Partiyi kurarken güzel kurmuşlar

Yusuf Z. Cömert, Beşir Atalay’ın yayınlanmış olan hatıraları üzerinden, kurucusu bulunduğu AKParti’nin, ilkeler çerçevesinde kadro partisi olacağı ve tek adamlığa yer verilmeyeceği sözünün, şimdi ne anlama geldiğine işaret ediyor

Partiyi kurarken güzel kurmuşlar

‘Sadece yaşayıp yazdıklarım’da (Kapı Yayınları) Türkiye’nin yakın siyasi tarihini kendi penceresinden yazmış, eski bakan, eski rektör, akademisyen, stratejist, siyasetçi, Prof. Dr. Beşir Atalay.

Beşir Hoca, unvanlarına yaslanarak yaşayan birisi değildir. Ben burada unvanları mahsus zikrettim.

Bilhassa bu unvanlardan dolayı, Beşir Bey’in penceresi kimi zaman yazdığı tarihi çok yakından izlemesine müsait bir pencere olmuş.

Kimi zaman da pencereden bakmasına bile gerek yok, yazdığı tarihin tam içinde bulunmuş.

12 Eylül’de Erzurum’da Atatürk Üniversitesinde öğretim üyesi.

Darbenin darbesine maruz kalmış. Gözaltında işkence görmüş.

28 Şubat darbesi sırasında Kırıkkale Üniversitesi’nin rektörü.

Cuntanın baskısıyla YÖK tarafından açığa alınmış.

Kitapta, üniversitenin kuruluşuyla ilgili güzel ayrıntılar var.

Atalay’ın tarihi yapanların arasında olduğu kısım Fazilet Partisi içindeki ‘Yenilikçi hareket’le ve Ak Parti’nin kuruluşuyla ilgili.

“1 Mart 2000 tarihinde Abdullah Bey beni aradı. ‘Akşam saat 18:00 gibi ANAR’a geleceğiz, orada mısınız’ diye. Bekliyorum dedim. Akşam vakti o saatte Bülent’le ikisi geldiler.”

Gelenler, daha sonra Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül’le hem Refah’ın hem Fazilet’in ağır toplarından, yenilikçi hareketin öncülerinden Bülent Arınç.

Görüşecekleri konu, Fazilet’in kongresinde yenilikçi hareketin genel başkan adayının kim olacağı.

“Söze Abdullah Bey başladı. Büyük bir zarafetle Bülent Bey’e hitaben “Siz içimizde en tecrübeli olanımızsınız ve büyüğümüzsünüz. Benim arzum ve tercihim bu görevi sizin yürütmeniz” anlamında sözler söyledi. Bülent Bey ise yine büyük bir zarafetle “Bunu senin yürütmen daha uygundur, şu anda bu senin hakkındır” dedi özetle.

İki genel başkan adayının birbirlerine karşı bu kadar zarif, bu kadar dostane davranmaları Beşir Bey’in gözlerini yaşartıyor.

Beşir Atalay ve ANAR’daki arkadaşları 28 Şubat darbesinin siyasette açtığı büyük boşluğu görüyorlar.

Bu yüzden, yenilikçi hareketin önde gelen isimlerini, Tayyip Erdoğan’ı, Abdullah Gül’ü, Bülent Arınç’ı, Abdüllatif Şener’i, boşluğu başkaları doldurmadan yeni bir parti kurmaya teşvik ediyorlar.

Bu dört siyasetçinin de katıldığı ve yeni bir parti kurma kararının kesinleştiği nihai toplantılardan biri Beşir Bey’in evinde yapılıyor.

“Sabahın dördüne kadar devam eden o günkü toplantımız çok verimli oldu. Ortada büyük bir ihlas ve samimiyet vardı. En duygu yüklü gecelerden biri olarak zihinlerimizde ve bizim evin hatıralarında yer aldı. O gece gözlerimin önündedir hep, hayatımın en hayırlı ve etkileyici gecelerinden birisidir, en başta gelenidir.”

14 Ağustos 2001’de Bilkent’te yapılan “kurucular kurulunun tanıtıldığı toplantıda Erdoğan ilkler ve ilkeler partisi olacaklarını, partide hiçbir göreve seçimsiz gelinmeyeceğini, lider diktatoryası yerine ortak akıl, seçim ve istişareler ile hareket edeceklerini belirtiyordu. Partide herkesin mal bildirimi kapsamında olacağının söylenmesi de temiz siyaset açısından önemli bir çıkıştı.”

“Erdoğan’ın, “Voltaire’in ‘Sizin görüşlerinize katılmıyorum ancak bu görüşlerinizi rahatça ifade edebilmeniz için canımı feda etmeye hazırım’ şeklindeki ünlü sözünü kılavuz edineceklerini açıklaması da çok anlamlıydı.”

“Genel Başkan olarak Tayyip Bey ilk ve en önemli siyasi konuşmasını burada yapmış oldu. O konuşma gerçekten çok iyi hazırlanmış bir siyasi metindir. Hüseyin Besli ve arkadaşları hazırlamıştı.”

“Parti programında öne çıkarılan noktalardan bazıları şunlardı:

“AK Parti’nin bir kadro ve ortak akıl hareketi olduğu.”

“AK Parti’nin en alt kademesinden genel başkanına kadar Türkiye’de görev süresini sınırlandıran ilk parti olduğu.”

“AK Parti’nin liderliği bilincinde olan ancak partiyi liderlik sultasına dönüştürmeyen bir yapıyla siyasete merhaba dediği.”

“Tayyip Bey’in Bilkent Otel’deki o tarihi konuşmasından da kısa bir pasaj sunmak isterim:

“Değerli Dostlar, bugün önemli bir gün.

“Bugün Türk siyasi hayatında lider oligarşisinin çöktüğü gün olarak, tekelci bir anlayışa dayanan liderlik anlayışının yerine kolektif aklın temsilcisi olan bir anlayışın yerleştiği gün olarak tarihe geçecek.”

Benim anladığım şu:

Partiyi kurarken güzel kurmuşlar, doğru kurmuşlar.

Sonradan, sınırlandırmayı düşündükleri şeyi sınırlandıramamışlar.

Bütün memlekete teşmil etmişler.