Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Sahte Diploma, Simülakr ve Çözülen Anlatı

Eğitimci yazar Abdülbaki Değer yazdı:

Sahte Diploma, Simülakr ve Çözülen Anlatı

Heidegger, “Sahici bir felsefe dersinde önemli olan doğrudan söylenen değil, anlatılanın içinde sessiz bırakılandır” der. Söylemin ana dinamiğini dile gelmeyenin, dipte kalanın, satır aralarında gizlenenin oluşturduğunu neredeyse yaşadığımız her hadisede yeniden deneyimliyoruz. Sahte diploma özelinde hem tartıştığımız şey hem de tartışmanın düzeyi ve gerçekleştiği ortam, etraflı bir muhasebeyi zorunlu kılıyor. Çünkü spesifik hadiseler üzerinden yürütülen kamusal tartışma aynı zamanda tartışmanın yürütüldüğü ortama, ortamdaki işleyişe ve ilişkiye dair esaslı şeyler söylüyor. 

Sahte diploma mevzusu kamuoyunda da haklı bir şekilde eleştirildiği gibi, gayrimeşru yollarla elde edilen bir belge üzerinden insanların hak etmedikleri birtakım pozisyonlara erişimine işaret eder. Bu noktada özenle üzerinde durulması gereken husus, devletin bu tarz sızma girişimlerine karşı yaşadığı zafiyettir. Yeryüzünde, neredeyse tüm devletlerin, yaygınlıkları farklı olmakla birlikte, benzer girişimlere maruz kaldıkları anlaşılmaktadır. Bu tür girişimler karşısında korunaklı, vatandaşlarının haklarını ve hukuklarını muhafaza etme noktasında eşitlikçi yapılar oluşturan devletlerin varlığı ve niteliği, az olmakla birlikte görülmektedir ve neredeyse diğer tüm devletlerin vaatleri ve meşruiyet zeminleri de bu tür devletlere/standartlara referansla karşılanmaya çalışılmaktadır. Dolayısıyla bu meselenin esas odağında devlet mekanizmamızın ne tür bir organizasyon içinde olduğu ve işlediği bulunmaktadır. İkincisi, bağlantılı şekilde sahte diploma üzerinden hem devleti güçsüz ve şaibeli kılan hem de başkalarına ilişkin haksız bir durum oluşturan güçlü yapıların varlığına işaret eder. Bu durum tavuk-yumurta ikilemi gibi devlete maliyet çıkarmanın yanı sıra  devletin bünyesinde taşıdığı zafiyetle de doğrudan bağlantılıdır. Üçüncüsü, normal prosedürler içerisinde kalarak diploma sahibi olan insanlara vadedilen hakların korunmamış ve taşınacağı belirtilen sorumlulukların yerine getirilmemiş olmasıdır. Burada yine dönüp dolaşıp devlete, onun yapılanma niteliğine ve işleyişine geliyoruz.

İşin bu kısmı Heidegger’in ifadesiyle sahici felsefe dersinde doğrudan söylenen, gösterilen hususlarla ilgili. Ancak meseleyi bu lokasyonda sınırlayıp tüketmek, gerçeklikle yüzleşmekten imtina etmektir. İşin adli, idari kısımlarına ilişkin konuşmak çok kolay, çünkü hem fazlasıyla açık ve önümüzde hem de kimsenin itiraz etmediği bir uzlaşımı içeriyor. Çok kritik bir alanla karşı karşıya gelmemiz bu noktadan sonra başlıyor. Satır arasında kalan, dile gelmeyen, sessizliğe bırakılan nedir, niçin yer tahsisi oraya yapılmıştır? 

 

Gerçeğin Kaybı

Öncelikle şunun altını çizelim: Sahteye ilişkin bir tartışmanın olduğu yerde ana referans noktası, sahte olanın gerçeğidir. Kamuoyu önünde yürütülen tartışma; sahte ile gerçek arasındaki mevzuyu diplomayı vermeye yetkili otoritenin ilgili prosedürlerin güvenliğini ne kadar temin ettiği üzerinden ilerliyor. Elbette bu nokta çok önemlidir ve yukarıda da değinildiği gibi üzerinde ciddiyetle durulmalıdır. Zannettiğimizden daha vahim olan husus ise bu aşamadan sonra karşımıza çıkıyor. Baudrillard’ın ifadesiyle gerçeğin kaybıyla karşı karşıyayız burada. Sahte diplomanın mevcudiyeti sadece yasa dışı bir işlemin tesis edilmesi meselesi değil. Sahte diplomanın hayatımızda yer ediş şekli, gerçeği ile fark edilmeyecek şekilde işlediği, işleyebildiği için çarpıcıdır. Birtakım güvenlik mekanizmaları veya iktidar savaşlarının neticesinde haberdar olduğumuz bu sahte diploma hadisesi gerçek diplomanın gerçekliği üzerinde dikkatlerimizi toplamayı icbar ediyor. Neden? Çünkü diploma bir yetkinlik belgesidir. Birtakım yetkinliklerin, becerilerin teminatı olarak hayatımızda yer bulur. Meşruiyeti ve itibarı buradan gelir. O yüzden bu belgeye sahip olmayanlar, belgeye sahip olanlara tanınan ayrıcalıklara razı gelirler ve belge üzerinden dağıtılan mevki, makamı sorgusuz kabul ederler. 

Sahte diploma burada gerçeği ile yan yana geldiğinde ayrışan bir şekilde açığa çıkmıyor. Diplomayla varlıkları tescil edilen yetkinliği ve becerileri gösteremedikleri için sistem tarafından açığa çıkmıyor sahte diplomalılar. Tam tersine gerçek diplomaya sahip olanlardan, yapılan iş ile ilgili herhangi bir farklılık belirtisi göstermiyorlar. Kamusal işleyişimizde gerçek diploma ve sahte diploma arasında bu açıdan bir farklılık göze çarpmıyor. O halde üzerinde durmamız gereken bir karanlık alan beliriyor burada. Bu karanlık alan tam da projeksiyonların üzerine çevrilmesi gereken yer. Ya diplomayla eşleştirdiğimiz alanın gereksinimleri ile diplomanın içerdiği yetkinlik ve beceriler arasında bir bağ, bağlantı söz konusu değil. Kamusal hayatımızda meslek, unvan dağıtımı için bir kriter olarak diplomayı kullanıyor olmakla birlikte bu kullanımın bir eleme enstrümanı olarak işlemesinin dışında çok da bir anlamı olmadığı söylenebilir. Nitekim Ivan Illich gibi modern toplum eleştirmenlerinin analizlerinde önemli bir tespit olarak yer alır bu. Ya da diplomanın ilişkili olduğu bütün içerik ve yapılanma keyfe keder bir işleyişle malul diyeceğiz. Öyle ki diploma için şart koşulan bütün bir eğitim yapılanması nihayetinde böyle bir eğitimden geçmeyenlerle herhangi bir ayrışmayı sağlamayan bir şekilde olması dolayısıyla izaha muhtaçtır. Büyük bir ayrımı, ayrışmayı temellendirme dayanağı olarak işlev gören diplomanın, gerçeklikte herhangi bir somut, maddi vasıftan yoksun olmasıyla önümüzde duruyor. Vaveyla koparılması gereken şey; sahte diplomayı birilerinin üretmiş ve birilerinin de bunun üzerinden haksız kazanç temin etmiş olmasıyla asla sınırlı tutulamaz. Asıl vahamet bundan sonra başlıyor ve Türkiye’de sahtesi ilgili makamlarca bir güvenlik soruşturması kanalıyla tespit edilmediği takdirde diploma sahiplerinin bilgi, beceri ve yetkinliklerine bakılarak anlaşılabilecek bir duruma işaret etmiyor. Demek ki diploma sahibi olmanın ilgili prosedürleri takip ederek bir belgeye sahip olmak dışında sembolik bir anlamı söz konusu değil. Diplomanın ima ettiklerine, göndermede bulunduklarına ilişkin bir kabulle hareket etmek çok da mümkün değil.

 

Gerçekle Sahte Arasındaki Farkın Yok Olması

Bu durumun oluşturduğu tsunamide hangi kıyıların yerle bir edildiğine iyi bakmak gerekiyor. Çünkü sembolik çağrışımlarından, imalarından, dayandığı meşruiyet evreninden sıyrılan diplomanın kâğıt parçası olarak ne anlamından ne de işlevinden bahsetmek mümkündür artık. Burası büyünün bozulduğu, gerçekliğin yitirildiği, bütün bir anlatının çöktüğü eşiktir. Baudrillard’ın gerçeklik yitimi gibi simülakr ve gerçek arasında herhangi bir farkın kalmadığı, daha doğrusu birbirinden ayırt edilemediği noktada artık gerçeklikten, anlamdan, hakikatten bahsetmek mümkün olmaktan çıkar. Simülakr analizi modern toplumların gerçeklik yitimlerine ilişkin bir analize dayanır. Gerçekle taklidin veya gerçekle sahtenin arasındaki farkın yok olması, gerçeğin herhangi bir gerçeklik değerine atıf yap(a)mamasıdır. Geldiğimiz nokta çetrefil bir alan, çünkü refere edebileceğimiz bir gerçeklikten yoksun haldeyiz. Dolayısıyla buradaki kriz, sahteyi açığa çıkarıp afişe edeceğimiz, sorgulayıp mahkûm edeceğimiz bir gerçeğin olmayışıyla ilintilidir. Sahte ve gerçek iç içe geçmiş, birbirinden ayrıt edilmeyecek şekilde hayatımızda yer alıyor. 

Sahte diplomaya sahip bir öğretmen Türkiye’de yılın öğretmeni seçilmişti geçtiğimiz yıllarda. O da sınıfta, okulda, ilişkide, öğretmenlik sürecinde deşifre olmamıştı. Bir evrak gereksinimi nedeniyle tesadüfi olarak fark edilmişti. Geldiğimiz noktada tartışmalar gösteriyor ki sahip olduğu belgenin göndermede bulunduğu yetkinlik, bilgi, beceri üzerinden deşifre olmuyor insanlar. Sahtelik ancak adli, idari bir işlemin neticesinde açığa çıkabiliyor.

Bazen kötü olarak abartılan ve kamusal nefretin nesnesine dönüştürülen şey elimizde bir doğru olduğu yanılsaması oluşturmak içindir. “Tımarhaneler dışardakiler kendilerini akıllı sansınlar diye inşa edildi” örneği bu açıdan anlamlıdır. Sahte diploma tartışmamız da gerçek diplomalarımız var yanılsaması oluşturacak şekilde ilerliyor. Oysa sahte diploma skandalı bir güvenlik krizinden ziyade bütün bir sistemi örten anlatının temellerini sarsacak imalarda bulunuyor. Skandal üzerinden sahici bir ders ile karşı karşıyayız ve bu sahici dersin gerektirdiği şekilde açıkta bırakılana, satır aralarında sessizliğe havale edilene odaklanacağımıza dair bir emare de görünmüyor. Oysa anlamlı bir geleceğin imkânı tam da sahici dersin gerekliliklerini ifa etmeyle bağlantılı.

 

Kaynak: perspektif.0nline



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER