SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ

5 Ekim 1947'de Kominform kuruldu ve dünya iki bloğa ayrıldı.

SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ

1- SOĞUK SAVAŞ KAVRAMI VE SOĞUK SAVAŞA GEÇİŞ DÖNEMİ

II. Dünya Savaşı’ndan İngiltere ve Fransa’nın yıpranmış, SSCB ile ABD’nin süper güç olarak çıkması Soğuk Savaş sürecini başlatmıştır.

Soğuk Savaş II. Dünya Savaşı’ndan SSCB’nin yıkılmasına kadar geçen sürede ABD ve SSCB liderliğindeki Doğu ve Batı Blokları arasında görülen sürekli gerginlik, siyasi, psikolojik, ekonomik, bilimsel ve teknolojik alanlarda görülen çatışma durumudur.

II. Dünya Savaşından sonra Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa’da SSCB’nin etkisi artmaya başladı ve bu bölgedeki ülkeleri bir ölçüde kendi şemsiyesi altına aldı. Bundan korkan ABD ve İngiltere, Batı Avrupa’da ve başka yerlerde Sovyet yanlısı komünist partilerin iktidara gelmemesi için çeşitli girişimlerde bulundular. Bu gelişmeler iki taraf arasında karşılıklı ittifakların ortaya çıkmasına (NATO 1949, Varşova Paktı 1955 gibi) ve gerginliğin giderek tırmanmasına yol açmıştır.

Kore ve Vietnam savaşları, Berlin Sorunu,

1956–1959 yılları arasında Ortadoğu’daki çekişme, U–2 casus uçağı olayı, Küba krizi gibi olaylar soğuk savaşın doruğunu oluşturmuştur. Ancak Küba Krizi Soğuk Savaş için bir dönüm noktası oluşturmuş, nükleer savaş tehlikesinin ne kadar yakın olduğunu ortaya koymuştur.

Savaş uluslararası siyasette önemli değişimlere yol açtı. Avrupa kıtasının dışındaki bazı bölge ve devletler giderek etkisini artırdı. Asya’da Çin Halk Cumhuriyeti ve Hindistan gibi geniş ve kalabalık nüfuslu iki ülkenin ortaya çıkışı ve Japonya’nın büyük bir ekonomik kuvvet olarak tekrar güç kazanması ile bu kıta, milletlerarası politikada önemli bir güç hâline geldi.

Asya ve Afrika’daki sömürge hâlindeki ülkeler, bağımsızlığını kazanmaya başlayarak Doğu ve Batı blokları dışında yeni bir “Üçüncü Dünya” veya “Bağlantısızlar Bloku” meydana getirdi.

a) II. Dünya Savaşı’ndan Sonra Dünya Siyasetini Şekillendiren Gelişmeler

Bu dönemde uluslar arası siyaseti şekillendiren dört önemli gelişme yaşanmıştır:

1) Geleneksel güç dengesinin merkezi ve en önemli öğesi olan Avrupa’nın ve Avrupa devletlerinin savaşta büyük bir tahribatla çıkması

2) Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği’nin savaştan sonra süper güç haline gelmiş olmaları,

3) Nükleer silahların geliştirilmesi,

4) Dünyanın çeşitli bölgelerindeki sömürgeci devletlere karşı ulusal bağımsızlık hareketlerinin başlaması

b) İki Kutuplu Dünya Düzeni

II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın bir güç merkezi olarak dünya politikası sahnesinden çekilmesinden sonra, dünya en az yirmi yıl kesin çizgiyle ABD ve Sovyetler Birliği’nin çevresinde ” iki kutuplu ” bir nitelik kazandı.

Bu iki kutuplu dünya Doğu Bloğuyla Batı Bloğu, “kapitalizm- liberalizm-demokrasi” ile “komünizm” veya ABD ile SSCB etrafında arasında meydana gelmiştir.

Bu düzende dünya devletleri ya iki bloktan birisini seçmiş ya da Bağlantısızlar Hareketine katılan devletler gibi her iki bloğa da eşit mesafede durmaya çalışmıştır.

c) Soğuk Savaşa Yol Açan Gelişmeler

1. Yüzdeler Antlaşması (Ekim 1944)

Tarihte “Yüzdeler Antlaşması” diye geçen bu antlaşmada, Churchill ve Stalin arasında 1944 Ekim’inde gerçeklesen ve amacı Doğu Avrupa’da etki alanlarının kesin olarak saptanması olan anlaşmayla İngiltere ve Rusya Doğu Avrupa’da sahip olacakları üstünlüğü yüzdelerle belirlemişlerdir. Macaristan’da İngiltere %50, Sovyetler %50, Bulgaristan’da %25, %75; Romanya %10, %90; Yugoslavya’da %50, %50; Yunanistan’da %90, %10, Churchill’in anılarından yazdıklarında anlaşıldığına göre, bu anlaşma o andaki savaş durumu düzenlemesiydi.

Hemen savaş sonrasının bu karar ve gelişmeleri, Avrupa’nın, komünizmin kıtada çökmesine kadar süren, bölünmüşlüğünü başlatmıştır. Bu kararlar, Batı’nın Doğu Avrupa’daki gücünün sınırının ve bölgedeki Sovyet üstünlüğünün önemli bir göstergesidir.

2. Berlin Buhranı (1961–1989)

II. Dünya Savaşı’ndan sonra, Almanya’nın tümünde yapıldığı gibi Berlin şehri de dört işgal bölgesine ayrılmıştı. SSCB’nin kendi işgal bölgesinden Batılı devletleri çıkarmak istemesi Almanya’nın birleşmesini önlemiş, iki taraf arasında anlaşma bir türlü sağlanamamıştır.

Bunun üzerine ABD, İngiltere ve Fransa kendi işgal bölgelerinde Federal Alman Cumhuriyeti, SSCB ise kendi işgal bölgesinde Demokratik Alman Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Bu buhran dünyanın âdeta iki bloğa ayrıldığının kanıtı olmuştur.

Batıya kaçışları önlemek için Doğu Almanya yönetimi tarafından ünlü Berlin duvarı örülmeye başlandı. (1961)

Batıya kaçışları önlemek için Doğu Almanya yönetimi tarafından ünlü Berlin duvarı örülmeye başlandı.

Duvar SSCB’deki değişimlere paralel olarak 9 Kasım 1989’da yıkıldı.

3. Nükleer Silah Denetiminde Anlaşmazlık

II. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD Baruch Planı’yla atom enerjisinin geliştirilmesi ve kullanımının tüm aşamalarını denetleyecek olan bir uluslararası Atom Geliştirme Kuruluşu’nun kurulması; ihlallere karşı bu kuruluşa sınırsız denetleme yetkisinin tanınması; atom silahının yapımıyla ilgili her türlü ihlalin en sert biçimde cezalandırılması; kuruluş tam denetim kurduktan sonra atom silahının yapımının yasaklanması ve mevcut atom stoklarının yok edilmesini istemiştir. Bununla beraber anlaşmayı ihlal edenlerin cezalandırılmasını engellenmemesi için Güvenlik Konseyindeki veto sisteminin değiştirilmesini istemiştir.

Baruch Planı, Sovyetler Birliği tarafından kabul edilmemesine rağmen, daha sonra ABD tarafından nükleer silahsızlanma konferanslarında ortaya konan önerilerin temelini oluşturması açısından önemlidir. Sovyetler Birliği’nin planı reddetme nedenleri ise; planın uygulanmasıyla ABD atom silahı yapabilme yeteneğine sahip tek devlet olarak kalması; ABD, BM’de karar verme sürecine egemen olduğu için, bu örgütün bir kuruluşu olan Atom Enerji Komisyonu’nu da etkisi altına alabileceği; planın tartışıldığı sırada Sovyetler Birliği atom silahının gizlerini ele geçirip bu silahı çok kısa bir süre içinde yapabilme uğraşısı içindeydi. Bu nedenlerden dolayı bu planı kabul etmeyen Sovyetler Birliği ile ABD arasındaki gerginlik daha da büyüdü

4. SSCB’nin Komünizm’i Yayma Çabaları

II. Dünya Savaşı’nın doğrusunda Avrupa’nın doğusu (Yugoslavya ve Arnavutluk dışında) Sovyet ordusu tarafından kurtarılmış, Fransa, İtalya ve Almanya’nın Batısı ise İngiliz ve ABD ordularının denetimi altında kalmıştı.

Böylece siyasal iktidarı ele geçirebilecek güçlü Komünist partilerin bulunduğu Fransa ve İtalya’da bu partiler iktidardan uzak tutulabilmişken, savaşı izleyen ilk üç yıl içinde Sovyetler Birliğinin etki alanı içinde kalan sekiz ülkede (Doğu Almanya, Polonya, Çekoslovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk, Yugoslavya) Marksist-Leninist partiler siyasal iktidarı ele geçirmişlerdir.

Komünist partisinin büyük ölçüde oy alabildiği Çekoslovakya ve işgalden kurtuluşlarını Sovyet ordularına borçlu olmayan Yugoslavya ve Arnavutluk dışında komünist hareketin zayıf olduğu bu ülkelerde sosyalist rejimlerin kuruluşunda Sovyet askeri varlığı önemli pay sahibi olmuştur..

Devamı >>>