Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Massachusetts eyaletinin Boston kentindeki Tufts Üniversitesi’nde doktora yapan 30 yaşındaki Rümeysa Öztürk, Filistin için üniversite rektörlüğüne yazdığı bir makale nedeniyle 25 Mart’ta kaldırımda yürürken maskeli Göç ve Gümrük Kurumu (ICE) ajanları tarafından gözaltına alındı.
ABD’de F-1 öğrenci vizesiyle bulunan Öztürk, Louisiana’daki South Louisiana ICE gözaltı merkezinde tutuluyor. Bugün mahkeme karşısına çıkacak olan Rümeysa Öztürk, yaşadıklarını bir dilekçeyle mahkemeye sundu.
O dilekçenin çevirisini yayınlıyoruz:
1. Benim adım Rümeysa Öztürk. 30 yaşındayım ve Türkiye vatandaşıyım.
2. Daha önce Massachusetts Bölgesi’nde görülen bu davada bir dilekçe sunmuştum. Kefaletle serbest bırakılma ve New England’a geri dönme talebimi diretmek üzere, halihazırda sağlığım ve güvenliğim hususundaki endişelerimi ve tutukluluk koşullarımı açıklamak için şimdi bu güncellenmiş dilekçeyi sunmaktayım.
3. 2018’den beri Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşıyorum ve şu anda Tufts Üniversitesi’nde Çocuk Çalışmaları ve İnsan Gelişimi programında doktora öğrencisiyim. Danışmanım ve hocalarımla çalışmayı, lisans öğrencileriyle etkileşime girmeyi ve Mosiac Sanat Projemiz ve çocuklar için Kolektif Yas Alanı gibi gerçekleştirdiğimiz özel projelere devam etmeyi özlüyorum.
4. Planım akademide kalmak ve medya alanında post-doc yapmak.
5. 25 Mart 2025 tarihinde akşam saatlerinde gözaltına alındım. Sokakta birkaç adam bana yaklaşıp etrafımı sardığında annemle telefonda konuşuyordum ve çığlık atmıştım.
6. Şubat ayında Canary Mission web sitesinde beni haber yaptıklarından beri şiddete maruz kalabileceğimden korkmaya başlamıştım. Bahsettiğim kişiler bana yaklaştığında ilk düşüncem onların hükümet yetkilileri değil, bana zarar vermek isteyen özel şahıslar olduğuydu. Etrafımı sardıklarında ve telefonumu elimden aldıklarında kendimi çok korkmuş ve endişeli hissettim.
7. Kim olduklarını sorduğumda polis olduklarını söylediler. Onlardan rozetlerini çıkarmalarını istedim ve biri bana altın bir rozet gösterdi. Ancak bu o kadar hızlı oldu ki ne yazdığını anlayamadım. Öte yandan, polis olduklarını düşünmemiştim zira daha önce polisin birine bu şekilde yaklaşıp götürdüğünü hiç görmemiştim. Bu kişilerin beni hedef tahtasına oturtan insanlar olduğunu düşündüm ve güvenliğim için endişe duydum. Bana yaşattıkları şeyin nedenini ve beni tutuklayıp tutuklamadıklarını sorduğumda da cevap vermediler. O esnada civardaki bir dostun olan biteni videoya aldığını gördüm.
8. Arabaya bindirildikten sonra kim olduklarını, beni nereye götürdüklerini sordum ve bana tutuklandığımı söylediler ancak nedenini öğrenemedim. Arabayı sürerken öksürmeye başladım. Astım cihazımı istedim ve pencereyi açtım.
9. Camdan dışarıyı görmek zordu ama bir otoparka geldiğimizi görebiliyordum. Park etmiş birkaç araba vardı. Ben arabada beklerken yaklaşık 8-9 memur bir araya toplanmıştı.
10. Beni arabadan çıkarıp kelepçelediler ve sonra tekrar arabaya bindirdiler. Avukatımla görüşmek istediğimi yinelemiştim ancak bana görüşemeyeceğimi söylediler.
11. O esnada bana ne yapmayı amaçladıklarını sormak istedim ancak korkutucu ve serttiler. Adımı sordular fakat sessiz kalmayı tercih ettiğimi söyledim. Yaklaşık 15-20 dakika boyunca otopark alanında bekletildim.
12. Arabaları değiştirdik ve bu sefer farklı memurlar benimle birlikte arabaya bindi. Yanımızda bir kadın memur olmasını istediğimi söylesem de etrafta kimse olmadığı cevabını aldım. Hepsi sivil kıyafetler giyiyordu. Bunun garip bir durum olduğunu düşündüm ve beni öldüreceklerinden o an emindim.
13. Bir durağımız daha vardı. Bu sefer MA civarında bir ofis binasının dışındaki bir otoparktaydık. Oldukça endişe verici izole bir yerdi. Orada yaklaşık 15-20 dakika kalmıştık. Arabada bekledik ve kim olduklarını sordum. Bir avukatla görüşmek istediğimi söylediğimde memurlardan biri bana çok hızlı bir şekilde rozetini gösterdi. Birkaç kez fiziksel olarak güvende olup olmadığımı sordum. Karşımdaki memur suçluluk psikolojisine kapılarak “biz canavar değiliz”, “hükümet bize ne emrettiyse onu uyguluyoruz” dedi. Ayrıca söylediklerimin aleyhimde delil olarak kullanılabileceği konusunda beni uyardı.
14. Beni nereye götürdüklerini sordum ve Vermont’a gittiğimiz cevabını aldım. Nedenini sorduğumda, MA’da kadınlar için gözaltı merkezi olmadığını söylediler.
15. Yaklaşık bir hafta önce bir avukatla konuşmuştum çünkü internette hedef gösterildikten sonra korkmuştum ve avukatın telefon numarası yanımdaydı. Gözaltına alındıktan sonra birkaç kez avukatla görüşmek istedim. Her seferinde bana daha sonra bir avukatla konuşabileceğimi söylediler. Memurlara astım cihazına ihtiyacım olduğunu tekrar hatırlattım.
16. Buradan ayrıldığımızda onlara iftar vaktinin yaklaştığını ve yemek yemeye ihtiyacım olduğunu söyledim. Bana yemek veremeyeceklerini ama atıştırmalık bir şeyler getirebileceklerini söylediler. Yaklaşık 5 ila 7 dakika araba kullandık ve memurlardan biri bir ofis binasına girdi ve elinde atıştırmalıklarla dışarı çıktı.
17. Bana iki küçük paket kraker ve su verdiler ama zehirlemiş olabileceklerinden endişe ettiğim için onlara dokunmadım. Memurlara yemek yemeden önce avukatımla konuşmak istediğimi söyledim. Bana bir şey olması durumunda insanların nerede olduğumu öğrenemeyeceği ihtimalinden korkuyordum. Daha sonra bir kadın memur bize katıldı ama diyalog kurmadık. Diğer tüm memurlar gibi o da benimle göz teması kurmaktan kaçınıyordu. Namazımı arabada kılabilmiştim…
18.Hızlı bir şekilde New Hampshire’a nakledildim ve polis karakolu gibi görünen bir yerde durduğumuzu düşündüm. İlk kez o esnada alıkonulmama neden olan kişilerin beni hedef gösterenler değil de ABD kolluk kuvvetleri olabileceğini düşündüm. Polis karakolunun içinde isimlerini sordum ve tuvaleti kullanmak istediğimi söyledim.
19. Kısa bir süre sonra memurlar beni bir arabaya götürdüler ve ben de nereye götürüldüğümü sordum. Tekrar bir avukatla görüşmek istediğimi söylediğimde bana bir sonraki durakta konuşabileceğimi söylediler. Yolda beni nereye götürdüklerini tekrar sordum ve Vermont’a götürüldüğümü ve de oraya vardığımızda telefon edebileceğim cevabını aldım.
20.Vermont’ta avukatla görüşmek istediğimi belirttim. Daha önce Vermont’tan avukatımı arayabileceğimi söylemelerine rağmen bunu yapamayacağıma dair bir cevap aldım. Bana başka bir yere nakledileceğimi söyleseler de geceyi orada geçirdim.
21. Sert bir bankın olduğu bir hücrede kaldım. Yatak olup olmadığını sordum ve olmadığını söylediler. Uyuyamadım. Tuvalet de aynı yerdeydi ve hücreyle tuvalet arasında hiçbir bariyer yoktu. Dahası, bir sabun bile yoktu. Anlayabildiğim kadarıyla orada benden başka bir tutuklu yoktu.
22.Bayılacak gibi hissettim ve bütün gün oruç tuttuğum için tekrar yemek istedim. Ayrıca arabada onca yol gittiğimizden ötürü de midem bulanıyordu. Bana biraz daha atıştırmalık vermekle yetindiler.
23.Biyometrik bilgilerimi aldılar, DNA testi yaptılar. Kullandıkları dilin bir kısmını anlamadım ve bir tercüman istedim. Saatin geç olduğunu, gece yarısı olduğunu ve tercüman bulmanın zor olduğunu söylediler. Belgeleri imzalamayı ise reddettim.
24.Binanın içinde US ICE (Birleşik Devletler Göç ve Gümrük Kurumu) tarafından 2016 yılında yazılan “Tutuklu El Kitabı” başlıklı bir kitap gördüm ve kitabı istedim. Onlar da uygun olup olmadığını kontrol ettikten sonra kitabı bana verdiler. Onlara tekrar astım ilaçlarıma ihtiyacım olduğunu söyledim.
25.Yaklaşık 2-3 yıldır astım hastası olarak yaşıyorum. Astımım, kimyasal dumanlara, toza, nemli alanlara, küfe, parfümlere, ağır kokulara ve strese maruz kaldığımda nefes almada zorluk çekmeme neden oluyor.
26.Astımım için ilaç kullanıyorum: Astım ataklarını önlemek için günlük olarak bir ilaç alıyorum. Ayrıca astım atakları sırasında kullanmak üzere astım cihazı bulunduruyorum. Bu ilaçları almak zorundayım çünkü astım krizleri tehlikeli olabilir.
27.Hayatım boyunca yaklaşık 13 astım atağı geçirdiğimi tahmin ediyorum. Bu ataklar sırasında kendimi korkmuş, endişeli ve fiziksel olarak bitkin hissediyorum.
28.Avukatımı aramak istedim ama arama yapamayacağımı söylediler. Ne olduğunu bildirmek için arkadaşlarımı aramak istediğimde ise yine yapamayacağımı söylediler.
29. Bir sonraki istikamete ulaştığımızda arama yapabilmem için telefonumdan bazı numaraları alabileceğimi söylediler. Bunu yaptığımda telefonuma erişimleri oldu. Telefonumda başörtüsüz ve sevdiklerimle çekilmiş özel fotoğraflarım var. Açıkçası bunlara erişebilmeleri konusunda çok endişeliyim.
30.Herhangi bir arama yapmama izin vermediler ve telefonu uçuş moduna almamı istediler. Çok yorgun ve korkmuştum, bu yüzden de bu taleplerini kabul etmek zorunda kaldım. Dört adamın olduğu izole bir yerdeydim ve gerçekten çok korkutucuydu.
31. Gece boyunca memurlar defalarca hücreme geldiler ve bana iltica başvurusunda bulunmak isteyip istemediğim ve bir terör örgütü üyesi olup olmadığımla ilgili sorular sordular. Yardımcı olmaya ve sorularını yanıtlamaya çalışsam da çok yorgundum ve neler olup bittiğini hala anlayamamıştım. Beni nereye götüreceklerini sordum ve Louisiana cevabını aldım. İçlerinden biri “Umarım sana saygılı davranmışızdır” dedi.
32.Sabah 4 civarında havaalanına doğru yola çıktık ve tekrar kelepçelendim. Tekrar bir avukatla görüşmek istemekten ise artık vazgeçmiştim.
33. Atlanta havaalanında ICE ile beklerken bir astım krizi geçirdim. Nefes alamıyormuşum gibi hissettim. Astım önleyici cihazı kullanma amacıyla tuvalete gitmek için izin istedim. Buna izin verseler de astım krizini atlatamadım. Astım ataklarını önlemek için bana yazılan ilacı istedim ancak satın alabileceğim bir yer olmadığı ve son varış noktamda alabileceğim söylendi. Acil durumlarda kullanmam gereken astım önleyici cihazı iki kez kullandıktan sonra astım krizim nihayet geçmişti ancak bu biraz zaman aldı ve gerçekten acı içinde kıvranıyordum.