktidardaki DP’nin de muhalefetteki CHP’nin dili çok öfkeliydi, Menderes ‘Vatan Cephesi’ kuracaktı!..

Artık bu ‘yok birbirimizden farkımız’ gerçeğini görelim; eleştirilerimizi ölçülü ve somut yapalım...

Hem, kimin hain oludğuna kim karar verecek?! Değişen iktidar partileri mi?!

Suçlamayı hukuka bırakalım… Ama bunun için yargının bağımsız ve tarafsız olduğuna güvenilmesi lazım. 

YARGI FAKTÖRÜ

Yeni Çağ gazetesi yazarı Murat Ağırel, ardından OdaTv’den Barış Pehlivan, Hülya Kılıç ve Barış Terkoğlu niye tutuklandılar?

İYİ Parti lideri Meral Akşener tabloyu ortaya koydu: Cumhurbaşkanının “Libya’da birkaç şehidimiz var” ve “Libya’da istihbaratçılarımız görev yapıyor” diyerek kamuoyuna bilgi verdiği olayı isim ve resimleriyle haber yaptıkları için!.. Ve “istihbarat şehitlerinin cenazesine siyasiler davet edilerek tören yapıldığı” yani gizlilik kalktığı halde…

Devlet sırrını ifşa etmiş gibi tutuklandılar.

Bir hukukçu olarak diyorum ki, kısmen açıklanmış bilginin daha geniş kısmını açıklamak, AİHM ve AYK içtihatlarına göre suç sayılamaz. 

Her tarafta ‘etki ajanları, hainler, kaos planı, casuslar’ gören bir anlayış, ülkenin bütünlüğüne hizmet etmeyeceği gibi, ülkenin hukuk imajını sarsarak ülkeye zarar da verir, veriyor…

Medeni tartışma, diyalog, müzakere, analitik düşünce ve evrensel hukuk… Türkiye’nin buna ihtiyacı var; ‘içimizdeki düşman’ psikolojisine değil…




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —