Tarih: 18.07.2018 15:15

Top Trump´ın sahasında

Facebook Twitter Linked-in

18 Temmuz 2018 Çarşamba

Avrupa´nın kuzey başkentlerinde gerçekleşen bazı zirveler, tarihin akışını değiştiren kararlarla anılır. Soğuk Savaş´ta iki blok arasında tarafsızlık statülerini koruyan devletlerde yapılan bu zirveler, ABD ile SSCB/Rusya ilişkilerindeki yumuşamaların miladı olarak kabul edilir.

Helsinki ise, sadece iki devletin ilişkilerine işaret etmez. Bu şehirle anılan başlangıçlar daha çok Avrupa´nın barış projesi, Doğu-Batı ortaklaşması olarak tanımlanır.

Trump ve Putin´in buluşmak için tarafsız bir toprak seçmeleri anlamlı. Böylece kimse kimsenin ayağına gitmemiş oldu. Helsinki´nin seçilmiş olması ise boşuna değil; zira iki lider bir sürü konuyu görüşmüş olsalar da, esas meselenin Avrupa olduğuna kuşku bulunmuyor.

Bununla birlikte, bu kez Avrupa barışı için bir araya geldiklerinden emin olmak zor. Anlaşıldığı kadarıyla Putin´in Avrupa´yı ABD´ye itecek faaliyetlerini sürdürmesinde uzlaşıldı. Trump, Putin´e ?Avrupa´yla ticari ve siyasi ilişkilerini sertleştir; ondan doğan boşluğu ABD ile kapat? diyor. Putin de ?ABD benim etki alanlarımda ilerlemekten vaz geçsin? karşılığını veriyor.

Zaten anlaşma halindeydiler

İki lider, ayrıntılarda değil haritaların geneli üzerinde anlaşmış durumdalar. Zirve öncesi Trump ?aramız pek iyi değil? mealinden açıklamalar yapmıştı. Bu da sanki Rusya ile ABD arasında büyük gerilimler var da, ikili görüşme sayesinde  gerginlik yumuşayacak izlenimine hazırlıktı. Ancak gerilim, gerçek bir gerilim değil.

Trump ile Putin´in bazı konularda açık, diğer hemen her konuda zımni bir anlaşması var. Kuzey Kore´nin ehlileştirilmesi, İsrail´in korunması, İran´ın dizginlenmesi, Avrupa´nın normalleştirilmesi, örgütler üzerinden siyasetin sonlandırılması, İslami hareketlerle keskin mücadele kabaca üzerinde hem fikir oldukları konular. Bugün bunlara nükleer silahların azaltılması gibi yaşamsal bir konu da eklenmiş durumda.

Nükleer silahların azaltılması demek, konvansiyonel silahların öne çıkması demek. Tabi bunun nerelerde işe yarayacağını ileride göreceğiz. Ama muhtemelen Putin´in ikna olması için Kafkasya´dan ?Batı?nın elini çekmesi şartlardan biri olmuş olabilir.

Türkiye için olumlu tablo

Bundan sonra ABD başta Suriye olmak üzere bir çok yerden çekilecek ve varlığını güvendiği müttefiklerine emanet edecek. ABD´nin güvendiği müttefiklerine Rusya itiraz etmediği sürece, iki devletin anlaşması işleyecek. Anlaşmalarının hedefi ise Çin. Çin´e karşı ortaklık ve/veya Rusya´nın ABD-Çin ilişkilerinde denge unsuru olması anlaşmanın teması.

Kapalı kapılar ardında ne konuşuldu bilemiyoruz; zamanla Trump´ın Twit´lerinden öğreniriz. Ancak Putin Trump´a ?top? verdiğine göre, ?ben sözümü tuttum, sıra sende? demiş gibi gözüküyor.

ABD kamuoyu, zirvenin her aşamasını olumsuz karşıladı; Putin´in ABD´ye gol attığını, Trump´ın ülkeyi sattığını savundu. Ancak bu erken tepki, daha çok iki liderin epey önceden beri anlaşma içinde olduklarının açığa çıkmasıyla ilgili. Bu da başkanın seçim sürecine değiyor.

Trump´ın ülkesini sattığı yok. Küresel düzeyde ticaret ve ekonomi savaşları başlattığı doğru, ama bu savaşın başka tür savaşlara dönüşmemesinin teminatı da Rusya ile anlaşma.

Söz konusu tablonun en fazla Türkiye´ye yarayacağı söylenmeli. Türkiye, Rusya ile ABD arasında tercih yapmak durumunda kalmayacak; Trump´ın istediği gibi iki dev arasında sıkışan Avrupa ile yeniden başlamak için de fırsatlar doğabilecek. Eğer Ortadoğu politikalarında bu iki ülkeyi gözeterek bir yenileştirme yapılabilirse, bunun karşılığının Avrupa´da alınması mümkün olabilir.

Star Gazetesi




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —