Tarih: 22.01.2020 03:10

Taha Akyol; Montrö ne kazandırdı?

Facebook Twitter Linked-in

 

Kanal İstanbul birçok yönüyle tartışılıyor ama Montrö yönü yeterince tartışılmıyor; bu konuda iktidarın da kafası karışık görünüyor.

Halbuki “Montrö dışında” olacağı resmen ifade edilen Kanal İstanbul, Türkiye’nin başına yeniden “Boğazlar meselesi”ni açabilecektir.

Kanal İstanbul’un başlatacağı rant hareketinin, ekonomiyi hareketlendirmesi ve oy getirmesi beklentisi tek bakış açısı olmamalıdır.

Türkiye’nin sanayi ve teknoloji konuşmak yerine kanal “inşaat”ına kilitlenmesi bile endişe vericidir.

Hele de Kanal’ın Montrö ile ilgisi, bu sorunu dış politika açısından da fevkalade ciddi hale getirmektedir.

Montrö meselesini mutlaka uzman diplomatlarla ve deniz hukuku uzmanlarıyla enine boyuna tartışmak gerekir.

İKTİDAR NE DİYOR?

İktidar yetkilerinin bu konuda söyledikleri net değildir.

Parti sözcüsü Ömer Çelik şöyle diyor:

“Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile herhangi bir şekilde çelişmiyor. Buradaki seyrüsefer serbestisi aynen korunacak. Geçişlerde Montrö ile sağlanan seyrüsefer serbestisine aykırı bir durumun hiçbir şekilde söz konusu olmayacak.” (6 Ocak)

Fakat Motrö’de sadece “geçiş serbestisi” yoktur; savaş ve barış durumlarına göre düzenlemeler, geçiş kısıtlamaları da vardır ve geçiş serbestisinden daha önemlidir.

Öyleyse Montrö’yü aynen Kanal’da da uygulayacak mıyız?

Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı gün şöyle konuştu:

“Kanal İstanbul Montrö kapsamında değildir… Tamamen Montrö dışındadır. Savaş gemileri?... Onlara da bir çözüm buluruz, gerekirse buradan da geçebilirler.”

Görülüyor ki, Kanal’dan geçişlerin hangi kuralları tabi olacağı konusunda bir çalışma yapılmamış, bir perspektif oluşturulmamıştır!

Bu çok ciddi bir eksikliktir.

Kanal açıldıktan sonra “geçersin, geçemezsin” sorunları patlak verdiği zaman mı “bir çözüm buluruz” diyeceğiz?

Gemi başına 250 bin dolar ortalama geçiş ücreti düşünüldüğüne göre, “parayı veren geçsin” mi diyeceğiz?

TARİHİN DERSLERİ

Amerika Karadeniz’e savaş gemileri, hatta uçak gemisi çıkarmak isterse bu paranın ne kıymeti var?!

O zaman Rusya bastıracaktır; “geçişe izin vermeyin” diye!

Yahut tersi… Rusya Karadeniz’de mevcut ve inşa edeceği yeni savaş gemilerini Akdeniz’e geçirmek istediğinde, Amerika bastıracak “geçişe izin vermeyin” diye!

Kanal’a talip olduğu söylenen Çin’in niye buna niyetlendiğini de iyi düşünmeliyiz.

İşte yeniden başımıza gelmesinden endişe ettiğim tarihî “Boğazlar sorunu” budur!

Çarlık Rusyası işte bunun için 1833 yılında Beykoz’a 5 bin askeri çıkarmış, Osmanlı’ya “Hünkar İskelesi Anlaşmasını“nı imzalatmıştı.

1912 yılında Rusya Karadeniz’de dört tane dretnot inşasına başlamış, Rusya ile anlaşan İngiltere’den destek alamayan Osmanlı Alman Göben ve Breslau gemileriyle harbe sürüklenmek zorunda kalmıştı!

Önceki dönemlerde Rusları durdurmak için hep İngiliz donanması Çanakkale’den içeri girer Boğazlarda demir atardı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Montrö Türkiye’ye ne kazandırdı?” diye sormuştu…. Türkiye’ye güvenlik, istikrar ve diplomatik güç kazandırdı.

JEOPOLİTİK DEĞİŞMEDİ

Eylül 1939; Hitler’le anlaşan Stalin’in eli güçlenmiş, “Boğazlar meselesi”ni gündeme getirmiştir! Sovyet Dışişleri Bakanı Molotov, Dışişleri Bakanımız Şükrü Saraçoğlu’nu Moskova’da günlerce beklettikten sonra, “Boğazlara yabancı (Batılı) gemi girmesin” diyerek resmi notayı uzatır.

Saracoğlu almaz, nota masada kalır. Saraçoğlu’nun zabıtlara geçen cevabı aynen şöyledir:

“Başka devletlerin de imzasını taşıyan Montrö Sözleşmesi’nin sadece Sovyetler Birliği ile değiştirilmesine Türk hükümeti asla razı olamaz!”

Saracoğlu, Montrö’de imzası bulunan diğer devletleri hatırlatarak Rusya’nın Boğazlara ilişkin talebini nötralize etmiştir.

Böyle pek çok örnek vardır.

Hariciyemizin en saygın isimlerinden büyük diplomat merhum Feridun Cemal Erkin’in “Türk Sovyet İlişkileri Boğazlar Meselesi” adlı kitabını mutlaka, ama mutlaka okumak lazım.

Teknoloji çok gelişti ama jeopolitik değişmedi!

2008 yılında, Gürcistan krizi çıktığında Amerika Boğazlardan yüksek tonajlı askeri gemiler geçirmek istediğinde, Türkiye “Motrö’ye aykırıdır” diyerek izin vermedi. Abdullah Gül’ün Amerikalılara söylediği şuydu: “Küçük Karadeniz’de bu kadar çok askeri gemi barış için tehlikelidir.”

Uluslararası belgelerle kuralları belirlenmeyen bir kanal açarak Montrö’yü etkisizleştirmek çok daha tehlikelidir.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —