Tarih: 28.12.2020 11:36

Özgürlük mü güvenlik mi?

Facebook Twitter Linked-in

Milli Gazete'den Bekir Gündoğmuş yazdı;

Resmi açıklamalara göre, bugün itibarıyla ülkemize ilk aşılar gelmiş oldu. Şubat ayına kadar da temin edilen aşı oranında önemli ölçüde bir sayıya ulaşılacağını biliyoruz.

Peki, aşı yaptırmak bir zorunluluk mu ya da kişilerin özgür iradeleriyle reddetme hakkı bulunuyor mu?

Bu soruya verilecek yanıtlar var elbette, ancak bunun yerine içinde bulunduğumuz ruh haline dikkat çekmek ve aslında gücü elinde bulunduran zihniyetlerin de bu ruh halinden istifade ederek kendisini nasıl da yeniden-yeniden güncellediğinden bahsetmek daha yararlı olacaktır.

Bilindiği gibi, birlikte yaşama hali, insanların kendisine ait bir takım haklarından feragat etmesini zorunlu kılmaktadır. Bireylerin toplamından çok daha fazla bir anlama sahip olan toplumun korunması açısından ya da bireylerin ihtiyaçlarını oluşturmak için kurulan siyasal kurumların otoritesini devam ettirmek bakımından bu haklardan feragat edilmesi gerekebilmektedir.

Netice itibarıyla yalnız yaşarken yapılabilenler, topluluk halinde yapılamayabilir.

Nitekim bu yüzdendir ki, toplumsal sözleşme kabilindeki anayasalarda özgürlük kavramı tanımlanırken “başkasının özgürlük alanına müdahale edene kadar” vurgusu yapılmaktadır.

O halde çeşitli şartlar altında devlet birey ya da toplum değişkeni karşısında özgürlük sınırlandırılabilir bir niteliktedir.

Özgürlüğün gözden çıkarılmasına neden olacak en önemli faktörlerden birisi “güvenlik kaygısı”dır. Temel insan ihtiyaçları arasında yer alan güvenlik ihtiyacı, yeri geldiğinde sahip olunan çeşitli özgürlüklerden feragat etmeyi sıradanlaştırabilmektedir.

Şimdi, kovid salgını karşısında aşı yaptırma konusunda insanlık bu ikileme tabi tutulmaktadır aslında!

Bir yanda bazı insanlar aşı yaptırmama özgürlüğünden istifade etmek istemektedir. Diğer yandan ise başka insanlar da güvenlik kaygısı ile tabiri caizse “doktoru görmeden kolunu sıvamaktadır.”

Genel propaganda bakımından düşünüldüğünde, aşı yaptırmamak aleyhinde bir tutum geliştirilmekte ve bu tercih göz göre göre kamu sağlığını hiçe saymak ve tehdit etmek şeklinde empoze edilmektedir.

Yönetenlerin bu iddiasının yönetilenler tarafından da büyük ölçüde kabullenildiği, daha gelmeden aşı yaptırma sırasına girenlerin sayıca çokluğundan görülmektedir.

Ancak önemli bir ayrıntı durmaktadır karşımızda!

Aşıyı bulma sürecinde çalıştırılanlar da, aşı yaptırmak için sıraya girenler de tıpkı yaptırmak istemeyenler gibi aslında zihinlerinde sürece ilişkin birçok soru işaretine sahipler.

Ancak öyle bitkin ve yılgın bir haldeler ki, ne bu soruları soracak mecalleri var ne de bu dayatma karşısında gösterecekleri bir dirayetleri!

Zira mevcudu ya da önerileni sorgulamak aynı zamanda bedel ödemeyi gerektirmekte…

Bedel ödemek ise konforun bozulması, rahatın kaçması, fincancı katırlarının ürkütülmesi anlamına gelmekte…

Halbuki aşının derde deva olup olmadığı ile ilgili net ve tatmin edici bir cevap da henüz ortada görünmüyor.

Aşı yaptırmayanlar diğer insanların sağlığını tehlikeye atar diye bir savunma geliştirilirken, bu iddiayı ispat edecek ve bir veri haline getirecek doneler henüz sunulabilmiş değil.

Dolayısıyla aşının zararlı olacağı hususu şimdilik nasıl bir iddiaysa, aşının yararlı olacağı hususu da bir iddiadır yalnızca!

O halde insanlar hangi güvenlik kaygısıyla özgürlüğünden feragat etmektedir?

Bu sorunun yanıtı, dijital toplum olma özelliğiyle doğrudan bağlantılı bir niteliğe sahip sanırım.

Sanal ortamın verdiği o sahte özgürlüğün aslında egemenlerin kontrolü altına girmek olduğunu bile bile insanlar hipnotize edilmiş bireyler gibi nasıl süreçten kendisini alıkoyamıyorsa, pandemi sonrasının bu yeni “zorunlu seçmeli teklifi” karşısında da benzeri bir tutum sergilemektedir.   

İnsanların harcadığı her kuruşu takip etmeye, tüm kurumlarını yönetmeye, zihinlerini ele geçirmeye uğraşan ırkçı emperyalistlerin elinde dünya gerçek özgürlükten ne kadar bahsedebilir ki zaten!

Kontrole dayalı özgürlüğe alışmak, aslında insanlara iyi gelmedi. İnsanlık korkaklaşmaktan, silikleşmekten uzaklaşmak zorunda. Bu ise ancak ve ancak insanı zilletten izzete ulaştıracak bir hedefe kilitlenmekle mümkün.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —