Reformun patladığı nokta

Ahmet Taşgetiren yazdı;

Reformun patladığı nokta

Dolar 8.50’ye çıktığında gündeme gelmişti reformlar. Panik vardı. Merkez Bankası Başkanı alelacele değiştirilmişti. “Damat Bey sancısı” bile göze alınmıştı. Ekonomide, Yargıda, Demokraside reformlar yapılacaktı. Hatta uzunca süredir sadece zılgıtlarla adından bahsedilen AB ile ilişki bile “Geleceğimiz Avrupa’da” noktasına gelmişti. “18 yıldan beri neredeydiniz?” sorularına muhatap olmak göze alınmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan göze almıştı bu, kendi üslubuyla bağdaşmayan söylemi…

Niye?

Dolar 8.50’ye dayanmıştı çünkü.

Damat bey bile gözden çıkarılabiliyorsa demek ki “Ekonomide reform” meselesi oldukça hayati idi. Ve demek ki Damat Bey bile gözden çıkarıldığına göre Erdoğan bu işte ciddi idi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre hala “Faiz sebep, enflasyon sonuç”tu ama yine de “Reform aşkı”na daha önce Merkez Bankası Başkanlarını yiyen faizler hem de 475 baz puan birden artırılmıştı. “Başkan”a göre gene de “Faiz sebep enflasyon sonuç”tu ama işte kurumların bağımsızlığı adına Merkez Bankası’na ve ilgili bakana inisiyatif tanınmıştı. Demek Merkez Bankası “Başkan”a rağmen karar alabilecekti!

Adalet Bakanı AYM kararlarının tanınmadığı bir ortamın kabul edilemeyeceğini, “pardon” diyerek uzun tutukluluğun insanlara ödettiği bedelin hukuksuzluk olduğunu belirtiyor hatta “Adalet yerini bulsun isterse kıyamet kopsun” diyebiliyordu. Demek yargı reformunda “siyasi kıyamet” bile göze alınmıştı.

Sonra?

Sonra Bülent Arınç bir tv kanalında “Sayın Cumhurbaşkanı da, Adalet Bakanı da ben de adaletten yanayız” sözleri sonrasında yargı reformunun Kavala ve Demirtaş’ı da kapsayıp kapsamayacağına ilişkin bir soruyu “Tabii ki kapsar” mahiyetinde cevaplayınca kıyamet koptu. Kıyametin ilki Arınç’ın başına koptu. Meğer Arınç Cumhur İttifakı’na toslamışmış da haberi yokmuş. “Fitne ateşi”ni yakmışmış da haberi yokmuş. Suç örgütü lideri Çakıcı’yı “Dava arkadaşı” ilan eden Bahçeli topa tuttu Arınç’ı ve Arınç Yüksek İstişare Kurulu üyeliğinden istifa etmek zorunda kaldı.

Aslında Arınç bir parantezdi reform sürecinde. İşte devreye girmiş ve çıkmıştı. Bu parantezin tabii ki siyasi açıdan çok ciddi anlamları var. Ak Parti’yi konuş, Arınç’ın oğlunu konuş, dava ya da siyasi ikbal uğruna kimin kime kıyabileceğini konuş, MHP ile ilişkileri konuş, MHP’nin Ak Parti üzerinde oluşturduğu vesayeti konuş, Cumhur İttifakının nasıl bir ucubeye dönüştüğünü konuş… Konuş konuş…

Bunları konuşacağız elbet ama öncelikle Reformun nasıl bir patlayan balona dönüştüğünü konuşmak gerekmiyor mu?

İşte yeniden tırmanışa geçen “Dolar barometresi” her şeyi gösteriyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da okusun, İttifak ortağı Bahçeli de…

Doların 8.50 olması, reform hamlesinin peşinden 7.50’leri gördükten sonra (şimdilerde 8 TL’ye tırmanması,) topluma ödetilen bir bedelse, işte birkaç çıkış, o bedeli yeniden ödetmeye başladı topluma. Herkes bu sonuçtaki payına baksın.

O pay Arınç’ın değil kesinlikle. “Arınç düşüncesini söylemiş, yargı reformu isimlerden bağımsız gelişecek bir olgu, herkesi nasıl etkileyecekse Kavala’yı da Demirtaş’ı da öyle etkileyecek” denebilseydi, her şey rayında devam ederdi.

Ama ortaya öyle bir tavır kondu ki, sanki “Yargı reformu” ile ilgili limitleri Bahçeli belirleyecek, Cumhurbaşkanı Erdoğan da onunla paralel gidecek ve bu iş böyle üç günde finali yaşayacak.

Ne diyoruz yani?

Yargı reformu olsa bile bu Kavala ve Demirtaş’a uygulanmayacak” mı diyoruz? Devam eden bir dava ile ilgili konuşulmayacaksa, Kavala ve Demirtaş’ın iddianamelerini Meclis kürsülerinden ya da tv ekranlarından yazmak ne oluyor? “Uzun tutukluluk adil yargılanmaya aykırı ama, bizim sevmediğimiz insanlara yönelik uygulanırsa ona ses çıkarmamak lazım, hatta tutukluluk halini kaldırmayı düşünecek olanların önünü kesmek lazım”, öyle mi?

İşte öngörülebilirliğin patladığı yer burası. Hukuka güvenin patladığı yer…

Dışardan bakıldığında “Siz hukuk reformu falan yapamazsınız” denilen yer burası.

Ortada Anayasa Mahkemesi kararı var, AİHM kararı var ve Adalet Bakanı “bu kararlar uygulanmazsa hukuk devleti olunamayacağı”nı söylüyor ve siz, en tayin edici makamlardan reformun getireceği sonuçların önünü kesiyorsunuz, kim inanır reform yapılacağına?

İşte vatandaş da inanmadığı için Dolar’a yükleniyor.

Emin olun o Dolara yüklenenler arasında Cumhur İttifakına oy verenler de vardır. Neden derseniz, oy verirken kullanılan kriterlerle cebin etkilendiği kriterler farklılaşır da onun için. Ta ki cebin ateşi oyu etkileyecek boyuta ulaşıncaya kadar.