Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü Derneği (DİSA), Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin desteğiyle Diyarbakır’daki bir otelde “Çözüm Süreci: Aktörler ve Dinamikler” başlıklı bir yuvarlak masa toplantısı düzenledi.
Toplantıya DEM Part Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Sivil Toplum Kuruluşları (STK) temsilcileri, belediye eşbaşkanları, akademisyenler ve çok sayıda davetli katıldı.
Programın açılış konuşmasını Dicle Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun yaptı.
Ardından söz alan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ise sürece dair gelişmeleri değerlendirdi.
Bakırhan’ın konuşmasından bölümler şöyle:
“En başta söyledik bu süreci önemsiyoruz. Önemli bir süreçtir, içini doldurabilirsek sürece uygun birlikte adımlar atabilir, taleplerimizi düşüncelerimizi ortaklaştırabilirsek eminim Diyarbakır’da önümüzdeki aylarda belki de yakın zamanlarda bu meselenin başka aktörleriyle belki bir araya gelme imkanlarımız doğabilir.”
“Bu sürecin hakemi kimdir diyorlar. En büyük gözlemci Türkiye halklarıdır”
“Ankara, Diyarbakır’ın bu sürece ilişkin barış taleplerini düşüncelerini önemsemeli. Siz de bilirsiniz 4 saatlik İmralı ziyaretinde de net bir şekilde ortaya çıkan bir şey vardı. Öcalan’ın kendisi Türkiye çözümü diyordu bu çok önemli. Türkiye çözümü derken çıktığımızda birçok sorular da bizlere sorulmuştu. Gözlemci ülke var mı 3’üncü göz var mı, bu sürecin hakemi kimdir, yarın öbür gün bu süreç aksarsa hakem rolünde kim gerçekleri kamuoyu ile paylaşacak? Sayın Öcalan’ın dediği şeyi tekrar ediyorum. ‘En büyük gözlemci Türkiye halklarıdır, en büyük 3’üncü göz Türkiye’de yaşayan 85 milyondur.’ Türkiye’de çözüm isteyen bir aktör haklı olarak da Türkiye halklarını en başa koyması kıymetli ve değerlidir
“Kamışlı da Şam’la çözüm arıyor”
“Türkiye artık Kürtlerden, Kürtlerin talep ve istemlerinden bence artık korkmamalıdır. Nasıl biz Türkiye çözümünü istiyorsak emin olun Kamışlı da Şam ile bir çözüm süreci arıyor. Kamışlı da Şam’la Suriye barışını arıyor. Bunlar çok kıymetlidir.
Kürtler artık Türkiye için bir tehdit değil, tehdit olarak düşünenler varsa bunu artık çıkarmalıdır. Kürtler Türkiye için bir barış imkanıdır. Sadece Türkiye’de değil, Ortadoğu’da güçlü ekonomisi ve demokrasisiyle örnek model olabilecek bir imkana artık sahip olabilir. İlişkiler demokratik ve barışçıl bir zeminde büyürse Türkiye büyür, Türkiye demokrasisi büyür.”
“Türkiye hepimizin evidir”
“Türkiye’nin 100 yıl önceki ret ve inkar politikalarının devamı aslında bir biçimiyle Türkiye’yi kendi içerisine kendi sorunlarıyla uğraşmaya hapseder. Bu da 85 milyonun kaybına olur. Onun için biz Türkiye çözümü önemsiyoruz. Sizleri önemsiyoruz, katkılarınızı katılımınızı önemsiyoruz. Biliyoruz ki eğer bir sorun çözülecekse 100 yıllık bir mesele Türkiye’nin son 50 yılını tüm enerjisini ekonomisini emen, Türkiye’nin her anlamda, birçok anlamda büyük zararlara uğradığı bu sorunun çözüm yeri kendi evimizdir. Bakın Diyarbakır’dan söylüyorum, Türkiye hepimizin evidir.”
“Kürt zemininde çatlak yok, hep birlikte çözümü önemsiyoruz”
“Son dönemde çok farklı tartışmalar var. Kürt zeminin de bir çatlak yok. Bir farklılık, bir ayrılık yok. Kürt partileri ve kurumları örgütlü zeminleri hep birlikte Türkiye çözümünü önemsiyor. Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısının yanındadır ve başarıya ulaşması için de elinden gelen bütün çabayı net bir şekilde ortaya koyuyor. Yine Diyarbakır’dan evirmeden çevirmeden söyleyeceğim, biz DEM Parti olarak Kürtler ve Türkiyeli emekçiler olarak hiçbir yerde ve hiçbir zaman Türkiye’nin ihlafına olan, Türk ve Kürtlerin aleyhine olan bir zeminde bulunmayız. Biz Türkiye’nin ihlafına olmayan, Kürtlerin lehine olan Türkiye’de halkların ve 85 milyonun lehine olan demokratik geleceğin mücadelesini yürütüyoruz.”