İran'ın Orta Doğu politikalarının arkasındaki isim olarak gösterilen General Kasım Süleymani'nin öldürülmesine misilleme olarak Irak'taki ABD üslerine füze saldırısı düzenlemesinden birkaç saat sonra Ukrayna Hava Yolları'nın PS752 sefer sayılı Tahran-Kiev uçuşunu gerçekleştiren Boeing 737-800 tipi yolcu uçağı kalkışın hemen ardından düşmüştü. Uçaktaki 176 kişiden kurtulan olmadı.
İran, hava savunma sisteminden sorumlu bir askerin, uçağı füze zannettiğini ve vurarak düşürdüğünü açıkladı.
Her ne kadar İran ilk etapta sorumluluğu kabul etmemiş olsa da, ABD ve Kanada istihbaratı uçağın bir karadan havaya füzeyle düşürüldüğünü gösteren kanıtlara ulaştı. Bu durum, İran üzerinde soruşturma açması için ciddi bir uluslararası baskının oluşmasına neden oldu.
Tahran hükümetinin olayla ilgili ilk açıklamalarını değiştirmesi ve uçağın düşürülmesinin sorumluluğunu üstlenmesi, kazada hayatını kaybedenler arasında vatandaşları bulunan Kanada, İngiltere, Almanya ve İsveç gibi ülkeler tarafından memnuniyetle karşılandı.
Bu açıklama, uluslararası kamuoyu tarafından ilk aşamada olumlu bir adım olarak nitelendirildi.
Bununla birlikte İran'a yapıcı davranmaya devam etmesi çağrıları yapıldı. Bu çağrılar, şeffaf bir soruşturulma yürütülmesi, hayatını kaybedenlerin naaşlarının ülkelerine gönderilmesi, tazminat ödenmesi ve ileride benzer trajedilerin yaşanmasının önüne geçilmesi için gerekli adımların atılmasının talep edildiği anlamına geliyordu.
Uluslararası alanda, bu olayın tansiyonu daha da artırması beklenmediği gibi, aksine son dönemde iyice yükselen tansiyonun düşürülmesi için bir fırsat sunması bekleniyor.
Ancak, İran'ın kendi içinde bu trajik kaza çok ama çok farklı şekilde yankı buluyor.
Kazadan yalnızca birkaç gün önce, ülkenin dört bir yanında milyonlarca kişi Süleymani için düzenlenen törenlere katılarak, ülkede eşi benzeri pek görülmemiş bir birlik ve destek mesajı vermişti.
Bu, dışarıdan bir askeri tehdit geldiği zaman İranlıların siyasi görüşleri ya da ekonomik durumlarından bağımsız olarak tüm farklılıkları bir kenara koyup birlikte hareket edebileceğini ortaya koymuştu.
Telif hakkıGETTY IMAGES
Ancak PS752 sefer sayılı yolcu uçağının füzeyle vurularak düşürülmesi ve hemen ardından yapılan ilk açıklamalarda bunun İranlı yetkililer tarafından inkar edilmesi, ülkedeki görüş ayrılıkları ve kutuplaşmanın daha da derinleşerek gün yüzüne çıkmasına neden olabilir.
İran'ın suçunu kabul etmesi, kendisine yöneltilebilecek eleştirilerin bazılarını giderebilecek olsa da, bugün ülkede uluslararası baskı artmamış olsaydı kanıtların saklanmaya devam edeceği ve sorumluluğun da üstlenilmeyeceğini düşünen çok sayıda kişi var
Bu durum, İran hükümetinin yakıt fiyatlarında büyük bir artışa gitmesinin ardından Kasım ayında patlak veren protestolar nedeniyle ortaya çıkan kargaşa ve kutuplaşmanın daha da derinleşmesine yol açabilir.
Kasım ayında ülkenin birçok noktasında kalabalık protesto eylemleri düzenlenmişti. Hükümetin bastırmak için çok sert şekilde müdahale ettiği bu eylemlerde en az 300 kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.
Her ne kadar sorumluluğu üstlenmek doğru yönde atılmış bir adım olsa da, İran halkı sorumluların hesap vermesini ve böyle bir trajedinin tekrar yaşanmasının önüne geçecek önlemlerin alınmasını talep ediyor.
İran halkının yakından takip ettiği bir diğer önemli gelişme de kazada hayatını kaybedenlerle ilgili ülkenin yöneticilerinin takınacağı tavır. Burada, Süleymani'nin ölümünde olduğu gibi cenazeler için yas ilan edilip edilmeyeceği büyük önem taşıyor.