Geçen hafta Irak’ın Süleymaniye kentinde PKK’lı 30 militanın törenle silah bırakması, örgütün fesih kararının ilk somut adımı olarak kaydedildi. Bu gelişmenin hemen ertesi günü, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ilk kez çözüm sürecine doğrudan sahip çıktı. Erdoğan’ın temkinli ama net biçimde sürecin siyasi sorumluluğunu üstlenmesi, yeni bir dönemin habercisi olarak yorumlandı.
Ruşen Çakır’a göre süreç yalnızca sembolik adımlarla ilerlemeyecek. Meclis’te oluşturulması planlanan 30-35 kişilik komisyonun yeni yasa teklifleri hazırlaması, var olan eksiklerin giderilmesi ve yasal düzenlemelerle sürecin hukuki altyapısının kurulması bekleniyor. Bu da çözüm sürecinin üçüncü (silah bırakma) ve dördüncü (hukuki entegrasyon) aşamalarının eş zamanlı yürütülmesini zorunlu kılıyor.
Devlet, beklemeden adım atmalı
Çakır, yasal düzenlemelerin zaman alacağını ve bu sürede devletin siyasi iradeyle gecikmeden bazı kararları uygulamaya koyması gerektiğini söylüyor. Bu adımların başında, hakkında Anayasa Mahkemesi kararı bulunan Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın serbest bırakılması geliyor. “Onların içeride tutulması için hukuki gerekçe yok. Bu siyasi bir tercih. Ve bu tercihten vazgeçilmesi gerekiyor” diyen Çakır, bu isimlerin özgürlüğünün sürece güçlü bir ivme kazandıracağını vurguladı.
Çakır’ın altını çizdiği bir diğer başlık ise kayyumlar. DEM Partili ve CHP’li bazı belediyelere kayyum atanmasının demokratik işleyişi zedelediğini belirten Çakır, seçilmişlerin görevlerine dönmesinin kamuoyunda güven yaratacağını ifade etti. Özellikle Van, Hakkari ve Batman gibi iller ile İstanbul’daki Esenyurt ve Şişli örneklerini hatırlattı.
CHP ile savaş, çözüm sürecini boşa çıkarabilir
Çakır, çözüm sürecinde en büyük riski ise Erdoğan’ın muhalefete karşı sürdürdüğü sert politikada görüyor. “PKK ile barışırken CHP ile savaşmaya devam ederseniz, yaptığınız her şey boşa gider. İki süreç birbirinden ayrı değil” diyerek, iktidarın 19 Mart süreciyle özdeşleşen baskıcı yaklaşımına frene basması gerektiğini savundu. Ahmet Özer örneğini hatırlatarak, siyasi operasyonların barış sürecine doğrudan zarar verdiğini ifade etti.
“Türkiye bu fırsatı üçüncü aktörlere kaptırmamalı”
Çakır, sürece yönelik dış müdahale riskine de dikkat çekiyor. İmralı’dan aktarılan son görüşmelerde, Öcalan’a “Eskiden selam bile vermeyenler şimdi yoğun ilgi gösteriyor” dendiğini hatırlatan Çakır, Türkiye’nin bu fırsatı dış güçlere kaptırmaması gerektiğini söylüyor.
Sonuç olarak, devletin yapabileceği çok şey olduğunu vurguluyor ve topun artık siyasi iradede olduğunu belirtiyor: “Şimdi hamle sırası devlette.”
Kaynak: medyascope.tv