Ruşen Çakır, 20 yıl önce Pakistan’da karşılaştığı bir gazetecinin öngörüsünün bugün gerçekleştiğini anlatıyor. Çakır, Ağustos 2005’te Pakistan’a gittiğini hatırlatıyor, o dönemde Londra’da El-Kaide’nin metroda büyük bir katliam gerçekleştirdiğini belirtiyor.
Pakistan’daki röportajlar ve çarpıcı öngörü
O dönem Vatan Gazetesi’nin Vaşington muhabiri olan Çakır, İstanbul’dan fotomuhabir Burak Kara ile Pakistan’a gitti. Orada İslamcı gruplar ve medreselerle röportajlar yaptı. Bu süreçte Filistin asıllı gazeteci Cemal İsmail kendilerine yardımcı oldu.
Çakır, “Cemal İsmail Pakistan’ı ve İslami hareketleri çok iyi biliyordu” diyor. İsmail, Usame Bin Laden’le dört kez, Eymen el-Zevahiri’yle bir kez görüşmüştü.
Çakır, İsmail’le yaptığı röportajın başlığını “Batı El-Kaide ile masaya oturmak zorunda kalacak” koyduğunu söylüyor, o zaman gerçekçi gelmeyen bu öngörünün bugün doğrulandığını belirtiyor.
Trump cihatçıları seviyor | Ruşen Çakır yorumluyor
Trump ve eski El-Nusra lideri el sıkıştı
Çakır, “Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan’da, Riyad’da kiminle görüştü Amerikan Başkanı Trump? Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmet eş-Şara’yla” dedi.
Çakır şöyle devam etti:
“Ahmet eş-Şara normalde radikal İslamcı, cihatçı birisi. Golani kod adı vardı biliyorsunuz. IŞİD’de de bulundu ama esas olarak El-Kaideci idi. El-Nusra cephesinin lideriydi. Daha sonra adı HTŞ olarak, Heyet Tahriru’ş-Şam olarak değişti ve ardından Suriye’de Esad rejimi birdenbire yok oldu, devrildi ve Ahmet eş-Şara cumhurbaşkanı oldu. Savaşçı kıyafetleri gitti, takım elbise kravatla ve en son yaptığı görüşme Trump’la.”
Batı’nın eş-Şara’ya ilgisi
Çakır, “eş-Şara iktidara geldikten sonra Batı kendisine baya bir ilgi gösterdi. Önce birtakım danışmanlar geldi” dedi. Daha sonra Çakır, “Türkiye’den ve Körfez ülkelerinden üst düzey isimleri kenara tutuyorum, Batı’yı kastediyorum. Sonra dışişleri bakanları geldi. Sonra bir baktık, eş-Şara Avrupa’ya gitti. Avrupa’da, Fransa’da Macron’la görüştü mesela” diye konuştu.
Çakır, “En büyük olay tabii ki son olarak yapılan Riyad’daki zirve. Orada verilen fotoğraflar. Trump tabii ki Eşşara’yı çok övdü. Çok sever böyle şeyleri” dedi.

11 Eylül’den bugüne
“Bunun bir evveliyatı var. 2001 Eylül, 11 Eylül saldırısı” diyen Çakır, o saldırının etkilerini şöyle anlatıyor:
“Bu Amerika Birleşik Devletleri tarihinde, Amerika topraklarında yapılan en büyük saldırıydı. Ve Amerika’nın ayarını bozdu. Dünyanın ayarını bozdu. O tarihte Usame Bin Ladin, El-Kaide açıkça ABD’ye savaş açmıştı. Küresel cihat konseptine uygun bir şekilde dünyanın dört bir tarafında Amerikan hedeflerine saldırdılar. Kenya’da, Tanzanya’da büyükelçiliklerine saldırdılar. Sonra Yemen’de savaş gemisine saldırdılar ve en sonunda da Amerika Birleşik Devletleri New York’un göbeğinde İkiz Kuleleri, Pentagon’a uçaklar çarptırıldı.”
24 yıl sonra düşmanlar el sıkışıyor
Çakır, “Ve şimdi geldik 24 yıl sonra, El-Kaide’nin devamı olan ya da El-Kaide içerisinden gelen Ahmet eş-Şara, ABD başkanıyla el sıkışıyor” diye durumun ironisini vurguladı.
“Dünya çok şey kaybetti. Hop oturup hop kalktık” diyen Çakır, Türkiye’nin de bu süreçten etkilendiğini belirtiyor:
“Türkiye’de de biliyorsunuz terör saldırıları, intihar eylemleri oldu. El-Kaide saldırıları. Daha sonra IŞİD saldırıları oldu. Küresel cihattan biz de nasibimizi hayli aldık.”
“Hiçbir şey olmamış gibi”
Çakır şöyle devam etti:
“Ve şimdi hiçbir şey olmamış gibi bir şeyler devam ediyor. İlişkiler kuruluyor, mutabakatlar yapılıyor. Halbuki biliyoruz şu haliyle baktığımız zaman hâlâ özellikle Afrika’da El-Kaide ve IŞİD varlıklarını değişik yerlerde sürdürüyorlar. Ama o küresel cihadın yerini uzun bir süredir artık yerel cihatlar aldı. Mesela bir dönem IŞİD, Suriye ve Irak’ta ortak bir devlet ilan etti. Bir müddet bunu da yürüttü ama sonra yıkıldı. Kim sayesinde yıkıldı? Yine Amerika Birleşik Devletleri’nin katkısıyla yıkıldı.”
“Hayat bize bir ders daha verdi”
Çakır, “Çok kişi bedel ödedi ve yaklaşık 25 yıl sonra, 11 Eylül’den yaklaşık 25 yıl sonra hiçbir şey olmamış gibi yoluna insanlar devam ediyor” diye özetliyor.
Çakır, “Trump’ın umurunda değil karşısındaki El-Kaide’ci miymiş, şucu muymuş, bucu muymuş, önemli olan işine bakıyor. O karşısındaki de bir zamanlar nefret ettiği, kendisine savaş ilan ettiği kişiyi ya da ülkenin en üstündeki kişiyi ona ihtiyacı olduğu için pekala makbul insan olarak görüyor” dedi.
Kaynak: medyascope.tv