TEFERRÜC DERGİSİ YENİ SAYISI İLE OKUYUCUSUNA “MERHABA” DİYOR!

Kültür, sanat ve edebiyat formu içerisinde yayımlanan Teferrüc Dergisi'nin 14. Sayısı yayımlandı.

TEFERRÜC DERGİSİ YENİ SAYISI İLE OKUYUCUSUNA “MERHABA” DİYOR!

Genel yayın yönetmenliğini ve sorumlu yazı işleri müdürlüğünü Ercan İriş’in üstlendiği; kültür, sanat ve edebiyat kulvarında yayımlanan Teferrüc dergisinin 14. Sayısı ile birçok yazar vr şairin ürünlerine ev sahipliği yapmaya devam ediyor.

Dergi, “Editörden” başlıklı yazı ile okuyucusuna merhaba diyor. Editör, adı geçen yazının bir yerinde; “Yayın hayatına başladığımız dört yıldan bu tarafa özeleştiri özelliği içinde hep bir adım daha atmanın heyecanı içinde oldu ki, bu düşünce de bizim klavuzumuz olarak bir ışık gibi parlayacaktır.” (s.1) diyerek, bu yolda ilerlemek istediklerini arzu ettiklerini dile getirmektedir.

Biz de bu güzel niyete ve isteğe inşaallah diyelim.

“Mehmet Akif İnan’a Dair” adlı yazıyla Prof. Dr. Mustafa Özbalcı, Akif İnan ile ta üniversite tahsilinin  ilk günlerine dayanan tanışıklığı ve onunla ilgili şahitliği üzerinden, ona dair bir değerlendirme yazısına imza atmış…

Özbalcı, onun İslam kültürü ve çağdaş kültür arasında  bir özümsemeden bahsile şu ifadeleri kullanmaktadır.; “Akif İslam kültürü ile çağdaş kültürü birlikte özümsemiş bir düşünce adamı idi. Gönül ehli idi, edepli, kibar ve zarif bir insandı. Mert  ve dürüsttü. Güler yüzlü idi. Öfkesinde bile bir içtenlik, bir zerafet vardı. Dostluğu gönülden, sevgisi candandı. İlkeli ve kararlı bir ideal adamıydı.” (17)

Özbalcı yukaıdaki ifalerle bizlere  bir Akif İnan profili çizmeye gayret göstermekte olduğu çok rahatlıla söylenebilir.

Mücahit Akıncı, Rasim Özenören’in “Gül Yetişiiren Adam” romanında, ustamızın sistem ve baskı eleştirisinden hareketle “distopya ve gerçeklik arasında kalan insana dair görüşlerini şu ifadelerle serdetmektedir; “Rasim Özdenören u romanı ile modern hayatın insana süfli bir dünya sunarak göz boyadığını, arka planda ise karanlık bir dünyanın olduğunu, farklı görüşlere tahammülü olmadığını, çeşitli baskı ve zulümlerle toplum bir kalıp içerisine sıkıştırmayı hedef aldığını anlatmaktadır. Distopyayı hayatın içerisine başarıyla yerleştiren yazar sistem süzgecinden geçen insanın ruh yönüne de dikkat çekerek insanlığın yüzyıllar boyunca nice birçok zorluklardan geçtiğini gözler önüne sermektedir.” (28)

Anadolu’da Yunus Emre Batı’da ise Dante…

Birçok insan için hayali bir insan, birçok insan içine, “hangi Yunus Emre” denilen şahsiyetin, onunla ilgili yapılan araştırmalara bakıldığında; hayali bir insan, ya da hangi Yunus Emre?” düşüncesi yersiz kaçardı.

O vardı ve yaşamıştı. Ona atfedilen ilim adamlığının yanında, dünden bugüne o Türkçenin en büyük şairi idi.

Alanı ile ilgili bir kıyaslama yapıldığında doğu ve barı karşıtlığı içinde değil de, hikmete yönelik davranışlarından dolayı, o Dante ile kıyaslanabilirdi. Hatta onda, onu da aşacak oranda bir hikmetlilik vardı diyebiliriz.

Yunus Erme ile Dante’nin, yaşadılkarı dönemden bugüne onları önemli ve eşsiz  kılan yönleri, aşağıdaki ifadelerde kendine haklı bir yer bulmaktadır; “Yunus Emre ve Dante aynı aman diliminde faklı coğrafyalarda yaşamış, fevzini ve ilhamını aşktan almış iki şairdir. … Yunus Emre ve Dante, ikisi de Tnrı (Yaratıcı) sevgini ve gücünü biliyor. … Dante her ne kadar eserlerinin bir kısmını Latince vermiş olsa da,yaşadığı dönemde çok kabul görmeyen halk dili olan İtalyanca ile kaleme almış ve İtalyancayı edebiyat ve dünya dili haline getirmiş bir şairdir. … Yunus Emre ise Divan ve Risaletü’n-Nushiye eserlerini yaşadığı döneme yazım ve edebiyat dili olmayan Türkçe ile kaleme almıştır.” (47)

Dergini bu sayısında, temas etiğimi yazıların dışında birçok deneme, öykü ve şiir çalışması da kendine yer bulmuş…

Şiirlerden bir örnek…

Şair Erol Yılmaz imzalı “İyi İnsan Kümeleri” adlı şiirin ilk kıt’asında şu ifadeler iyiliği ne güzel vurgulamaktadır;

“İyilik yap, dua et, şükret

Paylaş azalmayacağın bilerek

 İstikrarlı artacağını hatta, sessizce

Sıkı sıkı tut aklında ve iman et

Saklıdır mutluluk verdiklerinin gizinde(4)