SADAT

SADAT’ın asıl amacının ne olduğunu sorusuna, SADAT’ın yöneticisi TSK’dan emekli edilen Tuğgeneral Melih Tanrıverdi şöyle cevap veriyor: “Mehdi gelecek, ortamı buna göre hazırlamalıyız.”

SADAT

Psk. Dr.Ziya Doğan Yazdı;

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu‘nun yirmi beş yıl hapis cezası alması ve tutuklanmasına isyan ve itiraz olarak 15 Haziran 2017 tarihinde Ankara’dan İstanbul’a kadar “Adalet” talebiyle gerçekleşen sivil bir yürüyüş gerçekleştirdi.

Bu ‘yürüyüş’ protesto anlamında bir ilkti. Etkiliydi ama ne yazık ki devamı gelmedi.

Sonrasında ziyaretler başladı Kılıçdaroğlu’nun.

Et ve Süt Kurumu’u (ESK), Türkiye İstatistik Kurumu’nu (TÜİK) ve Milli Eğitim Bakanlığı’nı (MEB) gibi kamu kurumlarına gitti. Hemen hepsi kapılarını zincirlediler ve kilit vurdular. Sanki kamu kurumları olduklarını unutmuşçasına…

Kamı kurumları, Ana muhalefet liderine kapılarını açmadıkları karanlık bir zaman tünelinden geçiyoruz. 

Kılıçdaroğlu’nun son eylemi ise SADAT oldu.

SADAT nedir?

Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.

Görüntüde bir güvenlik şirketi…

SADAT’ın asıl amacının ne olduğunu sorusuna, SADAT’ın yöneticisi TSK’dan emekli edilen Tuğgeneral Melih Tanrıverdi şöyle cevap veriyor: “Mehdi gelecek, ortamı buna göre hazırlamalıyız.”

‘‘Ortamı hazırlamak’’ ne demek?

Ortam ne hale geldiğinde Mehdi’nin gelişine hazır olacak?

Acaba hayallerinde nasıl bir ortam var? 

Hayallerimde nasıl bir ortam varki ülkenin ana muhalefet liderine kapıyı açmıyorlar?

Kemal Kılıçdaroğlu şunları ifade etti:

“Türkiye asla paramiliter kuruluşlara, kurumlara teslim edilmeyecektir. Seçim güvenliği önemlidir. Şu anda önünde bulunduğumuz SADAT bir paramiliter kuruluştur. Ve düne kadar Erdoğan’ın danışmanlığını yapıyordu bunlar. Bu kuruluşun hedefleri arasında gayri nizami harp eğitimi var. Yani, sabotaj, baskın, pusu kurma, tahrip, suikast ve tedhiş. Arapça ‘tedhiş’, Türkçesi de ‘terör’.

 Burası aynı zamanda terörist yetiştiren de bir kuruluş. Dolayısıyla eğer bugün Türkiye’de milyonlarca insan varsa ve Suriye’den gelmişlerse bunların buraya gelişlerinde en büyük rolü oynayan da SADAT’tır. Erdoğan’a sormak isterim, sen bu kuruluşu niçin danışman yaptın ve hangi gerekçeyle çalıştın.

Şunu herkesin bilmesini isterim, CHP demokratik yollarla bu ülkede seçimin yapması için her türlü çabayı gösterecektir. SADAT gibi kuruluşlar, ki olursa olsun, seçimi gölgeleyecek herhangi bir şey olursa sorumlusu burası ve Saray’dır. Bunu bütün Türkiye’ye ve halkımıza açıkça ifade ediyoruz.

Biz CHP’yiz, Kuvâ-yi Milliye’ciyiz, biz öyle SADAT’çılardan, tedhişçilerden korkacak değiliz. Korkaklar, kapılarını açmayanlardır. Buraya geldik bilgi almak istedik ama korkularından yuvalarına sığındılar. O yuva onları korumaz.”

‘‘SADAT’’ denilince sorgulama yapan akıllara 15 Temmuz’un kayıp silahları çıkıyor.

15 Temmuz’da şehit edilen vatandaşları vuran mermiler geliyor. O mermiler hangi silahlardan çıkmıştı? Zira köprüdeki askeri öğrencilerin silahları ateşlenmemiş, silahlarından mermi çıkmamış. Darbeye karşı gelirken şehit olan vatandaşlar var. Kurşunlar sahipsiz. Kurşunlar, ‘‘Biz ortamı hazırlıyoruz’’ diyen ait olamaz mı?

‘‘SADAT’’ denilince sorgulama yapan akıllara, resmi gazetede 31/07/2016 tarihinde yayımlanan kanun hükmünde kararname olan KHK/669 geliyor.

‘‘Biz ortamı hazırlıyoruz’’ derken, sorgulama yapan akıllara 7 Haziran 1 Kasım seçimleri arasındaki kaotik ortam geliyor.

‘‘Biz ortamı hazırlıyoruz’’ derken, sorgulama yapan akıllara, 10 Kasım 2015 Ankara Gar faciası, katliamıgeliyor.

‘‘Biz ortamı hazırlıyoruz’’ derken, sorgulama yapan akıllara, ‘‘Sınır namustur’’ diyenlerin yönettiği ülkede sınırların yolgeçen hani gibi kullanan düzensiz göçmenler geliyor.

‘‘Biz ortamı hazırlıyoruz’’ derken, sorgulama yapan akıllara, İŞİD’in Türkiye’de yaptığı bombalı eylemler geliyor.

Bu ülkenin askerlerini yakarak katleden, sonra da gidip bu milletin şehirlerinde normal insanlar gibi yaşamaya devam ediyorlar İŞİDliler… Mesela dün öğrendik ki İŞİD’in en üst düzey yöneticilerinden birisi, Kırmızı Bülten ile arandığı tarihlerde Gaziantep’te Devlet Hastanesinde tedavi olmuş.

Ülkemizin güvenlik birimleri kırmızı bültenle aradıkları bu teröristleri, bu canileri nasıl yakalayamamışlar, nasıl fark edememişler? Nereye ve kime odaklanmışlar da dikkatleri dağılmış?

Rabbim bu güzide ülkenin ve bu aziz milletin yardımcısı, zira gidişat hayra alamet deği!

 

Kaynak: ocakmedya.com