Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Tarihi karar: PKK feshedildi, şimdi ne olacak?

Independent Türkçe Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek yazdı;

Tarihi karar: PKK feshedildi, şimdi ne olacak?

PKK'nın beklenen fesih kararı geldi. Kongre kararları açıklandı ve Türkiye yeni bir döneme girdi.

Peki, bu ne anlama geliyor?

Bundan sonra ne olacak?

Öncelikle şunu net olarak ifade edeyim: Aslında kararlar beklendiği gibi geldi.

2 gün önce, kulis bilgisi olarak hem Independent Türkçe'de hem de TV100'de bu süreci anlatmıştım.

Dolayısıyla PKK'nın tüm kurumlarıyla birlikte fesih kararı alacağı, siyasi ve askeri mücadelenin sona ereceğini ifade etmiştim.
 

 

PKK'nın feshi gerçekten neyin habercisi?

Bu kararlarda Abdullah Öcalan'ın yeniden pratik liderliğe geçtiği izlenimi ortaya çıkıyor.

1924 öncesi anayasaya yapılan atıflar, "demokratik toplum", "ortak vatan" gibi kavramlar da dikkat çekiyor.

Bundan sonra herkes hızlı bir çözüm süreci beklentisine girecek; ancak dünyadaki örneklere baktığımızda bu tür silahsızlanma süreçleri çok hızlı ilerlemiyor. Bazı ülkelerde bu süreç 5 yıl, bazı yerlerde 7-8 yıl sürdü.

Ama Türkiye'de bu kadar uzun sürmemeli. Çünkü provokasyonlara açık alanları bir an önce kapatmak gerekiyor.

Bu nedenle sürecin hızlı işleyeceğini düşünüyorum.

Bunun birkaç sebebi var:

Devletin ve Öcalan'ın bu süreci uzun süredir görüştüğünü, silah bırakmadan PKK'nın üst kadrosunun yol haritasına kadar pek çok konunun konuşulduğunu biliyoruz.

Dolayısıyla önümüzde daha rahatlatıcı bir süreç olabilir.

Silahların bırakılması durumunda "üçüncü göz", "uluslararası asil güç" gibi aktörlerin Türkiye tarafından kabul edilmeyeceğini düşünüyorum.

Bunun yerine Meclis'te bir komisyon kurulabilir, sivil toplumdan oluşan ortak yapılar ya da "Akil İnsanlar Heyeti" gibi oluşumlar gündeme gelebilir.

Sürecin bu şekilde netleşmesi mümkün.

Ayrıca Irak'ın kuzeyinin bu sürece ciddi katkı sağlayacağı da unutulmamalı.


Çözüm bu kez neden daha gerçekçi olabilir?

Peki, kısa vadede ne yapılmalı?

Öncelikle hasta mahkûmların durumu hızlıca iyileştirilmeli.

İkinci olarak, infaz yasasında adalet sağlanmalı.

MHP'den Sayın Fethi Yıldız'ın adına yaptığı açıklamada da belirttiği gibi, mevcut sistem eşitlik ilkesine aykırı.

Bu eşitsizlik daha önce de başka davalarda görülmüştü.

Terör suçlarını da kapsayacak şekilde infaz düzenlemesi yapılmalı.

Terörle Mücadele Kanunu dahil pek çok başlık kısa, orta ve uzun vadeli bir planla ele alınmalı. Bu noktada umutsuzluğa kapılmamak gerek.


Süreç, Suriye denkleminde neyi değiştirebilir?

En çok sorulan meselelerden biri de PYD ve Suriye konusu.

Öcalan'ın ilk metninden bu yana hep aynı şeyi söyledim: Suriye meselesi ile Türkiye meselesini ayırmak gerekiyor.

Nitekim hem Türkiye Cumhuriyeti hem de PKK bu ayrımı yapmış durumda.

SDG içinde yer alan 16 gruptan biri olan YPG'nin geleceği ise önümüzdeki süreçte netleşecek.

Ancak bu çözüm sürecinin Suriye'deki temaslara da olumlu yansıyacağını, SDG ile Şam hükümeti arasındaki ilişkilere katkı sağlayacağını düşünüyorum.


Peki, bu süreçte kime görev düşüyor?

Çok açık: Bu saatten sonra toplumsal anlamda 83 milyona görev düşüyor.

Artık bu, sadece MHP'nin, AK Parti'nin ya da DEM Parti'nin meselesi değil.

CHP'sinden MHP'sine, İYİ Parti'den Zafer Partisi'ne, Saadet'ten meclis dışındaki partilere kadar tüm siyasi yapılar; sivil toplumdan bireysel vatandaşlara kadar herkesin elini -hatta gövdesini- taşın altına koyması gereken bir durumdayız.

Toplumsal mutabakatı ne kadar büyütürsek, süreci o kadar ilerletmiş oluruz.

Evet, burada itirazların ve karşı çıkışların olması gayet normal.

Bunlar, dünyanın her yerinde karşılaşılan durumlardır.

Fakat süreç ete kemiğe büründüğünde insanlar güven duygusu anlamında "Evet, ülkemiz bölünmüyor, biz daha refah içinde yaşayabiliriz. Silahlar hayatımızdan çıkıyor, terör hayatımızdan çıkıyor, turizmimiz artabilir, hayatımıza yansımasını görebiliyoruz" dedikleri andan itibaren insanlar süreci sahiplenmeye başlıyor ve ilk karşı çıkanlar, sürecin en büyük alkışçısı haline geliyor.


Öcalan serbest bırakılacak mı?

Bir diğer mesele ise Öcalan'ın çıkıp çıkmayacağı.

Ben, Öcalan'ın çıkacağını düşünmüyorum; hem güvenlik gerekçesiyle hem de mevcut kanun düzenlemeleri gerekçesiyle.

Umut hakkından yararlanması normal. Sayın Bahçeli'nin de bu konuyla ilgili ifadeleri mevcut.

Ancak bana gelen bilgiye göre, Öcalan’ın İmralı'da heyetlerle görüşmesinin kolaylaştırılması, şartlarının düzeltilmesi ve bu sürece katkısının devamı için Öcalan'ın İmralı’da kalacağı yönünde.

Geldiğimiz noktada çok umutluyuz.

Hakikaten büyük bir rüyaydı bu.

Bir taraftan şehit ailelerinin tabutlarına sarılmayacağı, insanların çocuklarının kemiklerini torbalarda taşımayacağı bir dönemi yaşayacağız.

Bu, Türkiye açısından son derece önemli.

Ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda bir büyümeyi beraberinde getiriyor.


Süreç, Türk siyasetine nasıl yansıyacak?

Bir başka mesele de, süreci, siyasette normalleşmeyi beraberinde getirecek.

Yani, mesela terör meselesi ortadan kalkınca, AK Parti, CHP ile DEM Parti'nin yaptığı ittifakı bir terör desteği olarak sunamayacak.

Veya CHP, MHP'ye "Siz bizi koyuyorsunuz" tarzında bir yaklaşım içinde olamayacak.

Bu süreç, siyasetin normalleşmesini sağlayacak.

Tabii, burada DEM Parti'ye yapılan ciddi eleştiriler söz konusu.

Ben, aslında bu eleştirilerin, demin kendi siyasi kimliğini daha iyi ortaya koyması anlamında önemli olduğunu düşünüyorum.

Şu ana kadar DEM Parti siyaseti, Kürt siyasal hareketi olarak adlandırılan siyasetin belli çevreleri sürekli taşıma noktasında hareket etti.

Ancak bu çevrelerin bir kısmının bu sürece mesafeli olduklarını gözlemliyoruz.

Bu süreci, "AK Parti ve MHP'nin kuyruğuna takılmak" veya "Kürtlerin kandırılması" olarak okuduklarını görüyoruz.

Ben DEM Parti'nin de bu anlamda siyasetin normalleşeceğini düşünüyorum.

Aslında herkes olduğu yerde kalacak.

Yani, şu an Türkiye şartlarından ve uluslararası konjonktürden kaynaklı olarak, belki Erdoğan düşmanlığı üzerinden ya da MHP düşmanlığı üzerinden bir birliktelik oluşuyordu.

Bu, aslında zaman zaman zoraki bir birliktelikti.

Eğer bir normalleşme sağlanırsa, herkesin olması gerektiği yerde olacağı karşımıza çıkacak ve dolayısıyla siyasetin normalleşeceğini düşünüyorum.


"Terörsüz Türkiye" hedefinin "çözüm süreci"nde farkı ne?

Bugün çok sorulan bir soru var: "Geçmiş dönemden farkı nedir?"

"Çözüm süreci" olarak adlandırdığımız süreç bir hükümet projesiydi.

Demokratikleşmeyi önceliyordu ve dolayısıyla silahların bırakılmasını en sona koyuyordu.

Bu "Terörsüz Türkiye" hedefi dediğimiz proje; Sayın Bahçeli'nin başlattığı, Sayın Erdoğan'ın ise sonrasında sahiplenerek devlet projesi haline getirdiği bir projeydi.

Abdullah Öcalan ve PKK da bu projeye karşılık verdi ve paradigma değişikliği yaparak silahı en önde susturdu, böylece siyaset alanını açtı.

Dolayısıyla, biri devlet projesi, diğeri ise hükümet projesiydi.

Birinde demokratikleşme öncelenirken, diğerinde güvenlik ve silahların bırakılması şart koşulmuştu.

Bu anlamda Türkiye şu an örnek bir model sergiliyor.

Yani dünya çapında çatışma örneklerini incelediğinizde, bu Türkiye modelini artık örnek bir model olarak büyük ihtimalle değerlendireceğiz.

Çünkü bir tarafıyla müzakere, diğer tarafıyla mücadele yürütülüyor.

Bazı yerlerde bu iki süreç bir arada yapılıyor; hem mücadele hem de müzakere.

Diğer taraftan, silahın erken bir şekilde alınması, güvenlik meselesinin öncelenmesi ve devlet iradesinin burada sergilenen beyanı, bu modeli yeni bir model olarak ortaya koyuyor.


Hepimize hayırlı olsun.

Yeni bir haftaya böyle bir başlangıç yaptık ve umarım bu süreç tamamlanır.

Sürecin tamamlanması, dediğim gibi, yani eşeği açtık, esas zorluk buradan başlıyor.

Bunun toplumsallaşması, demokratik hamlelerle çoğaltılması, hepimizin sahip çıkması son derece önemli.

Bu ülkede herhalde hiçbirimiz, hiçbir insanın burnunun kanamasını istemeyiz.

Bu ülkenin kaynaklarının terör üzerinden başka bir yere gitmesini istemeyiz.

Çatışmalar üzerinden bu ülkenin demokrasisinin zedelenmesini istemeyiz.

40 yıldır aslında biz neleri kaybettiğimizi kendi hayatımızda görmüş olduk.

Umarım ders almışızdır hepimiz.

Umarım bu süreç gerçekten tamamlanır.

Umarım "hayırlı bir cuma" dediğimiz o mesele, bundan sonra da devam eder.

Ve ben, Türkiye'nin büyüme potansiyelinin bundan sonra devam etme katsayısını çok hızlı görüyorum.

Yeter ki bu meseleyi biz, tekrar bu tip örgütlerin doğmasına yol açacak bütün zemini demokratik zeminler üzerinden kurutalım diyorum.



Anahtar Kelimeler: Tarihi karar: feshedildi şimdi olacak?

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER