RUSYA KIRIM'DA HİZBUTTAHRİR AVINDA

Cebir ve şiddeti benimsemediği halde Hizb-ut Tahrir’i “terör örgütü” ilan ederek zorbaca tavırlarını sürdüren Rusya, işgalini, hukuksuzluğunu örtbas etmek için türlü oyunlara girişmeye devam ediyor.

RUSYA KIRIM

Kırım’ı işgal eden Rusya, keyfi tutuklamalar ve baskılarla Müslümanların hayatını cehenneme çevirirken, Türkiye ise Kırım’daki işgaline ve haydutluğuna da ses çıkarmıyor.

Rus yanlısı Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç'in 2013'ün sonlarında, Avrupa Birliği (AB) Ortaklık Anlaşmasını imzalamayacağını açıklamasıyla başkent Kiev’de Batı yanlılarının başlattığı protestolar, yönetimin devrilmesine neden oldu. Bundan hemen sonra Ukrayna'ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti'nde garip olaylar yaşanmaya başlamıştı.

2013 yılında Kırım sokaklarında, meydanlarında, üzerlerinde herhangi bir işaret bulunmayan askeri kıyafetli, eli silahlı kişiler kol gezmeye başladı. "Yeşil adamlar" olarak adlandırılan bu silahlı kişiler, kamu binalarını işgal etti, yarımadanın yönetimini ele geçirmeye çalıştı. Rus yanlısı, eli silahlı grupların işgal ettiği yerlerden birisi de parlamento binasıydı.

Rus yanlısı çetelerin işgali altında bulunan Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamentosu’ndan "Kırım, Ukrayna'nın bir parçası olarak mı kalsın yoksa Rusya'ya mı bağlansın" sorusunun yöneltileceği referandum kararı çıktı. İşgalci Rusya, adım adım planını devreye koyuyordu.

Kırım Tatar Milli Meclisi'nin boykot kararı alarak oy kullanmadığı referandum, 16 Mart 2014'te yapıldı. Bu süreçte Rus yanlısı olmayanlara baskı uygulayan, binlerce Kırım Tatarı ve Ukraynalı'nın evlerini terketmesine neden olan "yeşil adamların kontrolündeki sözde referandumda, Kırım’ın Rusya'ya bağlanması yönünde karar çıktığı açıklandı. Bu illegal sonuç üzerinden Rusya, zorbaca Kırım’ı işgal etti.

Rusya, kanunsuz ilhakın ardından artık üniformalarında armaları bulunan askerleriyle Kırım'a resmen girdi. Yeni dönemde, Kırım’ın yasa dışı ilhakına karşı çıkan ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunanlara baskılar arttı.

Kırım Tatar halkının lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve diğer bazı Kırım Tatar Milli Meclisi yetkililerine Kırım’a giriş yasağı getirildi. Kırım Tatarları’nın iradesini temsil eden Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) aşırıcı örgüt kapsamına alınarak faaliyetleri yasaklandı. Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB), Kırım Tatarlarının evlerine, camilere, okullara baskınlar yaptı.

KTMM'nin verilerine göre, Rusların yönetimi ele almasından bu yana çoğunluğunu Kırım Tatarı 11 kişi ölü bulundu, kaybolan 15 kişiden ise haber alınamadı.

İnsan Hakları Bilgilendirme Merkezi, son üç yılda, Kırım’da 461 ifade özgürlüğü ihlali yaşandığını, 241 gazeteci ile 20 basın kuruluşuna baskı yapıldığını ifade etti.

Ukrayna Enformasyon Politikaları Bakanlığı’ndan edinilen bilgilere göre, Kırım’da aralarında önemli haber sitelerinin de bulunduğu 60’dan fazla web sayfasına ulaşım engellendi. Kırım yarımadasında bulunan Ukrayna ve Kırım Tatar basın kuruluşları ATR televizyon kanalı, Kırım Haber Ajansı (QHA), Azatlık Radyosu’nun projesi olan Krım.Realii (Kırım Gerçekler) sitesi, Çernomorskaya televizyon ve radyo şirketi, Lale çocuk televizyon kanalı, Meydan radyosu, Black Sea News haber sitesi, Sobıtiya Krıma (Kırım olayları) sitesi, 15 Dakika haber sitesi, Gazeteciler Araştırma Merkezi sitesinin ofisleri, baskılar karşısında Kırım'dan taşınmak zorunda kaldı.

Bu kapsamda her türlü baskı uygulayan işgalci Rusya, sivil toplum kuruluşları ve siyasi kitleleri terörist ilan ederek zorbalığına meşruiyet kazandırmak için istihbarat örgütü FSB’nin öncülüğünde dezenformasyon çalışmalarına hız verdi.

Bunca zulüm, baskı, işkence ve haydutluğa rağmen Türkiye, Rusya’nın Kırım’daki vahşetine karşı da susmaya devam ediyor. Çin ile ilişkiler bozulmasın, ticari ve siyasi çıkarlar zarar görmesin diye Doğu Türkistan’daki içler acısı duruma da sessiz kalan Türkiye, sanki Rusya ile aralarında gizli bir anlaşma varmış gibi Putin’in cürümlerine karşı da sessizliğini koruyor.

Rusya Büyükelçiliği’nden Hizb-ut Tahrir Açıklaması

Bugün Rusya’nın Türkiye Büyükelçiliği yaptığı açıklamada aynı kurnazlığa başvurup, cebir ve şiddeti benimsememiş ve hiçbir terör eyleminde bulunmadığı halde Hizb-ut Tahrir’i hedef göstererek kanlı işgalini örtbas etmeye çalıştı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“12 Kasım tarihinde altı Kırım sakini, Rusya’da yasaklı bulunan Hizb-ut Tahrir al İslami “terör örgütünün” Kırım hücresine üye olmaktan suçlu bulundu ve farklı hapis cezasına çarptırıldı.

Hizbut Tahrir, Şubat 2004’te Yüksek Mahkeme tarafından alınan kararla Rusya Federasyonu’nda yasaklı örgüt ilan edilmiştir. Rusya Federasyonu Yüksek Mahkemesi’nin kararına göre örgüt, “Müslüman olmayan hükümetleri devirme ve Rusya ile BDT ülkeleri de dahil olmak üzere, öncelikle ağırlıklı olarak Müslüman nüfusun yaşadığı bölgelerde ‘küresel İslam halifeliği’ kurarak dünya genelinde bir İslami yönetim kurma amacı taşıyor.” Belgede ifade edilenlere göre, örgütün ana faaliyetleri arasında ‘diğer dinlere karşı hoşgörüsüzlüğü barındıran şiddet içerikli İslamcı propaganda, aktif şekilde yeni üyeler kazandırma, toplumu bölme amacına yönelik çalışmalar yapma’ yer alıyor.

Cebir ve şiddeti benimsemediği halde Hizb-ut Tahrir’i “terör örgütü” ilan ederek zorbaca tavırlarını sürdüren Rusya, işgalini, hukuksuzluğunu örtbas etmek için türlü oyunlara girişmeye devam ediyor.

Rusya, basit yalan ve düzmece tertiplerle teröre bulaşmamış masum Müslümanları cezaevine atarak işgaline karşı muhalefet edenleri susturma yoluna gidiyor.

Türkiye ise Rusya’nın Kırım’ın işgaline, baskılara ve işkencelere karşı sessizliğini koruyarak işgalcileri cesaretlendirmeye devam ediyor.

Kaynak: Köklü Değişim