Suruç’ta 4 kişinin ölümüne neden olan seçim kavgasının tarafları konuştu

3 yıldır Şanlıurfa Adliyesi önünde “adalet nöbeti” tutan Şenyaşar ailesi, dava sürecinin siyasî baskı altında ilerlediğini iddia etti.

Suruç’ta 4 kişinin ölümüne neden olan seçim kavgasının tarafları konuştu

3 yıldır Şanlıurfa Adliyesi önünde “adalet nöbeti” tutan Şenyaşar ailesi, dava sürecinin siyasî baskı altında ilerlediğini iddia etti. Şenyaşar ailesinin cinayetleri azmettirmekle suçladığı AK Parti Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın eşi Pınar Yıldız ise, asıl adalet çığlığı atması gerekenlerin kendileri olduğunu ileri sürdü.

14 Haziran 2018’de Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde AK Parti Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın seçim gezisi esnasında, Yıldız’ın korumaları ve yakınları ile esnaflık yapan Şenyaşar ailesi arasında çıkan ve Hacı Esvet Şenyaşar, Adil Şenyaşar, Celal Şenyaşar ve Mehmet Şah Yıldız’ın hayatını kaybettiği silahlı kavganın tarafları, TV5’de yayınlanan “Düşünme Vakti”nde konuştular.

9 Mart’tan bu yana Şanlıurfa Adliyesi önünde nöbet tutarak “adalet aradığını” söyleyen anne Emine Şenyaşar ve oğlu Ferit Şenyaşar ile ailenin suçladığı AK Parti Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın eşi Pınar Yıldız, Mehmet Ali Kayacı’nın sorularını cevapladılar.

 

Şenyaşar: Biz teröristsek neden hakkımızda adlî işlem yapılmıyor?

Olaydan önce Suruç’ta öğretmenlik yaptığını belirten Ferit Şenyaşar, olaydan sonra hükümet temsilcileri tarafından terör örgütü ile irtibatlı gösterilmeleri sebebiyle ilçelerini terk edip şehir merkezine taşınmak zorunda kaldıklarını söyledi. Şenyaşar, “Madem biz teröristiz, niye emniyet yetkilileri bizimle ilgili bir gözaltı ya da tutuklama, bir ifadeye çağrılmıyor, bunlara göz yumuluyor?” diye sordu.

 

“Milletvekilinin gerçek yüzü ortaya çıkınca hükümet de desteğini çekti”

Olaydan sonra bütün bakanların milletvekili Yıldız’ın arkasında durduğunu ancak artık Yıldız’ı yalnız bıraktıklarını ileri sürerek, “Herkes bu milletvekilinden kaçıyor çünkü olayın gerçek yüzü ortaya çıktı.” iddiasında bulundu.

Dava hakkında gizlilik kararı olmasına rağmen İçişleri Bakanının bu kararı ihlâl ederek dosyadaki görüntüleri medya ile paylaştığını söyleyen Şenyaşar, “Bu bir suçtur.” dedi.

 

“Saldırının görüntüleri yayınlandı”

Dava hakkındaki gizlilik kararı kalktıktan sonra görüntülerin medyada yayınlandığını ve 50’den fazla kişinin silahlarla iş yerlerine saldırdığının kamuoyu tarafından görüldüğünü ifade eden Şenyaşar, Milletvekili Yıldız’ın yeğeni Şükrü Yıldız’ın elinde uzun namlulu silahla iş yerlerine saldırmaya çalıştığının bu görüntülerde yer aldığını kaydetti. Şenyaşar, buna rağmen İçişleri Bakanının neden bir açıklama yapmadığını sordu.

 

“Hastane baskınını Yıldız ve ağabeyi organize etti”

Şenyaşar, daha sonra gerçekleştirilen hastane baskınını, Milletvekili Yıldız ile ağabeyinin organize ettiğini iddia etti. Şenyaşar, “Şanlıurfa Valisi de olayın tanığıdır.Suruç Kaymakamı da olayın tanığıdır, dönemin Tarım Bakanı da olayın tanığıdır.Dava üzerinde gizlilik kararı olduğu için şu an bu bilgiler kimseyle paylaşılmıyor.” dedi.

Şenyaşar, adil bir yargılama için Yıldız’ın dokunulmazlığının kaldırılmasını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da Yıldız’a sahip çıkmamasını istedi.

Şenyaşar, olayın kendileri açısından meşru müdafaa olarak değerlendirilmesi gerekirken kardeşine 37 yıl 9 ay ağır hapis cezası verildiğini iddia etti.

 

“Yıldız’ın ağabeyinin hangi silahla öldürüldüğü tespit edilemedi”

Şenyaşar, olayda milletvekilinin bir ağabeyinin de öldüğünü ancak onun ölümüne sebep olan merminin hangi silahtan çıktığının tespit edilemediğinin bilirkişi raporunda da yer aldığını söyledi.

Şenyaşar, silahlı kavga sırasında kardeşinin, ağabeyinin ve kendisinin yaralandığını, yakınları tarafından Suruç Devlet Hastanesi’ne kaldırıldıklarını, olay üzerine hastaneye gelen babasının ve kardeşlerinin de hastanede saldırıya uğradıklarını anlattı. Şenyaşar, “Hastane saldırısı olmasaydı, bizden vefat eden kimse olmayacaktı. Babam iş yerinde değildi zaten.” dedi.

 

“Savcılar, avukatlarımıza siyasî baskı altında olduklarını söylemişler”

Avukatlarının kendilerine, savcıların helâllik isteyerek, “Elimizden bir şey gelmiyor. Siz de biliyorsunuz, bu davanın üzerinde büyük bir siyasî baskı var.” dediklerini naklettiğini söyleyen Şenyaşar, savcıların bu dava dosyasını almamak için sürekli mazeret gösterip izin aldıklarını, daha sonra da tayinlerini başka bir yere aldırdıklarını ileri sürdü.

Şenyaşar, hastane baskını sırasında Şanlıurfa Valisinin saldırıyı önlemek için çok çaba sarf ettiğini, kendilerinin korunmaları için hastanenin arka kapısından ambulanslarla kaçırılmak istendiklerini, ambulansların da tekerleklerine kurşun sıkıldığını, camlarının parke taşları ile kırıldığını, hastaneden güçlükle çıkarıldıklarını ve bu sayede hayatta kalabildiklerini anlattı.

 

“Kocamı linç ederek katledenler, serbestçe dolaşıyorlar”

Emine Şenyaşar da eşinin hastane baskını sırasında yangın söndürme tüpleri ve serum tutacaklarıyla darp edilip linç edilerek katledildiğini söyledi. Emine Şenyaşar, “Müslüman olmayanlar bile bu katliamı yapmaz. Bu katliamı yapanlar, şu an serbest bir şekilde, toplum içinde gözümüzün önünde dolaşıyorlar. Hastanede yapılan, bir vahşettir. En büyük oğlumu da hastanede öldürdüler. Onun 3 tane çocuğu var. En büyüğü 11 yaşında. Bu çocukları öldürenler dışarıda gezerken, benim bir oğlum da 3 yıl 3 aydır tek kişilik bir hücrede hālâ tutuklu bulunuyor.” dedi.

Ferit Şenyaşar, hükümet temsilcilerinin kendilerini terör örgütü ile irtibatlı göstermeleri üzerine savcılığın bütün telefon kayıtları ve sosyal medya hesaplarını incelediğini ve bir örgüt bağlantısı tespit edilmediğini açıkladığını kaydetti.

 

Pınar Yıldız: Asıl adalet çığlığı atması gereken bizleriz

Programda daha sonra, AK Parti Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın eşi Pınar Yıldız, eşinin toplantıda olması sebebiyle yayına katılamadığını belirterek, telefon bağlantısı ile yayına katılıp suçlamalara cevap verdi.

Kendilerine yönelik suçlamaları bir iftira olarak nitelendiren Pınar Yıldız, tarafsız bir programda Şenyaşar ailesi ile yüz yüze bu konuyu görüşmek istediğini ancak daha önce böyle bir imkân bulamadığını ifade etti.

Yıldız, kendisinin ve ailesinin, suçluların yargı önünde ādil bir şekilde yargılanmaları gerektiğini düşündüklerini dile getirdi.

Yıldız, sözlerine şöyle devam etti:

“Fadıl Şenyaşar, tam 7 kişiyi öldürücü darbelerle yaralamış. Bir ağabeyimiz vefat etti, ardında 5 tane yetim bırakıp. Bir ağabeyimiz hayata döndüfakat şu an hiçbir şekilde normal bir birey gibi yaşayamıyor. Yürüyemiyor, çalışamıyor. Kendi evine ekmek götürebilecek durumda değil. Yatalak yaşıyor. 2 ağabeyimiz, çok ağır hasar aldıkları için vücutlarında, aynı şekilde çok zor durumda yaşıyorlar ve buna karşın Fadıl Şenyaşar, son karar mahkemesinde 36 yıl küsur bir ceza aldı. Karşı taraf hiç ceza almamış gibi yansıtılıyor ama Enver Yıldız, kayınbiraderim ve sayın vekilin ağabeyi, nefsi müdafaa kapsamında ateş ediyor ve bu ateş etme sonucu Adil Şenyaşar yaralanıyor. Annenin kendi beyanlarından yola çıkarak söylüyorum ben bunu, mahkemede de bu şekilde beyan ettiği için, canlı yayında bunu söylemenin bir mahzuru olduğunu düşünmediğim için dile getireceğim, yaraladığı için 18 yıl ceza alıyor. Bakın, bir tarafta 7 kişiyi öldürücü şekilde vuran Fadıl Şenyaşar 37 yıl, tek bir kişiyi nefsi müdafaa olarak yaralayan Enver Yıldız, 18 yıl ceza alıyor. Şu an aile, ‘200 gündür biz, adliye kapısı önünde adalet çığlığımıza devam edeceğiz’ diyorlar. Esas adalet çığlığını atması gereken kişiler bizleriz.”

 

“İddialarını ispat etmelerini istiyoruz”

Pınar Yıldız, bir soru üzerine, hastane baskınının gerçekten açıklığa kavuşmasını bütün Yıldız ailesi olarak yürekten istediklerini söyledi.

Şenyaşar ailesinin, her konuşmalarında “İbrahim Halil Yıldız, ‘Yaralıları Suruç Devlet Hastanesine getirin’ diye emrettiği için benim çocuklarım oraya götürüldü ve orada öldürüldü’ iddiasında bulunduğunu belirten Yıldız, ailenin bu iddiasını ispat etmesini istedi.

 

“Yıldız ailesinden de ceza alanlar oldu”

İbrahim Halil Yıldızın savcılar üzerinde siyasî baskı kurduğu iddiasına itiraz eden Yıldız, “Bakın, İbrahim Halil Yıldız’ın öyle bir gücü olsa, gerçekten adaleti sekteye uğratacak bir adım atmış olsa, kendi ağabeyi astım hastası, hipertansiyon hastası, yani şu anki Kovid şartlarına göre, pandemi şartlarına göre cezaevinde bulunmaması gereken ağabeyi cezaevinde. Yüksek bir şekilde adaletin önüne geçmiş olsaydı, ağabeyinin en az cezayı alması için uğraşırdı; ama öyle bir şey yok ve sadece ceza alan Enver Yıldız değil. Süleyman Yıldız ceza aldı, Abdurrahman Yıldız ceza aldı, Engin Şimşek ceza aldı, Mehmet Yıldız ceza aldı. Neden bunlar konuşulmuyor? Neden hiç kimse ceza almamış gibi mağdur rolünde oynanıyor? 2 aile mağdurken neden tek tarafmış gibi gösteriliyor? Benim karşı olduğum nokta bu.” diye konuştu.

Pınar Yıldız, “Aile ile bir araya gelmek istiyor musunuz?” sorusu üzerine de “Tabii ki. Eğer görüşmek isterlerse başım gözümle beraber. Ben kendileriyle görüşürüm.” dedi.

Yıldız, “3 yıldır sustuğumuz için suçluluk psikolojisi ile sustuğumuz sanılıyor ama öyle değil. Bakın, biz aileyle karşı karşıya gelmemek için herhangi bir reddetmişliğimiz de yok, hakaret etmişliğimiz de yok onların yaptığı gibi.” diye konuştu.

 

“Eşimin faizci olduğunu ispatlasınlar, ben boşanacağım o da istifa edecek”

Şenyaşar ailesi tarafından eşine faizci dendiğini ifade eden Yıldız, “Benim eşimin faiz yaptığını, kursağından haram lokma geçtiğini ispatlasınlar, ben eşimi boşayacağım, eşim de milletvekilliğinden istifa edecek. Bunun da sözünü bütün Türkiye Cumhuriyeti önünde veriyorum. Tek bir kere faizle para alıp verdiğini ispatlasınlar, hırsızlık yaptığını ispatlasınlar, ben ne gerekiyorsa yapacağıma dair Emine Şenyaşar’a ve onu detekleyen herkese söz veriyorum, bunu ispatlasınlar, ben istifa ettireceğim ve boşanacağım.” dedi.

Yıldız, Şenyaşar ailesinin canlı yayında kendisine istedikleri soruyu sorabileceklerini, bütün dürüstlüğüyle kendilerine cevap vereceğine söz verdiğini de dile getirdi.