Tarih: 23.10.2019 08:27

Taha Akyol; Tuhaf bir ihale

Facebook Twitter Linked-in

İstanbul’da Haydarpaşa ve Sirkeci garlarındaki depo alanları, “ticari faaliyette kullanılmamak” ve “kültür sanat faaliyetlerinde” kullanılmak şartıyla ihaleye çıkarıldı. Belli ki ihaleyi alanların bu çok masraflı işi kaldıracak mali güce ve kültür sanat tecrübesine sahip olması gerekirdi.

Dört şirket talip oldu, ikisi çekildi. Bunlardan Kültür Bakanlığı’na bağlı şirket niye talip oldu, sonra niye çekildi bilmiyoruz.

Bir şirketin evrakı eksikmiş, onun için elendi.

Geriye kaldı iki şirket: Biri iktidara bir hayli yakın olan taze bir şirket… Öbürü İBB’nin konsorsiyumu.

Sonunda, İBB’nin ihaleyi kaybettiği açıklandı.

Kaybetmesinin sebeplerinden biri neydi, biliyor musunuz?

İBB, ihaleye verdiği teklifte “müşterek ve müteselsil sorumluluk” terimini kullanmayıp bunun yerine TDK sözlüğündeki karşılığı olan “ortaklaşa ve birlikte” terimini kullanmış; İBB’nin elenmesinin sebeplerinden bu!

Tek başına bu bile, ihalenin niteliğini anlatmaya yeter!

Diğer iptal sebeplerinin hayret verici tuhaflıkları konusunda arkadaşımız Yıldıray Oğur’un yazısına bakabilirsiniz. (Karar, 21 Ekim)

 

HAMİDİYE SUYU MODELİ?

İBB seçimlerini Ekrem İmamoğlu kazandıktan sonra çeşitli kamu kurumları İBB’ye ait “Hamidiye Su”yu boykot etmişti!

“Hamidiye Su” davranışı ihalelere mi sirayet ediyor?!

Ediyor veya etmiyor ama Türkiye’de “hukuk devleti” ve “eşit vatandaşlık” alanlarında ciddi sorunlar vardır; kamu ihaleleri bu büyük sorunun bir parçasıdır.

Bütün kamu kaynakları bütün “vatandaşlar”ın vergileriyle oluşur; bütün vatandaşlar kanun önünde “eşit” olmalı...

Hukuk devletinde bu ilke olmazsa olmazdır, ama bizde öteden beri bazı vatandaşlar “daha eşit” oluyor!

Onun için güçlü iktidarlar bütün tarihimiz boyunca kendi “ihale kazananlar”ını yarattı.

Namık Kemal’in yazılarında bile bu vahim yaramızı görürsünüz.

Hukuk devleti diyorsak… Bütün vatandaşlarda “bu ülkeye aidiyet” duygusunu güçlendirmek istiyorsak… Ve ekonomide “verimlilik” artışına acil ihtiyacımız olduğunu görüyorsak; ihalelerin şeffaf, objektif, tarafsız yapılması, “serbest rekabet”in işlemesi şarttır.

 

İHALE REFORMU

2001 yılında Türkiye bir “Kamu İhale Reformu” yapmıştı. IMF kamu ihalelerinin partizan ve kayırmacı değil, rasyonel ve ekonomik olmasını zorunlu kılmıştı!

Merhum Ecevit’in başbakanlığında, Kemal Derviş’in AB ve OECD standartlarına göre hazırladığı İhale Kanunu Meclis’te kabul edilmişti.

İhaleler Avrupa’da nasılsa bizde öyle yapılacaktı. Tabii acil ve zorunlu durumlar için az sayıda “istisnalar” vardı.

AKP iktidara geldikten bir süre sonra, bazıları değişen şartlara göre ama büyük bir kısmı istediğine ihale verebilmek için bu yasada 13 defa değişiklik yapıldı, her bir değişiklikte “istisnalar” alabildiğine artırıldı.

Şimdi durum ne?

Ahmet Davutoğlu, “Manifesto” denilen açıklamasında şöyle diyor:

“İhale Kanunu’ndaki istisnaların kanunun kendisini işlemez hale getirmesi, kamuoyunda devlet bütçesi ile yapılan işlerin sürekli aynı şirketlere verilmesi gibi yolsuzluk algısına yol açan olgular…”

Davutoğlu şimdi muhalif olduğu için böyle diyor diyenler çıkabilir.

2014 yılına gidelim, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Bütçe Plan Komisyonu’nda konuşuyor:

“Açık ve net söylüyorum. Sayıştay denetimi gözümüzü açtı. Sayıştay denetimi benim için olmazsa olmazdır, yol göstericidir. Denetimleri daha da iyileştirmemiz lazım… Elimden gelse Kamu İhale Kanunu’ndaki tüm istisnaları kaldırırım.” (5 Kasım 2014)

Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin de “Kamu İhale Yasasında kapsamı genişletilen istisnalarla mevzuatın ve ilgili kurumların işlevini yitirmesi en temel sorunlar arasında” diye açıklama yaptı. (2 Mart 2018)

 

BU VATAN KİMİN?

Görüyor musunuz meselenin çapını?

Ondan sonra, gelin Türkiye’ye yatırım yapın… Ekonomimizde verimliliği artıralım… Bu vatan hepimizin…

Bu yüzde yüz doğru ifadelerin tüm kanunlardaki ve uygulamalardaki, kısaca yaşanan hayattaki karşılıklarının ne olduğunu hiç düşündük mü?

28 Şubat kâbusunu, “yeşil sermaye” fişlemelerini, kamu haklarında ayrımcılığı ne diyerek eleştiriyorduk? Eşit vatandaşlık, hukuk devleti gibi gerekçelerle değil mi?

En yüksek erdemlerden biri olan vatanseverlik şiirden, marştan, mitingden ibaret olabilir mi?

İhalelerde, mülakatlarda, atamalarda “eşit vatandaşlık” ve “liyakat” hem hakkaniyetin hem “bu vatan hepimizin” ilkesinin gereği değil mi?

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —