Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Ruşen Çakır yorumladı: “Kürtler bizi satıyor”

Ruşen Çakır, “Kürtler bizi satıyor” söylemini değerlendirdiği son yayınında, bu söylemin hem tarihsel hem de siyasal olarak dayanaksız olduğunu söyledi.

Ruşen Çakır yorumladı: “Kürtler bizi satıyor”

Muhalefet çevrelerinden gelen “Kürtler bizi satıyor” söyleminin, geçmişte Kürt hareketine yönelik sergilenen çifte standardın üzerini örtmeye çalıştığını dile getiren Ruşen Çakır, “Bunu söyleyenlerin önemli bir kısmı, geçmişte Kürtleri sattı. Partiler kapatıldı, ses çıkarmadılar; Demirtaş’ın dokunulmazlığı kaldırılırken anayasaya aykırı ama diyerek destek verdiler” dedi.

 

“Kürtleri suçlamak kolaycılık”

Çakır’a göre, 2023 seçimlerinde Kürt seçmenin desteğini almasına rağmen ikinci turda Ümit Özdağ ile yapılan protokol gibi gelişmeler, muhalefetin Kürtlerle kurduğu ilişkinin samimiyetsizliğini gösterdi.

“Şimdi aynı çevreler, yeni süreci Erdoğan’ın Kürtleri kullanacağı bir plan olarak sunuyor. Bu, hem gerçekçi değil hem de iyi niyetli değil” diyen Çakır, Kürt hareketinin silahlı unsurlar da dahil olmak üzere barışçıl bir demokratik dönüşüm için irade beyan ettiğini hatırlattı.

 

“Figüran değil, aktör”

PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat tarihli açıklamasını ve DEM Parti’nin beyanlarını da anımsatan Çakır, “Ortada bir Türkiye projesi var. Sadece Kürtlerin değil, tüm toplumun demokratikleşmesi hedefleniyor” dedi.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bazı açıklamalarında ise Öcalan’a yönelik mesajların yer aldığını ifade eden Çakır, “Bunun için anayasal düzenlemelere ihtiyaç var. Bu da otoriterliği koruyarak yapılacak bir şey değil” diye konuştu.

 

“Kürtlerle işbirliği Türkiye’yi değiştirir”

Çakır, 19 Mart’tan bu yana oluşan demokratik dinamizmin sadece DEM Parti’ye değil, CHP’ye de fırsatlar sunduğunu belirterek şöyle devam etti: “Eğer CHP ve DEM birlikte bu süreci yönetebilirse, Türkiye’de çok şey değişir. Ama Kürtleri baştan ‘işbirlikçi’ ilan edenler aslında bu değişimin önünü tıkıyor.”

Son olarak, Kürt halkının politik bilinç düzeyine dikkat çeken Çakır, “Türkiye’nin kurtuluşu demokrasi ve hukuk devletiyle mümkündür. Kürtler de bunu görüyor, talep ediyor. Onları dışlayarak değil, birlikte yol alarak kazanabiliriz” ifadelerini kullandı.

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Bu konu hakkında çok konuştum, daha da konuşacağa benziyorum ama şunu özellikle vurgulamak lazım: Bu “Kürtler bizi satıyor, satacak” itirazları hakikaten şahsen beni yordu. Kürtlerin durumunu tahmin bile edemiyorum. Niye bunu diyorlar? Kim bir kere bunu diyenler? Genellikle kendilerini muhalefette tanımlayan, hatta solda tanımlayan kişiler, Erdoğan karşıtı kişiler. Bu geçen yıl Ekim ayından itibaren başlayan sürecin amacının, esas amacının Erdoğan’ın yeniden seçilmesini sağlamak olduğunu, hatta mümkünse ömür boyu başkan olmasını sağlamak olduğunu, bunun karşılığında iktidarın Kürtlere, özellikle Öcalan’a, kısmen de PKK’ya, DEM Parti’ye birtakım ufak tefek tavizler vereceğini söylüyorlar. Böyle bir öngörüde bulunuyorlar. Özellikle tabii 19 Mart’tan sonra iyice yükselen bir muhalefet dalgası var. Ve burada muhalefet diyor ki: ‘‘Bunu bastırmada Kürtleri kullanacak Cumhur İttifakı, Erdoğan ve Bahçeli.’’ Bu kadar basit mi? Değil, hiçbir şekilde değil. Peki neden böyle söylüyorlar, niye böyle bir şey var? Açık söyleyeyim, kızmasınlar ama gerçek bu: Çünkü bunu söyleyenlerin önemli bir kısmı, onların dahil olduğu çevreler Kürtleri sattılar, birçok sefer sattılar. Partiler kapatıldı, seslerini çıkarmadılar. Siyasetçiler Meclis’ten yaka paça götürüldü, ciddi bir direniş sergilemediler. Sonra Selahattin Demirtaş ve arkadaşlarının dokunulmazlığının kaldırılmasına destek verdiler; ‘‘Anayasaya aykırı ama…’’ diyerek. Ya da en son örnek, 2023’te Kürtlerin desteğini aldılar ama ikinci turda Ümit Özdağ’la acayip bir protokol imzaladılar. Buna benzer o kadar çok örnek var ki. Tarih boyunca, yakın tarih boyunca baktığımızda, Kürtler, Kürt hareketi, doğrusuyla yanlışıyla büyük ölçüde yalnız bırakıldı. Çok az kesim, belki sosyalist solun bazı grupları — hepsi de değil — buraya dahil oldu. Onun dışında hep eleştirel bir pozisyon… Tabii ki burada silahın kullanılması, birtakım terör eylemleri vesaire bunlar da etkili olmuştur; ama Kürt sorununa sahip çıkmak, Kürtlerin taleplerine sahip çıkmak açısından baktığımız zaman Türkiye’de mesela merkez solun sicili, karnesi hiç de öyle parlak değildir. Şimdi bir tür rövanş olacakmış gibi bir endişe var sanki. Ben böyle bir şey olacağını düşünmüyorum. Şu ana kadarki yapılan açıklamalarda, gerek Öcalan’ın 27 Şubat açıklaması – ki orada ‘‘barış ve demokrasi’’ diyordu, çok vurgulu bir şekilde – DEM Parti’nin başından itibaren yaptığı bütün açıklamalarda ve keza PKK’nın yaptığı açıklamada da, her ne kadar tartışmalı Lozan falan gibi hususlar olsa da, bunun sadece Kürtlere yönelik bir olay değil, tüm Türkiye’ye yönelik bir olay, bir süreç olduğu ve Türkiye’nin demokratikleşmesini hedefledikleri söyleniyor. 

 

Devamı >>>



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER