PKK’ya yakın Numedya’da yayımlanan Amed Dicle imzalı yazıda, PKK’nın silah bırakma sürecinde önümüzdeki günlerde önemli gelişmeler yaşanacağı ifade edildi.
Yazının ilgili kısmı şöyle:
“Önümüzdeki günlerde daha da görünür ve somut adımlarla ilerleyecek”
Bu çağrının ardından gelişen sürecin, önümüzdeki günlerde daha da görünür ve somut adımlarla ilerleyeceği açıktır. Zira Kürt hareketi, ilan ettiği tek taraflı ateşkesle yetinmeyecek; çağrının önünü açacak siyasal, diplomatik ve toplumsal hamlelerle süreci ilerletecektir. Öcalan’ın müdahalesi, pasif bir barış arayışı değil, devleti adım atmaya zorlayacak kadar güçlü bir siyasal iradenin beyanıdır. Bu yeni dönemde artık tartışmalar yalnızca temenniler üzerinden değil; atılacak somut adımlar, önerilecek siyasal modeller, kurulacak müzakere zeminleri üzerinden şekillenecektir. Kürt hareketi, 50 yıllık mücadele deneyimiyle bu süreci pasif izleyici değil, aktif kurucu olarak yürütecektir.
Öcalan’ın çağrısı ve PKK’nin atmaya hazırlandığı yapısal adımlar, süreci sadece siyasal aktörler düzeyinde değil, toplumsal düzeyde de yeni bir eşiğe taşıyacaktır. Fakat bu sürecin tarihsel sonuçlar üretmesi, yalnızca açıklanan kararlarla değil, bu kararlara gösterilecek toplumsal karşılıkla mümkündür. Hiçbir çağrı, onu sahiplenmeye hazır kitleler olmadan toplumsal gerçeklik hâline gelemez. Bu bağlamda halkın ve özellikle de Kürt toplumunun bu çağrıya göstereceği refleks, sürecin seyri açısından belirleyici olacaktır. Bu yalnızca bir destek meselesi değil; sürece aktif katılım, örgütlü cevap, siyasal özneleşme ve tarihsel rol üstlenme meselesidir.
Çünkü çağrının ve atılacak adımların gücü, onu yapanın kim olduğundan ziyade, onun toplumsal tabanda ne kadar karşılık bulduğuyla ölçülür. Bugün Öcalan’ın müdahalesi ve PKK’nin atacağı adımlar, halkın siyasal cesaretini ve örgütlü inisiyatifini yeniden sınava çağırmaktadır. Süreç, sessiz izleyicilerle değil, tarihsel iddia sahibi kolektif aktörlerle yürür. Bu yüzden şimdi önemli olan, çağrının ruhuna uygun bir şekilde kararlılık göstermek, hamleye hamleyle karşılık vermek ve süreci sahiplenerek kurucu zemine taşımaktır. Sessizlik bu aşamada tarafsızlık değil, edilgenlik olur. Toplumsal sahipleniş olmazsa, en ileri çağrı bile yarım kalır.”
“Önümüzdeki günler, bu sürecin somut adımlarla ivme kazanacağı bir evreye girecek”
“Önümüzdeki günler, bu sürecin daha görünür ve somut adımlarla ivme kazanacağı bir evreye girecektir. Toplumsal örgütlenmelerin yükselişi, yeni siyasal zeminlerin doğuşu ve demokratik anayasa tartışmalarının derinleşmesi bunun habercisi olacaktır. Bu nedenle herkes, bu yeni siyasal denkleme hazır olmalı; bu sürece müdahil olmalıdır.
Çünkü bu kez yalnızca bir barış yapılmayacak; yeni bir ülke, yeni bir bölge, yeni bir siyasal denklem kurulacaktır.
Ve bu denklemin kurucu gücü, örgütlü halkların iradesi olacaktır.”