Seçim sonuçlarına ve sonrasına farklı bakışlar-1

REŞAT NURİ EROL- 09.07.2018

Seçim sonuçlarına ve sonrasına farklı bakışlar-1

Bir taraftan bu köşede yayımlanan köşe yazıları, diğer taraftan günlük ve haftalık ilmî çalışmalarımız yani KUR´AN VE İLİM çalışmaları ile ADİL DÜZEN merkezli çalışmalar?

Bütün bu çalışmalara istinaden, bu köşenin kapasitesi ve müsaadesi nispetinde, bu çalışmalardan demetleri siz değerli okuyucularımla paylaşmaya gayret ediyorum?

Bugünden itibaren, ?Seçim sonuçlarına ve sonrasına farklı bakışlar´ diyebileceğim birkaç yazıyı sizlerle paylaşma gereği duydum ve bugünden başlıyorum?

Önce, geçen haftaki ?SEÇİM SONUÇLARI-I´ çalışmamızdan bölümler:

1- Halkımız seçime büyük oranda (dünyadaki en yüksek katılım oranıyla) iştirak etmiştir. Uygun olmayan mevsimde, hazırlıksız yapılan ve AK Parti´nin normal olmayan hareketleri içinde oyunu kullandığı halde, çok büyük bir iştirakle seçimi sonuçlandırmıştır. Bu seçimin anlamı budur. Benim eskiden beri savunduğum bir görüşüm vardır. Dünyada en ileri demokrasi Türkiye´de vardır. Seçim barajları ülkesi olmasına rağmen Meclis´te her zaman en az dört grup kurabilmiş bir ülkedir.

 

2- Ülkemiz büyük darbeler geçirmiştir. Ergenekon ve Balyoz, Gezi olayları, 15 Temmuz, Olağanüstü Hal (OHAL), HDP´lilerin hapiste olması ve Sermaye´nin karıştırıcı olduğu durumda bile seçim olaysız, kimsenin itiraz edemeyeceği bir olgunluk içinde geçmiştir. Halk sükûnetle sandık başına gitmiş ve özgürce oyunu kullanmıştır. (...) Türkiye´de seçim son derece adilane olmuştur. Şemsettin Günaltay ?Seçim Kanunu´ hazırladı. Nihat Erim ile Kasım Gülek itiraz ettiler. Günaltay direndi, ?istifa ederim´ dedi. İnönü, Günaltay´ı tuttu. Böylece öyle bir yasa hazırlandı ki hile ancak % 1 veya % 2 içinde yapılabiliyor. Yüksek Seçim Kurulu da hep iyi sınavlar vermektedir.

3- İki liderin balkon konuşmaları da dünyaya ibret olacak şekilde etkileyici ve olumlu olmuştur. Her iki ismi de içtenlikle tebrik ediyorum. Erdoğan´ın tüm tespitleri doğru idi. Gerçekten bu seçim o mesajları verdi. Muharrem İnce´nin de seçim sonucunu mertçe kabullenmesi Türkiye´de belki ilk defa olmaktadır. (...)

4- Başkanlık sistemi, olağanüstü hal, erken seçim, cumhurbaşkanının aynı zamanda parti başkanı olması, faize karşı oluğu halde üst üste faizin artırılmasına izin vermesi olumsuzluklarına rağmen, halkımızın Erdoğan´ı birinci turda -hem de açık farkla- başkan yapmış olması, (...)

 

5- AK Parti´nin kendi oyu % 40´tır. Bunun % 20´si Millî Görüş´ten gelmiştir. Kalan % 20 de tasfiye olan DYP ve ANAP partilerinin Müslüman kanadının oyudur. Yani oyun tamamı geçicidir. Bir gün barajı geçemeyebilir ve o da DP, AP, DYP ve ANAP gibi unutulup gidebilir. Bu seçimde buna benzer bir hezimete uğrayacağını sanmıştım. Öyle olmadı, iki oyunu da muhafaza etti. AK Parti´nin bir de % 10 denge oyu vardır, onlar şartlara göre destekler. Bu oy İyi Parti´ye gitti. Tam olmamakla beraber AK Parti ile Erdoğan oyları arasında % 10 fark var. M. İnce ile CHP arasında da % 8 fark var. Bu fark oy nispetinde AK Parti´den daha büyüktür. Son derece isabetli bir uyarıdır. Her iki parti aklını başına toplamalıdır. Bu durumdan Erdoğan da ders almalıdır. AK Parti Erdoğan´a yüktür. Başkanlık görevini yapmasını engellemektedir. Halk Erdoğan´ın hatırı için AK Parti´ye de oy vermiştir. Yani parti başkanlığı hiçbir işe yaramamıştır. Erdoğan parti başkanlığından istifa etmelidir. Milletin oyu ile oraya geldi, artık milletin başkanı olmalıdır.

6- Af konusunda Erdoğan tarafsız olmalıdır. AK Parti ile MHP anlaşırsa ve af çıkarırlarsa başkan direnmemelidir. Bu iki partinin birlikte Meclis´te kalabilmesi için tarafsız bir devlet başkanına ihtiyaç vardır. Yürütme madem yasamadan ayrılmıştır, yasama işlerine karışmamalıdır.

Sonuç olarak seçim ülke için en uygun sonucu vermiştir. Şimdi devlet başkanının işlerini zorlaştırmayacak bir şekilde başkanı herkes desteklemelidir. Üçüncü bin yıl uygarlığına milletçe böyle geçebiliriz. Meclis´i de hükümetlerin vesayetinden kurtarmalıyız. Yasama bağımsız olmalıdır. (Devamı var)