15. 08. 2018 Çarşamba
Bismillahirrahmanirrahim;
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah´a (C.C.) hamd ederim. Salât ve selâm, Peygamberimize, âline ve sahabelerine olsun.
Yeryüzünde hak ile batıl arasında çetin bir mücadele vardır. Bu mücadelede hakkın ve batılın ne olduğunu ve kimler tarafından temsil edildiğini bilmeden başımıza gelen olaylar doğru okunamaz. Olaylar doğru okunamayınca da, yapılan teşhisler yanlış olur ve doğru bir tedavi de yapılamaz. Türkiye, son zamanlarda önemli bir ekonomik kriz yaşamaktadır. Neden? İnsan ve toplumların başına gelen musibetlerin iki sebebi vardır. Bunlar; 1. İman, İslam ve takva, 2. İnkâr, nifak, kapitalizm ve günahlardır. İman, İslam ve takva sebebiyle fert ve toplum başına gelen bela ve musibetler Allah´tandır ve İmtihandır. İnkâr, nifak, kapitalizm ve günahlar sebebiyle fert ve toplumların başına gelen bela ve musibetler ise insanın kendi isyanındandır. İman, İslam ve takva sebebiyle başımıza gelen musibetler karşısında takınılacak tavır sabırdır ve dirayetle imanı ve cihadı muhafaza etmektir. İnkâr, nifak, kapitalizm ve günahlar sebebiyle başımıza gelen belalar karşısında takınılacak tavır ise, tevbe etmek ve adil düzen yoluna dönmektir. Türkiye´nin başına gelen bu son krizin sebebi nedir diye baktığımızda, genellikle ?inkâr, nifak, kapitalizm ve günahlar? sebebinin öne çıktığını söylememiz yanlış olmaz.
Türkiye´de yaklaşık yüzyıldır; milletimizin benimsediği hakkı üstün tutan doğru hak anlayışının bir esası olan ?Adil Düzen? değil, Batılıların benimsediği kuvveti üstün tutan yanlış hak anlayışının bir gereği olan ?faizci kapitalist düzen? hâkimdir. Bu dönemde Türkiye´de uygulanan ekonomik politikalar, ırkçı emperyalizmin finans kapitalizminin ?rant ekonomisi? olmuştur. AK Parti hükümetleri de 16 yıllık iktidarlarında bu ?rant ekonomisine? sadık kalmıştır. ?Rant ekonomisi? demek, aşağıda sayılan icraatlar demektir.
1. Vergi, faiz, düşük ücret ve düşük taban fiyatları vasıtasıyla, halkın sahip olduğu bütün imkânlar elinden alınmıştır.
2. Kur, faiz oranları ve enflasyon politikaları vasıtasıyla, halkın imkânları iç ve dış sermaye gruplarına aktarılmış, bütçe ?denk bütçe? esasına göre değil, ?açık bütçe? esasına göre yapılmış, bütçe açığı da maliyeti yüksek borçlanmalar ile karşılanmıştır.
3. Kamu kesimi borçlanma gereği en üst düzeyde tutulmuş ve devletin imkânları oluşturulan yerel ve uluslararası ?rant havuzlarına? aktarılmıştır.
5. Giderek büyüyen cari açığın sıcak para ile karşılanması neticesinde, ekonomi dış müdahalelere açık hale gelmiş ve sürekli kriz tehdidine maruz bırakılmıştır.
6. İç ve dış borçların artması sebebiyle kaynaklar sürekli olarak faize aktarılmıştır.
7. Artan işsizlik, ücretlerin azalmasına sebep olmuş, bu ise gelir dağılımı adaletsizliğini körüklemiş, böylece sosyal patlama riski artmıştır.
8. Özelleştirme adı altında, milletin tasarrufları ile oluşturulmuş milli kuruluşlar satılmış, ülke ekonomisinin bel kemiği durumundaki şeker fabrikası gibi tesisler, güvenlik ve savunmamızla ilgili sektörler, topyekûn küresel sermayenin eline teslim edilmiştir.
Bu gün Türkiye´nin başına gelen bütün sıkıntılar, sayılan bu yanlış icraatla yüzündendir. Yani Türkiye, yöneticileri eliyle yaptıkları yüzünden bugün bu sıkıntıyı ve krizi yaşamaktadır. Sıkıntının kaynağında ?faizci kapitalist düzenin rant ekonomisi? vardır. Türkiye´nin 31 Mart 2018 itibariyle toplam dış borcu 466,7 milyar dolardır. 2018 döviz ihtiyacı ise, vadesi gelen borç ödemesi ve ödemeler dengesi için yaklaşık 250 milyar dolardır. Krizi burada aramak gerekir. Boşuna sağa sola sataşmanın bir anlamı yoktur.
ÇIKIŞ YOLU
Yaşanan bu ekonomik felaketi önlemek için ?Adil Ekonomik Düzen´e? geçmekten başka çare yoktur. ?Erdoğan hükümeti? bunu başarabilirse Türkiye kurtulur. Erdoğan hükümeti, Adil Ekonomik Düzen´e geçmez, faizci rant ekonomisinde ısrar ederse bu da herkesin felaketi olur. Türkiye´nin bu krizden kurtulması ve bütünüyle kalkınma sürecine girmesi ancak üreten ?adil ekonomik düzenle? ile mümkündür. AK Parti şu ana kadar küçük bir azınlığın saadetini sağlayan ?rant ekonomisini? esas aldığı için ülke bu hale gelmiştir. Rant ekonomisi; adil bölüşüm ve herkese refah için çalışmıyor, bunun için rantı yüksek ölü yatırımlara öncelik veriyor ve parayı toprağa gömüyor. Adil Ekonomik Düzen´e geçişin bazı şartları vardır: Bu şartları inançlı bir kadro ve Milli Görüş zihniyeti olarak ifade edebiliriz. Bu geçişte gözetilecek temel hususlar ise şunlardır:
2. Ekonomik faaliyetler, adil serbest piyasa kurallarına göre yürütülmelidir. Faiz, kumar ve benzeri haksız ve haram kazanç yolları terk edilmelidir. Tarım ve hayvancılık desteklenmeli, sanayileşmeye önem verilmeli, üretime dönük yatırımlara öncelik verilmelidir.
3. Vergi sistemi bütünüyle elden geçirilmeli ve verginin âdil ve haklı olması sağlanmalıdır.
4. Doğal kaynaklar harekete geçirilmeli, verimli kullanılmalı ve israf önlenmelidir.
5. Ekonomiye dış müdahaleler önlenmelidir.
6. 54. Erbakan Hükümeti zamanında kurulan ?Havuz sistemi´ tekrar tesis edilmeli, denk bütçe yapılarak kamunun borçlanma ihtiyacı engellenmelidir.
7. Halkın alım gücü adil ücret ve taban fiyatlar ile arttırılmalı, böylelikle iç tüketim canlandırılmalı, bu sayede ekonominin büyümesi sağlanmalıdır.
8. Yabancı ve yerli tekellere özelleştirme adı altında yapılan rant aktarımları durdurulmalıdır. Özelleştirilen fabrikaların ve tesislerin üretim dışı kalmaları önlenmeli, üretim kapasitelerinin artırılması için her türlü destek verilmelidir. Üretimin önüne bir engel olarak konulan bütün kotalar kaldırılmalıdır. Bunları yapacak olan Erdoğan hükümetine en büyük katkıyı Saadet Partisi´nin yapacağından kimsenin endişesi olmasın. Selam hidayete tabi olanlara?