Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Prof. Dr. Mustafa Ergen Trump’ın yeni dönemini değerlendirdi: Türkiye için teknoloji temelli bir fırsat penceresi

karar.com, yeni Trump yönetimini ve sunduğu fırsatları, uzun yıllarını Silikon Vadisi ve Türkiye’deki teknoloji ve girişimcilik dünyasında geçiren Prof. Dr. Mustafa Ergen ile konuştu.

Prof. Dr. Mustafa Ergen Trump’ın yeni dönemini değerlendirdi: Türkiye için teknoloji temelli bir fırsat penceresi

ABD’nin Trump liderliğindeki yeni yönetimi, teknoloji ve girişimcilik dünyasında önemli bir kırılma yaratırken, Türkiye için de yeni fırsatlar doğuruyor. Teknolojinin gelecekteki “soğuk savaşında” Türkiye’nin avantajları neler? Genç nüfusumuz, dinamik yönetim anlayışımız ve coğrafyamız bu süreçte nasıl bir rol oynayabilir? Silikon Vadisi ve girişimcilik dünyasında edindiği deneyimlerle öne çıkan Prof. Dr. Mustafa Ergen, Türkiye’nin doğru stratejilerle bu fırsatı büyümenin bir parçası haline getirebileceğini söylüyor.

Yeni Trump yönetimini ve sunduğu fırsatları, uzun yıllarını Silikon Vadisi ve Türkiye’deki teknoloji ve girişimcilik dünyasında geçiren Prof. Dr. Mustafa Ergen ile konuştuk.

 

TRUMP’IN İLK VE İKİNCİ DÖNEMİ ARASINDAKİ FARKLAR

Trump’ın yeni yönetimi neden heyecan yarattı ve önceki döneminden farkı ne olacak?

İki dönem arasındaki farkları net bir şekilde görebiliyoruz. İlk döneminde Trump, kamuoyu ve takım arkadaşları tarafından ciddiye alınmıyordu. Demokratların favori adayı Hillary Clinton karşısında şansı olmadığı düşünülüyordu. Silikon Vadisi’nin teknoloji devleri Clinton’a desteklerini iletmişti. Sadece Paypal, Facebook, Tesla gibi birçok şirketin yatırımcısı Peter Thiel Trump’ı desteklemişti. Göreve gelmesi, kamuoyunda bir şans eseri olarak görüldü ve kurumların, kamuoyunun ve dış dünyanın direnci görevi süresince devametti. Sonuna doğru sosyal medya sitelerinden bile atıldı. Senato baskınıyla radyoaktif olarak adlandırıldı, Trump soy isimli birinin Washington’a bir daha yaklaşamayacağı bile söylendi.

Şimdi ise durum tamamen farklı. Bütün refleksleri satın alınmış ve kabul edilmiş durumda. Silikon Vadisi’nin teknoloji devleri, Peter Thiel ve arkadaşları özellikle Elon Musk seçimde gövdesini koydu ve kazandılar. Yeni bir yönetim anlayışı ve teknoloji bazlı bir yönetim insan kaynağı deklare edildi. Devletin tekrar sorgulanarak yenileneceği, dış politikada ABD çıkarları konusunda etkin olunacağı vizyonu konuldu. Bu yüzden yönetim kadrosunu belirlerken, gözlerini kariyer bürokratlarından ziyade teknoloji dünyasının öncülerine çevirdi. Bu yeni yaklaşım hem Cumhuriyetçi Parti içinde hem de genel siyasi arenada ciddi tartışma konusu.

4gsdg4sdg4s.jpg

 

TRUMP’IN EKİBİ: TEKNOLOJİDEN FİNANS DÜNYASINA ÖNCÜ İSİMLER

Kimler var?

Trump'ın yeni ekibinde: Elon Musk (Tesla, SpaceX - Silikon Vadisi), Vivek Ramaswamy(Roivant Sciences - Silikon Vadisi), JD Vance (Mithril Capital Management - Silikon Vadisi), Howard Lutnick (Cantor Fitzgerald - Finans), Scott Bessent (Key Square CapitalManagement - Finans) , Linda McMahon (World Wrestling Entertainment - Eğlence), Doug Burgum (Great Plains Software - Teknoloji) ve David Sacks (PayPal, Yammer - Silikon Vadisi) gibi isimler yer alıyor. Bu liderler, sadece teknoloji dünyasında değil, sosyal ve politik konularda da önemli izler bırakmış kişiler ve neredeyse hemen hepsi Trump’a nazaran ailelerinin mirasının değil kendi yaptıkları servetlerin temsilcileri. Temel motivasyon, Amerikan ekonomisinin karmaşıklığına pratik çözümler getirebilecek liderlere ihtiyaç olduğu düşüncesi.

Bu modelde ekonomik büyüme ve bürokrasinin azaltılması hedefleri, birçok kişi için umut verici. Trump'ın yönetim modelinin başarısı, bu ekibin ne kadar etkili olacağına bağlı. Eğer bu kişiler, deneyimlerini kamu politikalarına başarıyla entegre edebilirse, bu model gelecekteki yönetimler için bir standart olabilir.

Musk’a göre Amerika'nın A takımı genellikle özel sektörde şirketler kuruyordu. Hükümeti şekillendirmek o kadar önemli bir konu oldu ki, şimdi A takımı hükümetin bir parçası olarak çalışacak. Bugün, Trump başkanlık görevine yalnızca Cumhuriyetçi çoğunlukla değil, aynı zamanda üç Anayasa Mahkemesi yargıcı atama hakkıyla geliyor. Dokuz üyeden kalan üçünü de bir önceki döneminde atamıştı. Bir anlamda önü açık!

 

YENİ KOALİSYON: TEKNOLOJİ GÖÇMENLERİ VE MUHAFAZAKÂR BEYAZ AMERİKALILAR

Trump’ın destekçileri nasıl bir araya geldi. Bir tarafta bizim tabirimizle “muhafazakârlar” onların beyaz Amerikalıları, diğer tarafta teknolojistler. Yeni Trump koalisyonu nasıl sizce?

Evet, aslında bir nevi teknoloji-göçmenleri ile beyaz Amerikalılar koalisyonu denilebilir. Elon Musk dahil çoğu göçmen. Bu koalisyon zor bir virajı yeni döndü. Yetenek çekmek üzerine konulmuş göçmen vizesi iki gurubun ilk çatışması oldu. Bir taraf teknoloji göçmenlerinden dolayı iş bulamadıklarını diğer taraf ise Amerika’yı Amerika yapan değerin en yetenekli beyinleri ülkelerine çekebilmek olduğu noktasında karşı karşıya geldi. Trump Silikon Vadisinin yanında durdu. Bu gerilim aslında iki tarafın dinamiklerinin de bir göstergesi. Buolay hint kökenli Silikon Vadisinden Sriram Krishnan’ın David Sack’a (Yapay Zekâ Çarıolarak atandı.) yardımcı atanmasıyla başladı. Daha önce de Kash Patel’i FBI’ın başına, JayBhattacharya, sağlığın başına, Harmeet K. Dhillon, Sivil Haklar Dairesinin başına getirileceği ve Vivek Ramaswamy yeni kurulacak Verimlilik Dairesini Elon Musk paylaşması deklare edildi. Ötesinde ise Başkan Yardımcısının eşi “ikinci hanım” Usha Vance da hint kökenli Amerikalı. Bu arada Kamala Harris de yarı hintliydi.

 

SİLİKON VADİSİ'NİN SİYASETTEKİ ETKİSİ

Silikon Vadisi etkisi neden oldu daha önce görmüş müydük?

Kısmen, 2008 yılında Obama’nın seçilmesinde Facebook kurucusu devreye girmiş ve kalabalıklara ulaşmayı sosyal medya üzerinden yapılmasını sağlamıştı. Bu o dönemde hızla yerleşen sosyal medyanın gücünün zamanıydı, bu Obama’ya ivme kazandırdı, bağış toplamasını tabana yaydı. 1 dolarları bağış olarak büyük kitlelerden toplayabildi. Daha sonraları daha çok nötr durumda gözükmelerine rağmen teknoloji liderleri için siyasetten uzak olmanın bedeli de olmaya başladı. Dev şirketlerin CEO’ları senato oturumlarında ifade vermeye çağrıldı, ilerlemelerinin regülasyonlarla engellenmesi bir nevi kendi performans kriterlerini de engelledi. Gelinen noktada ya girip siyasetle hızlı ilerleyecekler ya da girmeyip siyasetle törpüleneceklerdi. Tek engelleyen siyaset de ABD siyaseti değil dünya genelinde ülkelerin siyaseti olacaktı. Örneğin otonom taksi. Teknoloji yeterli hale geldi. San Francisco’da ticari olarak çalışıyor. Bunun bütün eyaletlerde olması için eyalet eyalet izin almak için lobi yapacakları gibi seçim sonunda Trump bütün eyaletlerde geçerli otonom taksi regülasyonlarını geçireceklerini söyledi. Otonom takside favori de Elon Musk’ın kurduğu Tesla. Daha da ötesinde Başkan yardımcısı JD Vance, Avrupa'nın Elon Musk'ın platformlarını düzenlemeye çalışması halinde ABD'nin NATO'ya verdiği desteği kesebileceğini söyledi.Dahası da gelecek, bir emperyal teknoloji genişlemesi için ilerleyecekler.

 

4gs4dg4sd4g.jpg

 

TEKNOLOJİ VE GELECEĞİN SOĞUK SAVAŞI

Evet, Emperyal Amerika isteğini okuyoruz Trump’ın demeçlerinde, ürkütücü değil mi?

Teknolojinin ötesinde siyasal söylemlerin 20 Ocak ile ne olacağını göreceğiz. Bu söylemler Trump ve Elon Musk tarafından dillendiriliyor. İkisinin de şu anda aktif görevi yok. Elon Musk’ın hiçbir sorumluluğu ve bağlayıcılığı da yok ama X üzerinden bütün dünyaya ulaşabiliyor 200 milyon takipçisiyle. Trump’ın bilinçaltı gibi davranıyor da olabilir. İstifa eden Kanada başbakanına laf atıyor, İngiltere başbakanı ile dalaşıyor, Almanya seçimlerine karışıyor. Trump’da Kanada’yı, Grönland’ı, Panama Kanalı’nı istiyor. Bir Obama skeci vardı. Gazetecilere verdiği yıllık yemekte Keegan Micahel Key adlı bir komedyen Obama’nın arkasında onun söyleyemediklerini bilinçaltı gibi söylüyordu. Daha sonra Obama’nın söyledikleri onun söylemini de geçti ve komedyen korkarak sahneyi terk etti. Trump ve Elon Musk’dan hangisi daha korkutucu, göreceğiz!

İşin esası aslında Çin ile olan teknoloji savaşına hazırlık. Trump ilk yönetiminde 5G ile başlatmıştı. Bunu Biden yönetimi çipler ve yapay zekâ alanlarında devam ettirdi. İkinci ipek yolunu kurma savaşı var bu da ikinci soğuk savaş olarak adlandırıldı bile. Eriyen buzullarında etkisi ile Kanada ve Grönland arasından veya Panama Kanalından deniz üzerinden, SpaceXile uzaydan bu sürecin adımlarını Çin’in kuşak yol projesine karşı atıyorlar diyebiliriz.

İkinci soğuk savaş teknoloji temelli olacak, biz ne yapabiliriz?

İlk soğuk savaşta biz NATO üyesiydik. Ama coğrafyamızı avantaja döndürerek denge siyasetini yürüttük. Nötr kaldık. Yeni savaş “geo-politik” dengesinden “tekno-politik” dengesi ile ilerleyecek gibi gözüküyor. Bu noktada coğrafyamız bir avantaj yaratabilir mi? Teknoloji bir anlamda coğrafyadan bağımsızlığı getiren bir süreç olmasına rağmen hale coğrafyanın avantajları da var. Ötesinde bugün coğrafyadan daha büyük bir hazinemiz var. Genç nüfus. Teknolojinin petrolü.

Biz bu savaşta “teknötr” mü kalalım, “tek-merkeziyetçi” mi? sorumuz bu olmalı. Bugün ABD inovasyon konusunda ortaklıklar istiyor hem yetenek açısından hem regülasyonlar açısından. Çin’i tehdit görüyor çünkü ABD’nin bütün dünyada sahip olduğu mal ve hizmetler var. Çin bu alanlarda kar odağını yükseltiyor. Çin’in teknoloji konusunda ortaklık yapabileceği ülkelere de ihtiyacı var. ABD ve Çin’in büyük şirketleri coğrafi olarak işleri dağıtmak daistiyorlar. Bugün Amerika ve Çin, bir nevi “yaldızlı çağ” içindedir. İki büyüme noktasından yararlanmak da bizim aksiyonlarımıza ve yeteneklerimize bağlı.

 

TÜRKİYE İÇİN FIRSAT: TEKNOLOJİNİN PETROLÜ GENÇ NÜFUS

ABD için fırsat penceresi var mı? Nasıl lehimize döndürebiliriz?

Hindistan ABD’nin büyümesini lehine çevirmeye 11 Eylül saldırılarından sonra başladı. Amerika psikoza girdiği an Hindistan, Washington’da kamp kurdu, güven telkin etti, dış kaynak ekonomisi ile dünyanın yazılım evi oldu. İlk olarak tekno-devlerin CEO’ları (Microsoft, Google, Adobe, Starbucks, …) Hint asıllı oldu sonra Hollywood filmlerinde Hintli karakterler belirdi şimdide ABD siyasetindeler ve bu da geniş taban tarafından rahatsız eden bir uç noktasına gelmiş durumda. Böyle bir “homerun” Yahudi asıllılarla 1980’li yıllarda olmuş. Onlarda finans gücü ve teknolojide yer edindiler. Benim Berkeley üniversitesindeki ikinci yüksek lisans tezim 2002 yılında uluslararası ilişkiler üzerineydi ve silikon vadisinden fayda sağlayan ülkeleri incelemiştim. Üç ülke öne çıkıyordu: İsrail, Hindistan ve İrlanda. İkisi ilerledi diğeri AB içinde törpülendi. Daha sonra Girişimci Kapital kitabımda bu konuyu irdeledim. Şimdi sıra biz olabilir miyiz? Şu anda da ABD bir yönetimsel kırılımda ve yeni başlayan bir soğuk savaşta. Genç nüfusumuzu, geo-politik durumumuzu ve dinamik yönetim tarzımızı bu konuda nasıl kullanabiliriz. AB örneğin birinci ve üçüncü noktada gerimizde.

 

Devamı >>>



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER