Yazarın ilk eseri değil. Deneme, öykü, eleştiri vs. türde de farklı dergilerde yazıları yayınlanmış yazmayı seven bir yazar. Elimdeki kitabı şiir türünde. Burada karşımıza şair yönüyle çıkıyor. Kitap dört bölüm, otuz iki şiirden oluşuyor. Her bölümde farklı bir konuyu taşımış şair şiirlerine. Burada ortak nokta kasvet, karamsar duygular, acı ve belki de biraz sitem. Akşama Doğru, Ölüme Doğru, Kayıp Zaman…. Şiir serbest bir şekilde kurgulanmış. Belirli bir kurala bağlanmadan. Uyak, mısra sayısı, şiir türü…. Mısra sayıları farklı sayılardan oluşuyor. Bazı şiirlerinde usta şairlerin eserlerinden mısralar yer alıyor. Dipnot olmasa da o mısra seni bir anda alıyor içine. Sonra tekrar çıkıyorsun şiirin içinden. Ata, şiirinden şiirlere geçiş için şiirleri kurmuş gibi.
Şairin daha önce herhangi bir eserini okumadım ama şiirlerinden duygu yoğunluğu var. Duygularını yazıyla insanlara ulaştırmak istiyor. Ama şiir, yazmak için yazılan, öğretme amacı olan bir edebi tür değil. Şair kalemi eline alır. Kalem akar gider. Şair kendini yazmak için zorlarsa o şiir kitlelere ulaşamaz. Şiirin bir ahengi, duygusu, yazım düzeni olmalı. Kural dışına çıkarsanız, bunu okuyucuya hissettirmemek gerekir. Şiir seven bir şiir okumaya başladığından bir solukta okuyabilmeli, kalbinde şair ile aynı duyguları veya okuyucunun yaşamına göre okuyucuyu alıp başka diyarlara, duygulara götürmeli.
Kitaptaki şiirler bu duygu yoğunluğundan ziyade, şairlerin şiirlerine şiir girişleri olarak okunabilir. Şair, şiirini oluştururken imgeleri genellikle başka şairlerden alırken o imgenin altını doldurmak için mısralarla doldurmaya çalışıyor. Ata'nın bu eserindeki şiirler düz yazıya yakın bir şekilde yansımıştır. Örneğin:
Evde kalmış vaşak,
Sinsice yaklaşarak pençesini vuruyor hayata
Ölüme adres sorulmaz apaçık bellidir yeri yurdu
Delik deşik bir kalbin zarına sığar yorgun zamanlar
Ağlaşıp ağlaşıp devam dediğimiz anlar olmasa
Tükenir sermayesi ömrün gün akşam olur
Bireysel bir şiiri olarak kitapta okuduğum şiirlerin içerisine giremiyorum. Şairin mısradaki konu bütünlüğü üzerinde çok fazla durmaması dikkat dağıtıcı. Bakıyorum ya uygunsuz bir devrik cümle şiirden uzaklaştırıyor beni ya da şiir içinde farklı bir konu. Şiirin ortalarına geldiğimde geri dönüp bakıyorum bu şiirin konusu neydi. Sonra şiir okumaya devam etme isteği kayboluyor.
Şiir duyguyla eş anlamlıdır. Duygusuyla nesir türündeki diğer edebi türlerden ayrılır. Bu demek değil, çok duygusal insanlar daha iyi şiir yazar. Şiir duyguların somut halidir. Şiir yazmak kolay olabilir ama şair olmak kolay değildir. Özellikle divan edebiyatında hem aruz ölçülerine uyulmuş hem de duygu yoğunluğu yüksek muhteşem eserler ortaya konulmuş.
Günümüzde şairler çok kural tanımıyor şiir yazarken. Kulağa hoş gelen uyaklar, redif kullanılıyor.
Kurallar olmasın tamam, devrik cümle de olsun hadi. Ama bir şiir bir ilk mısrada başlığıyla uyumlu alt mısrada bakıyorum başka bir yerdeyim.
BOŞLUK
Boşluktur bizi ayakta tutan
Beyaz muazzam bir boşluk
Bazen çayına attığın şeker gibi
Yahut küçük bir kızın
Gülümsemesini andıran hoşluk
temkin vakti kadar kısa
beynimizde seken mermiler kadar vakur
bir yokuş hayat
her gün inip çıktığın
soyunup giyindiğin elbiseleri düşün
çocukların şen kahkahalarında,
ücra yerlerimizden havalanan güvercinler
kesik bir kıyı şeridi gibi
Sonra Akşam
Ercan ATA
Çıra Edebiyat
Şubat 2025