Tarih: 13.09.2018 10:07

Özgüveni yok etmeyin

Facebook Twitter Linked-in

Çocuklara, memurlara, işçilere... özgüven vermeyin.

Her çocuk özgüveniyle doğar.

Biz, o özgüveni yok etmeyelim yeter.

Ayşe Arman hanım, Ralli şampiyonu Burcu Çetinkaya hanımla yaptığı röportajda, Burcu hanım, kapanmasını anlatırken aynen şunu söylemiş: ?Ama şurası gerçek: Robert Kolej´de okumuş olmasaydım, geldiğim aile ve yapı itibarıyla başımı örtmeye asla cesaret edemeyebilirdim! Okulumun bana verdiği özgüven ve empatinin başımı örtmeye kesin katkısı olmuştur.?

Dikkat edin, ?Okulumun bana verdiği özgüven? diyor.

Her çocuk özgür ve özgüvenli olarak doğarlar, sonra çevre etkisiyle, örnek kabul ettikleri anne ve babalarından başlamak üzere, öğretmenleri ve ünlülerin hayatlarıyla kendilerine sınırlar çizmeye başlarlar.

Çocuk konuşamazken ağlayarak veya gülerek her isteğini söyleme cesareti varken büyüdükçe bu cesareti yok ediliyor ve sessiz ve içe dönük insanlar topluluğu üretiliyor.

 

İmam arkadaşın biri öğretmenliğe geçti. Birkaç ay sonra kendisiyle görüştüğümde ?Öğretmenlik nasıl?? dedim.

?Öğretmen olmadan önce ben kendimin bey olduğunu bilmiyordum. Öğretmen olunca müdür bey bana ?Bey? dedi? diye anlattı.

Müftüsünü bilirim. Bir iş için odasına giren hiçbir görevlisine gülmez, ?Otur bir çay iç? demez. Görevli, ayakta işini halleder ve gider.

Otuz yıl böyle görev yapan bir adamın emekli olunca özgür davranmasını beklemeyin.

Bir sene kafeste kalan kuş gibi uçmasını unutur ve sahibinin vereceği yemle/maaşla yaşamayı tercih eder. Haraminin yediği etliye de sütlüye de karışmaz.

Sevgili Peygamberimiz, kendisine iman eden Hazreti Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Hamza, Bilal, Selman, Suheyb, Ebuzer?gibi arkadaşlarının hiç birinin doğuştan getirdiği özelliklerini yok etmediği gibi onların işletilmesi için önlerini ve yönlerini açmış.

Allah, onların hepsinden arzı olsun.

Ömer´in, peygamberi öldürmeye teşebbüs ettiren cesaretini yok etmemiş, o cesareti adalet yolunda kullanması ve o adaletin dünyaya yayılması için yönlendirmiş.

 

Yalnız kendine yakın olanları değil arkadaşlarının/ashabının tamamını aynı karakter üzere yetiştirmiş.

Hazineden herkese aynı metrelerde kumaş dağıtılmış. Hazreti Ömer hutbe okurken üzerindeki elbisenin daha fazla kumaştan dikildiğini gören cemaatten biri ?Senin kumaşın metresi neden fazla?? demiş.

Hazreti Ömer de, ?Cevabı oğlum Abdullah versin? diye cevaplamış.

Oğlu Abdullah da, ?Ben kendi hissemi babama verdim? demiş.

Bir gün Hazreti Ömer: ?Ya ben yanlış yapar, adaletten saparsam ne yaparsınız?? diye sorduğunda, ?Seni kılıcımızla doğrulturuz? deyince Hazreti Ömer de: ?Böyle bir kavm/millet nasip ettiği için Allah´a hamd olsun? demiş.

Kaç tane okulumuzda öğretmenin yanlışını söyleyecek cesarette öğrencimiz vardır?

Veya şöyle sorayım, müdürün, belediye başkanının, şefinin,  yolsuzluk yaptığını gördüğünde onu uyaracak kaç memur veya işçi vardır ülkemizde.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —