Sinan Ateş cinayeti

Taha Akyol, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in katledilmesine yönelik olması gereken konularla ilgili bir analizde bulunuyor.

Sinan Ateş cinayeti

Sinan Ateş’i tanımazdım, bizden çok gençtir. Suikastçiler tarafından canına kıyıldığında ismini duydum. Her ölüm acıdır, genç ölümler daha acıdır. Fakat Sinan Ateş’in suikaste kurban gitmesi, genç bir dul eşle üç kız evladını yetim bırakması, bilim insanı olması ve ömrünü adadığı camianın ‘resmî’ diyeceğim suskunluğu çok vahimdir.

Düşünülmesi, tahlil edilmesi, dersler çıkarılması gerekir.

‘Resmi suskunluk’ diyorum çünkü feryat edenler, tepki gösterenler çok oldu; ama MHP ve bağlı kuruluşlar ile iktidar suskun kaldı. Ne cinayete bir kınama, ne ölene bir rahmet dileği, ne aileye bir taziye…

Bir bilim adamanın suikastle öldürülmesi konusunda Cumhurbaşkanın ve YÖK’ün, Ülkü Ocakları Başkanlığına kadar yükselmiş, Üniversitede doçent olmuş bir yol arkadaşının suikastle öldürülmesi konusunda Bahçeli’nin tepki göstermesi, taziyette bulunması elbette beklenirdi...

PLANLI İNFAZ

Ateş’e 5 kurşun sıkılması, şüphelilerin iddia ettiği gibi korkutma amacıyla değil, öldürme kastıyla hareket edildiğinin kesin delilidir. Cinayetin ‘organize’, yani hukuken ‘taammüden’, tasarlayarak, planlayarak işlendiği de açık. Savcılık da bu yönde soruşturma yürütüyor. 13 kişinin tutuklu olması da cinayetteki ‘planlama’ unsurlarının gösteriyor.

Şahsi bir cinayet eylemi olsa böyle mi olur?

Merhum Ateş, katledilmesinden önce çevresine “Benim kalemimi kırmışlar. Haberi geldi. Her an bir şey yapabilirler” diye konuşmuş.

‘Seni öldüreceğiz’ diye haber göndermişler!

Kimler?!. Bu katilleri bir araya getiren, harekete geçiren irade nedir? Neden öldürdüler?

Gencecik bir insanının toprağa düşmesinin büyük acısının yanında en mühim unsur, bu sorulardır.

SORUŞTURMA SONUNA KADAR

Soruşturma, failleri ortaya çıkarmakla kalmamalı bu soruların net cevabını da aydınlatmalıdır

Şu anda soruşturma ciddiyetle yürütülüyor, ikisi özel harekatçı 13 kişinin tutuklanması, bu kişilerin siyasi ilişkilerinin ortaya çıkarılması bunu gösteriyor. Fakat sonuna kadar gidilecek ve bütün bulgular iddianameye yansıyacak mı? Elbette hepimizin temennisi bu.

Şevket Bülent Yahnici eski MHP Genel Başkan Yardımcısı, merhum Türkeş’in yol arkadaşlarından ve ilk ülkücülerden tanınmış bir isimdir. Şüphe ifade ediyor:

“Ne oldu da içeriden durmadan Sinan Ateş'le ilgili bilgiler servis ediliyor. Demek ki birileri bir şeyleri kapatmak isterken, birileri de bir şeyleri öğrenilsin gayretinde Demek ki bir problem var. Yani emniyetin içinde de bu soruşturmayı yöneten insanlar içinde de bir problem var…”

Ortaya çıkacak soruşturma dosyası ve iddianame hiçbir cevapsız soru bırakmamalıdır. Böyle olaylarda eksik aydınlanma uzun yıllar devam edecek gerilimlere, şüphelere yol açar. Türkiye olarak bunu acılarını yıllarca yaşıyoruz. Uğur Mumcu cinayetinin tam aydınlandığını kim söyleyebilir?

SİYASET VE SİLAH

Bütün milletlerin tarihinde ideolojilerin silahlandığı cinnet dönemleri vardır. En çok da Avrupa ve Rusya yaşamıştı bu cinneti…

Aynı cinneti 12 Eylül öncesinde birbirimizi öldürerek biz yaşadık. Bir nesil en girişken gençleri birbirini biçmişti!

Keşke 12 Eylül ölçesinde birbirini öldüren gençler silah yerine hayatı seçseydi; değil mi?

“Politikada Şiddet” adlı kitabımı o zaman bu cinnete karşı bir uyarı olsun diye yazmıştım

Merhum Sinan Ateş, Hacettepe Üniversitesi’nde tarih doçentiydi. Doktora tezi “Cumhuriyet Döneminde Din Politikası ve Din-Siyaset İlişkisi (1946-1960)" konusundaydı. Ötüken Yayınlarından kitap olarak yayınlandı.

Bu genç beyin, ileriki yıllarda metot ve içerik olarak daha olgunlaştıracağı araştırmalarla bizlere değerli eserler verecekti. Ya da sokağa düşmüş siyasi hayatımıza akademik disiplin almış kafasıyla kalite getirecekti. Bir tetikçinin kurşunlarıyla toprağa düştü bu beyin.

Sağcı solcu, fark etmez, insan olmak ve akademisyen olmak ideolojilerden daha değerli sıfatlardır.

Hukuk devletinde silah kullanma hakkı, kanun denetiminde, sadece askere ve polise aittir.

Her türlü silahlı eylem suçtur, kınanmalıdır.

Merhum Ateş’i rahmetle anıyorum, kederli ailesine başsağlığı diliyorum.

Bu vahşi cinayeti bütün boyutlarıyla aydınlatmak yetkililerin namus borcudur.