Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Sedat Yenigün üzerine

Ümit Aktaş, İslamcı hareketin öncü isimlerinden olup 1980’de karanlık güçlerce şehit edilen Sedat Yenigün’ün, hayatı, mücadelesi ve düşünce dünyası üzerinden bir değerlendirmede bulunuyor.

Sedat Yenigün üzerine

Bir toplumun seçkinleşen, öne çıkan, bir değer ifade eden insanlarına düşmanlığını, onları yok ederek kendilerinden kurtulma ve ama sonuç olarak da vasatileşme çabasını anlamak mümkün değil.

Ellerinde tuttukları silahlardan daha değerli olmayan kişilerin, kendilerine gösterilen "hedef"lere karşı öfkeleri, sadece çıkarlarıyla ya da düşmanlıklarıyla izah edilebilir mi?

Vasatileşmeye dair bu temayül, zorba ile köle(ler) arasındaki zımni bir sözleşme gibidir. Bu ikilliğin doğasına aykırı her tezahür, tuhaf bir biçimde zorbadan çok köleleri rahatsız eder.

Ezilmişlerin kaderini değiştirmeye dair her söz ve edim, ezenden çok ezilenin tepkisiyle karşılaşır.

Ezenini sakınan bu tuhaf bakış, ezensiz yaşayamayacağına dair ezilenin köpeksi bağ(ım)lığında ve kan(dırıl)maya meyyal akılsızlığın maskelendiği bıçkınlığında ifadesini bulur.

Metin Yüksel 23 Şubat 1979, Sedat Yenigün ise 5 Temmuz 1980 tarihinde, aynı güçler tarafından katledildi. Bu cinayetler Türkiye'nin kaderini belirlemeye dair bilinçli operasyonlardı.

Metin Yüksel henüz 21, Sedat Yenigün ise 30 yaşındaydı. İkisi de mücadelelerinin ana eksenini belirleme çabası içerisinde olsalar da, sözlerini tam olarak söyleyememişlerdi.

https://www.hertaraf.com/upload/images/972876-259913781.jpg
Yöneldikleri bağımsız İslamî çizgi, devlet kadar cari siyasal tablo, yani devlete boyun eğdirilmiş dindarlığın mahiyeti açısından da sorunluydu.

Sorgulamalar içerisinde düşünsel berraklığa ulaşmaya çalışan Yenigün ve Yüksel, bir yandan bu kaos içerisinde ayakta kalmaya çalışırken, öte yandan ise egemen güçlerin tasallutundan uzak bir "İslami Hareket" çizgisi, dahası özgürleşmeye matuf bir insaniliği oluşturmaya çalışmaktaydılar. 

"Yenigün, devraldığı fikri mirası olduğu gibi kabullenmedi. Devamlı bir sorgulama, soruşturma, devinme, gelişme halindeydi. On yedi yaşında kendini milliyetçiliğe adayarak özlediği mânâ insanı olacağı zannına kapılmışsa da, Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) ve İslamcı fikriyatta koyulduğu yol, hem kendini hem de hareketin kendisini dönüştürecekti. İşin ehlinin teslim ettiği gerçek, Sedat Yenigün'ün on yedisinden otuzuna aldığı yolun, Türkiye İslamcı hareketinin milliyetçilikten evrenselciliğe güzergâhının numunesi olmasıdır.

Fakat Sedat'ın hikâyesi bundan ibaret değildir. Yarıda kaldığında, derin tefekkürüyle kendini devamlı sorgulamakta ve ıslah etmekteydi ama aradığı insanüstü bütün müsemmasını taşıyan Müslüman, aradığı medeniyet de bütün kurgusallığıyla yemyeşil bir iman medeniyeti gördüğü İslâm medeniyetiydi. Bildikleri kadarıyla yaşanmış bir medeniyet, gerçekleşmiş bir ütopya ve hayallerindekini yaşamış bir insan bulduğuna kani idi. Geriye kalan bunun kavgasını vermekti.

Beton duvarlara, yoksulların alın terinde tepinen zenginlere, gençliği emir eri slogancı ve afişçi yapan siyasetçilere, lapa lapa kar yağarken tir tir titreyen yoksulların ortasından kalantor arabalarıyla geçen müstekbir ve mütekebbirlere isyanıyla, mânâyı ve aşkı reddederek madde ve haz imparatorluğu kurduğuna inandığı bütün düzenleri zalim ve müşrik düzen ilan etmişti. 1


Karşıt kamplar içerisinde bölünmüş, düşmanlaştırılmış gençlere ulaşmak ve onların yollarını doğrultmak gibi bir idealizm, Sedat Yenigün'ü akademya kadar siyasal faaliyetlerin rutininden de uzak kılmaktaydı.

Bu yüzden iyi bir edebiyatçı olduğu halde roman yazmaya tevessül etmemişti. Belki de vaktin vacibiydi öne aldığı.

Bu yüzden olsa gerek, gençlerin ihtiyacı olan zihnî berraklığı sağlamak için Ali Bulaç'tan "Çağdaş Kavramlar ve Düzenleri"i yazmasını istemişti.

"Çünkü en çok gençleri dert etmiştir. Şiddetin, zulmün, dürtülerin, ideolojilerin ve ayakçı ile emir eri arayan sömürücü siyasetçilerin kurban ettiğini düşündüğü gençlere emeğiyle birlikte neredeyse bütün bir zihnî mesaisini verir. Onun da akranları gibi doktora öğrencisi ünvanıyla araştırmak ve çalışmalar yapmak hevesleri olsa da çokları gibi akademisyenlik veya mütefekkirlik kimlikleriyle mutmain olacak biri değildir; değil mi ki buhranda bir gençlik vardır. 2


Değil mi ki zulüm sürdükçe onun, onların ıstırabı da asla sona ermeyecektir. Bakmayın şimdilerde öne çıkmış olan din(darlığın) tüccarlarının egemen bakışlarındaki kibre.

Metin'i ve Sedat'ı asıl harekete geçiren tam da bu kibir değil midir? Kendisinden ötesini görmeyen, dikkate almayan o tekebbür ve adeta yeryüzünde bir tanrı gibi dolaşan o aymazlık...

"Sedat Yenigün için bir de o diğerlerinden de öte bitmemiş bir hikâye vardır. Cemil Meriç'in 'İsa peygamber zamanında yaşasa havari olurdu, Asr-ı Saadet'te bir sahabe', demesi boşuna değildir. Genç havarilerin, ilk sahabelerin inanmışlığıyla inanmıştır çünkü çoğunlukların dudak büktüğü, aşağıladığı, mensuplarını ezmek istediği bir düşünceye. 3

 
Üzerine sinen medeniyetçiliği ve eskil dilin büyüsü gibi muhafazakârlıkları sorgulayacak kadar bir vakte sahip olamasa da, benzerleri olan Kutub, Malcolm X, Şeriati gibi isimlerin hayatlarındaki akışa bakarak kimi çıkarımlar yapmak hiç de güç değildir.

Ama o isimlerin bile mücadeleleri ve fikri oluşumları da tamamına ermiş değildir ve bu anlamda belki de hiçbir entelektüel macera tam anlamıyla kemaline eremeyecektir. 

Babası gibi büsbütün susturulamayan ama o da benzeri binlerce fikir erbabı gibi Türkiye'nin dışında yaşamaya icbar edilen Halil İbrahim Yenigün'ün deyişiyle o, "yaranma ve yaltaklanmadan, nabza göre şerbet verme derdinden pek uzak, dobra bir hakikat yolcusuyken, ruhunun her bir veçhesini duyguları ve duyarlıklarıyla yoğuran; varlık, eşya ve âlem karşısındaki duruşu yanında yeryüzü muktedirlerine karşı konumlanışına, yani siyasetine ahlâk katmaya çalışan derin bir mânâ ve gönül insanıdır, coşkun bir gönül." 4


Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da bir kriz içerisinde olduğu bir zamanda ve adeta karanlıkta yolunu aramaktadır.

Tüm dünya açısından da bir sürpriz olan ve olağan sosyopolitik tezleri altüst eden İran İslam Devrimi daha yeni olmuş; ABD ise bir yandan devrimi kuşatma çabası içerisindeyken, öte yandan yine bununla bağlantılı olarak, Afganistan'da, Sovyet sistemini çökertmeye ve bunun içinse İslam dünyasında kendisine işbirlikçiler tedarik etmeye çalışmaktadır: Selefiler, krallar, zorbalar, askeri veya Fetullah Gülen gibi "sivil" müttefikler…  

1977 yılında Pakistan'daki askeri darbenin akabinde, 12 Eylül 1980 tarihinde de Türkiye'de darbe olur. 6 Ekim 1981 tarihinde ise Mısır'da Enver Sedat, İslamcı gençler tarafından katledilir. 

Bu hengâme içerisinde önlerinde yürüdükleri gençlere bir yol arayışı içerisinde olan Metin Yüksel, devrimci bir eğilime sahiptir.

Sedat Yenigün ise, milliyetçi bir eğilimden MTTB'ye, oradan ise daha bağımsız bir çizgiye doğru, kendisinin olduğu kadar Türkiye İslamcılığının ve hatta dünya siyasetinin ufkunu açacak, gençliği fikrî boğuntularından kurtarırken anlam arayışlarına da cevap olacak bir İslamlığın arayışı içerisindedir.

Dolayısıyla da silah yerine kitaba, kaleme ve düşünceye yöneltmektedir etrafında bulunan gençleri.

Şiddet yerine fikre, tanışma ve müzakereye, insanlar üzerinde bir korku iklimi yaratmak yerine okuma ve yazmaya teşvik etmektedir onları.

Öğrencileriydi birçoğu. Ama daha yakınında, "İslamî Hareket"in (İstanbul Kültür Ocağı) mensupları da vardı; her birini çocuksu heyecanlarından koparıp aldığı ve daha aklı başında, daha sakin ama daha uzaklara doğru bakmaya, dünyayı farklı bir bakışla okumaya/yorumlamaya teşvik ettiği genç yürekler. 

Metin Yüksel ve Sedat Yenigün gibi, İslam'ın, dahası Türkiye'nin geleceğini zorlayan, cari ve meşru addedilenle, yani vasatilikle yetinmeyen, bu gelecekte farklı pencereler veya izlekler açmaya çalışan "romantikler"in, tıpkı Kutub gibi, Malcolm X gibi, Şeriati gibi, bu gelecekten eksiltilmeleri, bu geleceğe dair "gerçekçi" hesapları olan güçlerin marifetinin olduğu bilinmekte.

Onların eksiltildiği dünyadaki akışın yönüne bakıldığında, "ütopya"nın yerine ikame edilen gerçekliğin zalim yüzüyle karşılaşırız.

 

Devamı >>>



Anahtar Kelimeler: Sedat Yenigün üzerine

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER