PYD´NİN MUHALİF KÜRT SİYASİLERE TAHAMMÜLÜ YOK

PYD/PKK terör örgütü, elindeki silah gücü sayesinde bölge halkı ile muhalif Kürt grupları baskı altında tutuyor ve kendilerini Kürtlerin tek temsilcisi olarak ilan ediyor.

PYD´NİN MUHALİF KÜRT SİYASİLERE TAHAMMÜLÜ YOK

PYD/PKK terör örgütü, elindeki silah gücü sayesinde bölge halkı ile muhalif Kürt grupları baskı altında tutuyor ve kendilerini Kürtlerin tek temsilcisi olarak ilan ediyor. 

AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, Suriye´de muhalif Kürtler, Suriye Kürdistan Demokratik Partisi (PDK-S) ve bir çatı örgütlenmesi olan Kürt Ulusal Konseyi (KUK) tarafından temsil ediliyor.

Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani ile fikri, yapısal yakınlığı bulunan ve Suriyeli Kürt siyasi partilerin en eskilerinden olan PDK-S, PYD´nin bütün baskılarına rağmen tüm kantonlarda faaliyet göstermeye çalışıyor. KUK ise 26-27 Ekim 2011 tarihlerinde Kamışlı´da yapılan toplantıda Suriye´deki Kürt partileri tarafından oluşturuldu.

PYD´nin baskıcı tutumu mekanizmaları çalıştırmıyor

Suriye muhalefetinin bir parçası olarak rejimle diyalog içerisinde bulunmayı reddeden KUK, PYD´ye karşı da mücadele etmeye başladı. Ancak PYD gerek askeri yapılanmasının verdiği güçle gerekse KUK´u oluşturan partilerin zaaflarından yararlanarak bu yapılanmayı büyük ölçüde etkisizleştiriyor.

PDK-S ile KUK taraftarı Kürtlerin büyük çoğunluğu YPG tarafından sindirilerek, Türkiye ve IKBY´ye göç etmek zorunda bırakıldı. Barzani´nin girişimleriyle 2012´de Kürt Yüksek Komitesi kuruldu. Ama PYD´nin baskıcı tutumu nedeniyle bu mekanizma hayata geçirilemedi. KUK bünyesinde temsil edilen birçok parti ya PYD´ye katıldı ya da faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldı.

Temmo cinayetinde PYD parmağı iddiası

PYD´nin Suriye´deki muhalif Kürtlere karşı yürüttüğü baskıcı politika, raporlar, haberler ve diğer muhalif Kürt liderlerin yaptığı açıklamalarla net bir şekilde görülüyor.

Örneğin, Suriye´de 2011de İslamcı Kürtlerle birlikte Gelecek Hareketi lideri Mişel Temmo gibi isimler ön plana çıkarak, rejim karşıtı ayaklanmanın bir parçası oldu. Kısa bir süre sonra Mişel Temmo, evine baskın yapan maskeli kişilerce öldürüldü.

Esed rejimi tarafından gerçekleştirildiği düşünülen Temmo cinayetinde PYD´nin parmağı olduğu iddia edildi.

Berlin merkezli Avrupa Kürt Araştırmaları Merkezi´nin KurdWatch sitesinde Mayıs 2015´te yayınlanan raporda, "Amude´de göstericilerin üzerine ateş açılması, sivillerin öldürülmesi, tutuklanan aktivistlerin işkenceye maruz kalması, muhalif gruplara baskılar, rejim milisleri istihbaratıyla yapılan iş birliği ve pek çok insan hakları ihlali" ayrıntılı olarak yer aldı.

Gençler, YPG tarafından kaçırılıyor

PYD, "zorunlu askerlik yasasını" öne sürerek askeri üstünlüğü olan bölgelerde bir çok insanı zorla alıkoyuyor.

KUK gibi gruplar ve medya kuruluşlarının verdiği bilgiye göre, son yıllarda bu olaylara daha sık rastlanılıyor. Özellikle Afrin bölgesinde YPG tarafından çok sayıda gencin kaçırıldığı belirtiliyor. Rudaw´ın yapmış olduğu haberlere göre, bazı köyler abluka altına alınıp, hanelere de baskın yapılırken, arama faaliyetlerinde çok sayıda kişinin gözaltına alındığı aktarıldı.

"Peşmerge güçlerinin Suriye´ye geçmesine PYD izin vermedi"

Cenevre´de 2016´da gerçekleşen görüşmeler sırasında, muhalif grup içindeki Suriyeli Kürt temsilci ve KUK yetkilisi olan Fuad Alliko, halkın diğer Kürt partilerinden yana olduğunu, PYD´nin silahı olmadığı takdirde üstünlüğünün de olmayacağını ifade etti.

KUK´un, Barzani´nin yardımıyla Rojava peşmerge gücünü oluşturduğuna dikkati çeken Alliko, "Ancak, PYD ile Barzani´nin arabuluculuğunda yapılan anlaşmalara rağmen Rojava peşmerge güçleri PYD´nin izin vermemesi nedeniyle Suriye´ye geçemedi. Rojava güçleri Suriye´ye geçseydi, hem DEAŞ hem rejimle mücadele edecekti. Bu da rejimle iş birliği sabit olan PYD´nin işine gelmedi." ifadelerini kullandı.

Alliko, DEAŞ ile mücadeleyi zaafa uğratacağı gerekçesiyle ABD´nin PYD dışındaki silahlı Kürt grupların Suriye´ye geçmesini istemediğini vurguladı.

PYD/PKK´nın "demokratik toplum" kavramını ortaya attığını belirten Alliko, "Dünyada demokrasiden söz edilir ama demokratik toplumdan söz eden yok. Onlar bu kavramı icat ettiklerini iddia ediyorlar. Bu yeni kavramı da Kürt bölgelerinde öz yönetimlerle uygulamaya çalışıyorlar. PYD gücünün tamamını silahtan alıyor. Aynen rejim gibi. İran ve Rusya, rejimi desteklemeseydi rejim 3-4 yıl önce yıkılırdı. PYD de elindeki silahı kaybederse sahada hiçbir ağırlığı kalmaz. Özet olarak, Kürt halkı bizden yana ama PYD´nin elinde silah var." dedi.

"Cenevre´de Kürt sorunu da ele alınsın" mesajı içeren bir metne 625 bin imza topladıklarını ve bu metni dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban ki Moon´a gönderdiklerini bildiren Alliko, PYD´nin imza toplama sürecini engellemek için her şeyi yaptığını, bu bağlamda gençleri tutukladığını ve merkezlerini ateşe verdiğini anlattı.

"PYD, Kürtleri tutukluyor"

PYD tarafından diğer Kürt muhaliflere yönelik baskılara bakıldığında, muhaliflere yönelik kaçırılma olayları dikkati çekiyor.

Rudaw´ın Mart 2017 tarihli haberine göre, Merkez Komite üyesi Abdurrahman Apo, Afrin´de PYD/YPG tarafından evinden zorla alınıp götürüldü. Haberde, PDK-S´nin Bulbul İlçe Kurulu üyesi Adnan İbrahim Çapo´nun da PYD tarafından alıkonulduğu bilgisine yer verildi.

Alıkoyma ve tutuklamaları devam ettiren PYD´nin, geçen yıl mayıs ayında KUK Genel Başkan Yardımcısı Fesla Yusif, KUK Merkezi Komite Üyesi ve PDK-S Politbüro Üyesi Beşar Emin, KUK Merkezi Komite üyeleri Mihsin Tahir ile Mihemed Emin Husam, PDK-S Politbüro Üyesi Neşet Zaza, PDK-S Merkezi Komite Üyesi Naif Ebdıllah ve Birlik Partisi (Yekiti) Siyasi Komite Üyesi Süleyman Oso´yu gözaltına aldığına dair haberler medyaya yansıdı.

PDK-S Politbüro üyesi ve KUK yöneticisi Müslim Mıhemed, "PYD, Kürtleri tutukluyor ve siyasi yaşamı bitirmek istiyor. PYD´nin yönetimin başına geçmesinden bu yana, KUK yöneticileri sürekli tutuklanıyor. PYD, PDK-S ofislerinin tamamını kapatıp ateşe verdi. Kamışlı´da Suriye rejiminin ofisi var, Asurilerin var, farklı Kürt partilerin ofisleri var. Ancak KUK´u tek rakip olarak gördüklerinden gelip ofisleri kapattılar." ifadelerini kullandı.

"PYD´nin Kürt muhalefetine tahammülü yok"

KUK Başkanı İbrahim Bro, PYD´nin silahlı militanlarının, sistematik şekilde KUK çatısı altında yer alan siyasi partilere saldırarak baskı kurmaya çalıştığını belirterek, "PYD´nin siyaset dili şiddettir. PYD, KUK´un güçlü diplomasi ve siyasetinden korkuyor. Bu yüzden kadrolarımız ve bize destek veren halkın gözünü korkutmak için şiddete başvuruyorlar." değerlendirmesinde bulundu.

The Economist Dergisi de haberinde PYD´nin baskıcı yöntemlerine işaret ederek, "PYD´nin Kürt muhalefetine tahammülü yok" ifadelerini kullandı. Bu bağlamda, haberde mayıs ayında PYD´nin sözde polis gücünün, Kamışlı´daki muhalefet partilerinin ofislerini bastığı ve onlarca aktivisti tutukladığına yer verdi.

"PYD, Baas Partisi´ne benzer bir ideolojiye sahip"

Suriye Kürt Gelecek Hareketi Başkanı Siamend Hajo, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından İstanbul´da Şubat 2018´de düzenlenen "PKK-YPG´nin Suriye Yapılanması" konulu panelde, PYD´nin bölgede kurmak istediği otoriter yapıya işaret etti.

PYD/PKK´nın muhalif Kürtleri ya öldürdüğünü ya da sürdüğünü vurgulayan Hajo, "PYD, Baas Partisi´ne benzer bir ideolojiye sahip. PYD burada kendilerini Kürtlerin tek temsilcisi olarak görüyor ve eleştiride bulunan herkesi Kürt halkının düşmanı ilan ediyor. Farklı bir görüşü savunan hiçbir gruba asla izin verilmiyor." değerlendirmesinde bulundu.

Hajo, İran´ın desteğiyle Suriye yönetimi ve PYD arasında yapılan anlaşma ile Suriye´nin kuzeyinde Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerin PYD/PKK´ya terk edildiğini, karşılığında ise rejime yönelik seslerin susturulmasının kararlaştırıldığını aktardı.

Genç aktivistlerin takip edildiğini ve eylemlerde öne çıkanların bir kısmının öldürüldüğünü bildiren Hajo, küçük partilerin ve KUK´un tehdit edildiğini, bu kapsamda da 40´tan fazla muhalif politikacının öldürüldüğünü belirtti.