Ruşen Çakır, altıncı kez ziyaret ettiği Erbil’in sürekli büyüdüğünü ve modernleştiğini belirtiyor. Erbil, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) bir tür başkenti olarak işlev gördüğünü anlattı. Süleymaniye’ye de daha önce iki kere gittiğini ifade eden Çakır, “Erbil her geldiğimde daha da büyüyor, daha da modernleşiyor. Ve tabii ki bizim için en önemli olan yönü Erbil’in adında da olduğu gibi bir Kürdistan yönetimi olması. Tam tanımı yok, ‘bölgesel yönetim’ deniyor. Anayasada yeri var” dedi
“Saddam’a rağmen varlığını sürdürdü”
Ruşen Çakır, IKBY ile ilgili şu bilgileri verdi:
“İlk olarak Saddam Hüseyin döneminde özerklik anlaşması olsa da sonradan geçersiz kaldı. 1991 Körfez Savaşı sonrası de facto bir Kürdistan yönetimi oluştu. ABD desteği ve Türkiye’nin yardımıyla kurulan bu yapı, Saddam’a rağmen varlığını sürdürdü. Saddam sonrası dönemde, anayasada ‘Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ olarak tanındı.”
Bölgenin iki büyük gücü, Erbil merkezli Barzani ailesinin kontrolündeki Irak Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Süleymaniye merkezli Celal Talabani’nin kurduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) olduğunu hatırlatan Çakır, “Bu iki parti arasında tarihte çatışmalar yaşandı. Örneğin 90’lı yıllarda İran ve PKK’nın da taraf olduğu çatışmalardı bunlar. Şu an bile bir yıldır hükümet kurulamamış olması gibi siyasi istikrarsızlıklar mevcut” dedi.
Türkiye ile IKBY’nin ilişkilerine de değinen Ruşen Çakır, “Türkiye’de başlangıçta ‘aşiret reisi’ ithamları ve PKK’nın bölgede üslenmesi gibi nedenlerle ciddi bir alerji vardı. Ancak 1991’den itibaren ABD’nin devreye girmesiyle Türkiye bu realiteyi kabullenmeye başladı ve hatta KDP yönetimiyle ilişkileri gelişti. Mesut Barzani’nin AKP kongrelerine katılması ve Diyarbakır’da Erdoğan ile mitingler yapması örnek gösterildi” diye konuştu.
“Kürdistan” kavramı ve milliyetçi tepkiler
Türkiye’de “Kürdistan” kelimesinin sorun yaratmasına rağmen, Irak’ta ve İran’da bu realitenin tanındığı belirtiliyor.
Ruşen Çakır, “Kürdistan realitesi” başlıklı yayınında, Erbil’den paylaştığı bir fotoğraf üzerine hem “orası Hevler, Kürdistan” diyen Kürt milliyetçisi hem de “sen de Kürt oldun” diyen Türk milliyetçisi tepkileri aldığını anlattı. Bu kutuplaşmalardan uzak durulması gerektiğini savundu.