Arıkan, Türkiye’deki en büyük sorunun hukukun siyasallaşması olduğunu savundu. “Geçmişte yargı kararlarına duyulan saygı ve güvenin kalmadığını” belirten Arıkan, mevcut hukuki uygulamaları 28 Şubat dönemine benzetti ve o dönemde hukuksuzluklara isyan edenlerin bugün benzer uygulamaları yapmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
CHP’li milletvekillerinin oylarıyla Meclise girdikleri ve buna rağmen CHP’yi yeterince savunmadıkları yönündeki eleştirilere de yanıt veren Arıkan, Kayseri, Afyon ve Elazığ gibi illerde partinin oy oranlarının önemli ölçüde arttığını ve vekillerin kendi tabanlarından da güçlü destek aldığını vurguladı. “Haksızlığa karşı duruşun parti ayrımı gözetmeyen evrensel bir ilke olduğunu” belirten Arıkan, iktidarın sürekli kutuplaştırıcı bir siyaset izleyerek gerçek sorunları (ekonomi, suç oranları) halkın gündeminden uzaklaştırdığını belirtti.
Muhalefetin saha siyaseti ihmali ve otoriter rejim
2023 seçimlerinde muhalefetin hatalarına da değinen Arıkan, en büyük hatanın “sosyal medya sarhoşluğuna” kapılarak saha siyasetini ihmal etmek olduğunu söyledi. İktidarın kamu imkanlarıyla doğrudan halkla temas kurduğunu, muhalefetin ise bu alanda yetersiz kaldığını belirtti.
Türkiye’nin otoriter bir rejime doğru kaydığına dair görüşe katılan Arıkan, bu duruma karşı mücadelenin yolunun iktidar seçmenini ötekileştirmek veya felaket senaryoları çizmek yerine, muhalefet dilinin değiştirilmesi ve daha kapsayıcı politikalar üretilmesi olduğunu vurguladı. İktidarın medya gücünü kullanarak muhalefeti manipüle ettiğini ve Habertürk operasyonu gibi süreçlerin siyasi motivasyonlarla ilerlediğini de sözlerine ekledi.
Arıkan, iktidarın “sandıkla değişmez” söylemlerini bir tuzak olarak değerlendirerek, muhalefetin bu tuzağa düşmemesi gerektiğini ve saha siyasetiyle seçimlerin kazanılabileceğine olan inancını dile getirdi.
Saadet’in ekonomik vizyonu: “Denk bütçe ve üretime dayalı düzen”
Saadet Partisi’nin temel hedefinin “adil, üretime dayalı ve sürdürülebilir bir ekonomik düzen” kurmak olduğunu belirten Arıkan, Türkiye’nin hala önemli kaynaklara sahip olduğunu ancak bu kaynakların faiz, rant ve yolsuzluk sarmalında israf edildiğini savundu. Enflasyonun “bir tercih” olduğunu ve iktidarın zenginleri daha da zenginleştirme politikası izlediğini dile getirdi.
Necmettin Erbakan’ın başbakanlığı döneminde yapılan %50’lik memur ve işçi zammını ve denk bütçe başarısını örnek gösteren Arıkan, kaynakların doğru kullanılmasıyla refahın artırılabileceğini söyledi. Partinin ekonomik politikaları ile ilgili temel ilkelerin Merkez Bankası’na siyasi müdahalenin sona erdirilmesi, “Dolar zulmüne” karşı benzer düşünen ülkelerle ortak para birimi oluşturulması, Devletin üretim ve yatırım süreçlerinde aktif rol alması (Sümerbank benzeri kuruluşlar), kazançtan ziyade “servetten vergi” alınması olduğunu söyledi.
Gazze ve dış politika: “Türkiye’nin sadece kınaması yetmez”
Gazze meselesinin tüm insanlığın ortak meselesi olduğunu vurgulayan Arıkan, İsrail’in yayılmacı hedeflerinin Türkiye’nin güvenliği için doğrudan bir tehdit oluşturduğunu belirtti.
Türkiye’nin Gazze konusunda yetersiz kaldığı eleştirisini getiren Arıkan, hükümetin sadece kınama ve lanetlemeyle yetindiğini, ancak İsrail’e yakıt sevkiyatının ve Kürecik Üssü üzerinden istihbarat desteğinin devam ettiğini kaydetti. İsrail’e yönelik vanaların kapatılması ve ABD üslerinin kapatılması gibi somut adımlar atılması gerektiğini savundu.
1974 Kıbrıs Harekatı sonrası Erbakan-Ecevit hükümetinin Amerikan üslerine el koyarak gösterdiği “şahsiyetli dış politika”yı örnek veren Arıkan, mevcut iktidarın ekonomik zaafları nedeniyle ABD ve İsrail’e karşı güçlü bir duruş sergileyemediğini öne sürdü.
Kaynak: medyascope.tv