Tarih: 13.09.2018 11:34

TAHIL AMBARI KONYA OBRUK OBRUK TÜKENİYOR

Facebook Twitter Linked-in

Ülkemizde sulak alanların yarıya yakını, yaklaşık Marmara Denizinin alanına eşit bir alan kurudu ya da yanlış su kullanımından dolayı kurutuldu. Sulak alanların kurumasıyla birlikte o bölgelerde doğal yapı geri dönülemeyecek şekilde bozuldu.

Sanayi ve kullanım artıklarına dikkat edilmediği için sularımız kirleniyor ve kullanılamaz hale geliyor. Yer altı sularımız her yıl 1,5 - 2m çekiliyor. Bu durumdan nasibini alanlar arasında hiç kuşkusuz ki en önemli kesim tarım kesimi. Ancak tarım kesimi, bu durumu göz önüne alarak su kullanma, sulama ve su durumuna göre ekilecek bitki deseni belirleme çalışmaları yapmak yerine hala sistemsizlik ve düzensizlik konvoyunda gidiyor. Bu gidiş, felaket demeye dilim varmıyor ama bir tür gıda ve su yetmezliğine doğru bizi götürüyor. Bunların en bariz örneği tahıl ambarımız Konya da yaşanıyor.

Bilindiği gibi, Türkiye su fakiri bir ülke, kişi başına düşen su miktarı yılda 1500 metre küp civarında. Dünya ortalaması yaklaşık 7500 metre küp. Aradaki fark ürkütücü. Uzmanların tespitine göre ilerleyen yıllarda ülkemizde kişi başına düşen su miktarının daha da düşeceği şeklinde. Bu işin bir yüzü. Diğer yüzü ise; tarımsal üretimimizin artan nüfusa yetmesi ve ithalatın önüne geçilebilmesi için, betonlaşmaya ve çölleşmeye kurban ettiğimizden arta kalan tarım alanlarımızın veriminin artırılması gerekmekte. Bunun için de üretim aşamasında yeterince sulanması zorunlu olmaktadır. Ancak yanlış tarım ve sulama uygulamalarından dolayı, ülkemizin su kaynağı en kıt olan ve tahıl üretimimizin üçte birini sağlayan Konya havzasında, suyu fazla harcayan, toprağı fazla yoran bitkiler ekilmeye devam edilmektedir. Fazla su ihtiyacı olan bu bitkilerin hala tercih ediliyor olması, yüzeysel sulamanın önüne geçilememesi, kaçak kuyu açılmasının önlenememesi, açılan yeni kuyuların kriterlerinin doğru uygulanmaması ve bunların sonucu olarak da yeraltı sularının çekilmesi, göletlerdeki su seviyesinin düşmesi, sulak alanların kuruması ve nihayet devasa obrukların (obruk: yeraltı sularının çekilmesi ile yeraltında oluşan boşlukların zamanla çökmesi sonucu oluşan büyük çukurlar) oluşması hem tarımı, hem çevreyi ve hem de geleceğimizi tehdit etmektedir. Sayıları 300 geçmiş olan bu obruklar çevresindeki yaşam alanını da tehdit etmektedir.

Yeraltı su seviyesinin yıldan yıla ciddi oranda düştüğü, sulak alanların kuruma tehdidiyle karşı karşıya kaldığı, su açığının gittikçe büyüdüğü, ekonomik ve çevresel açıdan sürdürülebilir olmayan bu şartlarda; su tüketimi yüksek ürünler olan, şekerpancarı, mısır, ayçiçeği, yonca ve patates gibi bitkilerin hala tercih ediliyor olması ve bu bitkilerin ekim alanlarının, tahıl alanlarından çalınarak, ciddi miktarda artıyor olması akıl karı değildir. Ayrıca Konya gibi tahıl ambarının, şekerpancarı üretiminde birinci, ayçiçeği üretiminde ikinci olduğunun vurgulanması, bu şartlarda övünülecek bir durum değildir. Önemli olan ekonomik ve sürdürülebilir tarım yapmayı becerebilmektir.

Alınacak en öncelikli önlem; toprağı yoran ve su tüketimi fazla olan ürünlerin ekimini azaltmak, mümkünse bu bölgede üretmemektir. Bunun yanında;

Kaçak kuyuların açılmasını sıkı takibe almak, su kuyusu açma kriterlerini doğru uygulamak,

damlama sulama desteklerini daha cazip hale getirmek ve yüzeysel sulama yöntemi ile yapılan sulamanın önüne geçmek,

su transfer projelerini daha etkin yürütmek,

su tüketimi ve ekilecek bitki deseni konusunda çiftçinin bilinçli hareket etmesini sağlamak,

hazırlanan raporların, yapılan tespitlerin sahaya indirgenmesi özen göstermek, özellikle bu hususta defalarca toplantı yapmak ve rapor hazırlamak yerine, defalarca sahada takibini ve uygulamasını yapmak daha yararlı olacaktır.

Aksi takdirde hem tarımımız, hem toprağımız obruk obruk tükenmekten kurtulamaz.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —