Televizyonlu, anketli seçim kampanyalarına da alıştık...

Mehmet Barlas- 04.06.2018

Televizyonlu, anketli seçim kampanyalarına da alıştık...

Çok partili demokrasiye geçtiğimiz ilk yılların seçim kampanyaları, şimdikiler gibi değildi. En önemlisi televizyon da, seçim anketleri de yoktu o zaman. Devletin radyosu da böyle şeylere karışmazdı... 1950´nin 14 Mayıs seçimleri öncesinde İçişleri Bakanı Emin Erişirgil Cumhurbaşkanı İnönü´ye ve Bakanlar Kurulu´na haritadan seçim tahminlerini anlatmış. Erişirgil´in tahminlerini dinleyen CHP´li bakanlar da, "Keşke Demokrat Parti birkaç milletvekili çıkartabilse, böyleceyabancılar bizim demokrasimizin sağlığına güvenseler" demişler.

Anketler 
1950´de yapılan üç genel seçimi de Demokrat Parti´nin kazandığını ve bu sürecin 27 Mayıs darbesi ile bittiğini biliyoruz... 1960´lı yıllarda ise biz Cumhuriyet gazetesinde seçime ilişkin anketler yaptırır ve yayınlardık. Bizim anketlerimizde hep CHP önde görünürdü ama seçimlerde hep Adalet Partisi kazanırdı. 1965 seçimleri Süleyman Demirel´i siyasetin en güçlü ismi olarak ezici çoğunlukla iktidara getirmişti.

Bir seçim gezisi 
1969 seçimleri öncesinde izlenimler yazmak için Eskişehir- Afyon- İzmir rotasındayola çıkmıştım. Eskişehir´de işlerimi tamamladıktan sonra, akşam bir otobüsleAfyon´a doğru yola çıktım. Otobüs yol alırken ben de notlarımı tazeliyordum... Birden yanı başımda kasketli, ter gömleğine sızmasın diye mendilini ensesine dolamış bir adam belirdi. Bana "Sen durmadan öyle ne yazıyorsun" dedi. Ben de "Gazeteciyim" dedim.

CHP´li olmak 
Adam sanki 40 yıllık tanıdığımmış gibi yanıma oturup, kolunu omzuma attı ve sonra "Söyle bakalım gazeteci arkadaşım, sen hangi gazetedensin" diye sordu. Ben "Cumhuriyet gazetesindenim" deyince güldü... "Senin gazeten seçimler hakkında hiçbir şeyi doğru yazamaz, çünkü siz CHP´yi tutarsınız"dedi. Arkasında anlatmaya başladı...

1950 öncesi 
- Ben 1950 öncesinde Kula´da yabancı sermayeye ait tekstil fabrikasında ustayım. Kula´da elektrik yoktu. Fabrikanın jeneratöründen iki hat çıkardı. Biri fabrika müdürünün evine, bir diğeri de Kula´ya giderdi. Fabrika gece çalışırken müdür jeneratörün göstergelerine bakar ve üretilen elektrik ancak fabrikanın ihtiyacını karşılıyorsa, "Kesin kerataların elektriğini" derdi ve Kula karanlığa gömülürdü. 1950 seçimlerinde Demokrat Parti kazanınca, bir yabancı sermayeli şirket Kula´ya jeneratör getirdi, böylece fabrika müdürünün iki dudağına bağımlı olmaktan kurtulduk.

Ve 1950 sonrası 
Ben bunları dinledikten sonra, "İyi olmuş" deyince sinirlendi ve devam ettianlatmaya...
- 1952 ara seçimlerinde CHP adayı Kula´ya geldi ve "Demokrat Parti siziyabancılara sattı, yabancı sermayeye elektrik getirtti... Biz iktidar olursak yabancı sermayeye ait her şeyi sona erdireceğiz" diye bir konuşma yaptı. Bu aday konuşmasını bitirince onu kasaba dışına kadar yuhalayarak yola çıkardık. Anladın mı şimdi neden CHP´yi tutan gazetenin doğru seçim yazısı yayınlayamayacağını?
İşte eski Türkiye´den böyle anılar da var belleklerde...