ÜLKELER AKILLI GÜÇLERİNİ NASIL İNŞA EDİYOR

Akıllı güç kavramı, güç kaynaklarını belirli bir bağlamda kullanma olasılıklarını ve bu kaynakların hedeflere ulaşmak için nasıl koordine edilebileceğini tanımlamak için ortaya çıkmıştır.

ÜLKELER AKILLI GÜÇLERİNİ NASIL İNŞA EDİYOR

Süleyman Salih’in Al-Jezeera’ki “Ülkeler Akıllı Güçlerini Nasıl İnşa Ediyor” başlıklı makalesini hertaraf.com’dan Hasan Kanat Türkçeye çevirdi.

21. yüzyılda bir Ülkenin gücünü ölçmek için yeni standartlar belirleyebilir miyiz?  

Devletler, yeni güç kaynakları ve bunları rasyonel olarak kullanmanın farklı yollarını aramaya zorlayan birçok zorlukla karşı karşıya.

Ülkeler güçlerini  nüfusa, toprağa, ekonomiye, orduya, silahlara, stratejik planlama üzerine  inşa ettiler.  Ancak Tarih bize  Devletin tüm bu kaynaklara sahip olabileceğini, ancak Amerika Birleşik Devletleri'nden daha fazla güce sahip olan Sovyetler Birliği'nin çökebileceğini gösterdi.

Sovyetler Birliği'nin çöküşü, bilim insanlarını yeni güç ölçüleri arama ihtiyacıyla karşı karşıya bıraktı ve araştırmacılar bu konuyu teknoloji, insan kaynakları, altyapı  gibi çeşitli yönleriyle  ele aldılar.

 

ASKERİ GÜÇ YANILSAMASI

Devletlerin kendi  potansiyellerini geliştirmek ve güçlerini inşa etmesi için öncelikle Uluslararası düzeydeki çatışmaların yönetilmesi noktasında, askeri gücün kullanılması düşüncesinden kurtulması gerekir.

Artık Ülkelerin karşı karşıya kalınan sorunlarla ilgili sorular sormaya başladıkları  yeni sorular var. Bunlardan en önemlileri; İklim değişikliği, salgın hastalıklar veya ekonomik çöküş karşısında Askeri gücün ne yapabileceği? sorusudur.

Askeri güç oluşturmaya odaklanmak, modern silahlara sahip olmak, harcamaların artması sonucunda  ekonomik kırılganlık ve yoksulluğun artması neden olabilir.

Modern zamanlarda askeri gücün yeni boyutları vardır.  Ülkelerin, Terörle mücadele için kullandığı askeri güç nasıl oluyor da  bu askeri gücü kullananların  aleyhine olabiliyor?

Zayıf taraf uzun süreli küçük çatışmalarla güçlü tarafı tüketerek iflasa sürükleyebiliyor.

Kuzey Kore deneyimi bize bir tarafın diğerinin korkularını nasıl manipüle edebileceği ve zayıflatabileceği konusunda önemli bir veri sağlayabilir.  Kuzey Kore'nin gücü kesinlikle Çin veya ABD ile karşılaştırılamaz, ancak yine de bu iki gücün endişelerini artırmayı başarmış durumda.

Bu durumun  ışığında, güç kaynaklarını ve bu kaynakların farklı durumlardaki etkisini belirlemenin zor olduğu ortaya çıkıyor.

 

GÜÇ VE DEĞİŞİM

Günümüzde birçok girişime rağmen, belirli bir güç tanımı yapmak  zorlaştı. Bu tanımlardan  en önemlisi; gücün, değişimi ortaya çıkarma ve başkalarını etkileme yeteneğine sahip olmasıdır. 

Bu tanıma göre  gücün ölçülmesi, devletin istediği sonuçları elde etmesi ve etkisini  artırması faktörüne bağlıdır. Bu faktörler çoktur ve etkileri kullanıldıkları bağlama göre değişir.

Siyaset bilimci Peter Katzenstein "medeniyetlerin gücü" ile "medeniyetlerdeki güç" arasında bir ayrım yapar.  Peki bu ne anlama geliyor?

Medeniyetlerin gücü, toplumda bilgi sistemlerini inşa edebilmek anlamına gelir. Yani, devletin öldürmek ve yok etmek için kullanacağı bir askeri gücü olabilir, ama bu devletin ikna etme gücü var mıdır?

Bu soru, Medeniyetlerin Askeri gücünün ötesinde, öz gücünün rolünü anlama noktasında bir anahtar olabilir.

Bu konuyla ilgili Joseph Nye önemli bir örnek verir; bir diktatör bir rakibini öldürebilir, ancak istediğini elde edemez. çünkü bu muhalefet bir şehide dönüşür ve şehidin savunduğu dava genelleşir ve kitleleri etkiler. diktatör istediğini elde etmez. bu durum  onun için tehlike oluşturabilir. Nye bunu güç kullanımının istenmeyen sonuçları olarak adlandırır.

 

AKILLI GÜÇ KAVRAMI

Bu nedenle akıllı güç kavramı, güç kaynaklarını belirli bir bağlamda kullanma olasılıklarını ve bu kaynakların hedeflere ulaşmak için nasıl koordine edilebileceğini tanımlamak için ortaya çıkmıştır.

Çin'in ordu, silah, ekonomi ve nüfus gibi birçok güç kaynağı var. Ancak bu kaynakları hedeflerine ulaşmak ve başkalarının davranışlarını etkilemek için  bir strateji oluşturma yeteneğine sahip midir?

Güç tek başına etki sağlamaz bu nedenle farklı bağlamlarda hedeflere ulaşmak için sert ve yumuşak gücü verimli kullanmak gerekir. Bunun ışığında, insanları  sopa kullanmadan istediğiniz işi yaptırabileceğiniz  bir güç tanımı sunulmalıdır.

 

GÜCÜN DİĞER YÜZÜ

Gündemin belirlenmesinde önemli bir husus vardır. Bu husus, kitlelerin ve ülkelerin önceliklerini ve önem verdikleri konuların  etki altında bırakma yönteminin uygulanmasıdır. Bu bağlamda medyanın gücü, sorunları tespit etmek için kullanılmaktadır. Örneğin, Afgan kadınlarının başörtüsü takması kadına yapılan bir zulüm olarak sunulurken, Fransız kadınlarının Başörtüsü takma hakkı göz ardı edilir.

Bu durum  iktidarın bir diğer yönünün halkın tercihlerini etkilemek, önem verdikleri konuları sistematik bir şekilde belirlemek olduğunu göstermektedir. Yirmi birinci yüzyıl  bilginin ve bilginin gücünün  giderek daha önemli hale geldiği ve başkalarını ikna etmek için çeşitli şekillerde

manipülasyonlara ihtiyaç duyulan  bir çağdır.

Ancak medya ve internet aracılığıyla yayılan bir içerik tufanının yaşandığı bir yüzyılda bu çatışma ortamında,  bu gücü kim verimli bir şekilde kullanabilir?

 

DEVLETLERİN ETKİNLİĞİ

Bu yeni yüzyılda artık devlet tek aktör değildir ve devletin sahip olduğu ve yönettiği sert güç yöntemi, artık hedeflere ulaşmak için kullanılabilecek bir araç değildir.

Savaşlar silah kullanılarak değil, zihin ve kalpleri kazanarak, insanları önceleyerek ve halkın tercihlerini şekillendirerek sağlanabildiği için iletişim stratejileri, ordulardan daha önemli hale gelmiştir.

Bu nedenle Ülkeler İnsanları kendi siyasi değerleri ve kültürlerine çekmek için, bilgi ve iletişim  stratejileri geliştirmesi gerekir.

Yaşadığımız bu çağda Kültürel etkinlikler, aktif rol oynayabilecek, farklı ırklardan ve halklardan birçok insanı birbirine çekecek, Ülkeler arasındaki ittifakların kurulmasını sağlayacak önemli bir güçtür.

 

GÜÇ DENGESİNİ DEĞİŞTİRMEK

İktidarın tedbirleri konusunda ne kadar farklı düşünürsek düşünelim, önümüzdeki yıllarda güç dengelerinde bir değişim görüleceği, batılı olmayan ülkelerin tüm güç kaynaklarını akıllıca kullanarak kültürel  ve dini  temeller üzerinde ittifaklar kurarak, ilke ve değerler üzerine dayalı bir yapı oluşturup  diğer ülkelerdeki  kamuoyunu etkileyerek güçlerini artırmalarının önünün açılacağı  konusunda hemfikir olduğumuzu düşünüyorum.

Ayrıca Amerika'nın gücünün azaldığına ve birçok halkın Amerikan kültürüne olan hayranlığını kaybettiğine dair birçok gösterge var. Bu nedenle Amerika, sert güç alanında üstünlüğünü elinde tutsa bile kontrolü kaybedecek.

 

GÜCÜN LANETİ

Sert güç bir yarardan çok bir lanete dönüşebilir mi? Bu soru Joseph Nye tarafından soruldu. Askeri güç aşırı kullanımı ABD'nin bozulmasının en önemli nedenlerinden birisidir  ve zararı faydasından daha fazladır. Güç  bir yozlaşmaya sebep olmuştur.  insanlar sert güç kullanılmasının  zararlı sonuçlarını görür ve yenilgiye ve ölüme yol açabilecek "güç lanetinden" kaçınmak için sosyal zekaya sahip liderlere ihtiyaç duyarlar.

Joseph Nye bu nedenle, akıllı gücün, bir devletin gücünü iki katına çıkarmak veya kontrolü sağlamak anlamına gelmediğini, ancak güç kaynaklarını başarılı stratejilerde, büyük hedeflere ulaşmak için yeni bir bağlamda kullanmak, yok etmek için güç kullanmamak anlamına geldiğini söylüyor.

Ancak savaş şartlarında  katı güç kullanılabilir mi? Elbette, ama savaş haklı ve meşru olmalı ve toprağı ve insanı özgürleştirmeyi hedeflemelidir. Bunun anlamı  Irak ve Afganistan'da olduğu gibi kontrolü sağlamak için halklara karşı baskı,dayatma ve saldırganlık uygulamak değildir.

Joseph Nye, bu nedenle akıllı gücü; diplomasi, savunma ve kalkınmanın akıllı entegrasyonu olarak tanımlıyor. Amerika, hegemonya ve ulusların kontrolü hedeflerinden vazgeçmeli ve  ülkelerin iklim değişikliği gibi yeni zorluklar karşısında işbirliği yapmak için yeni yollar aramalı, “hegemonya sonrası” dönem başlarken küresel bağlamın değiştiğini anlamalıdır. Ama Amerika, bilgelerin ve bilim adamlarının sesine kulak veriyor mu?