Özgün İrade Dergisi olarak gazeteci yazar Veysi Dündar ile yeni partiler ve siyaseti konuştuk

Gazeteci yazar Veysi Dündar ile Özgün İrade Dergisi adına, yeni partiler ve koronavirüs konusuna dair bir röportaj gerçekleştirdik. Bu röportaj aynı zamanda, ozgunirade.com'da da yayımlandı. İlgi ile okunması dileğiyle...

Özgün İrade Dergisi olarak gazeteci yazar Veysi Dündar ile yeni partiler ve siyaseti konuştuk

Veysi Dündar: "Muhalefet Umut ve Şeffaflık, İktidar ise Kendi Yapısını Tahkimat Peşinde" 

ÖZGÜN İRADE DERGİSİ1-Veysi bey yakın bir zamana kadar Ocak Medya’da günlük köşe yazıları ve röportajlarınızı takip ediyorduk. Fakat şu an bağımsız bir gazeteci olarak sizinle söyleşi yapıyoruz.

İlk sorumuzda ‘Neden ayrıldınız?’ desek. Yıllardır yoğun bir yazı trafiği içindeyken aniden ayrılmanız dikkat çekti.

 1-VEYSİ DÜNDAR: İnsan olmanın, var olmanın kaçınılmaz bir gelişim süreci diyebiliriz. Doğarsınız, yürürsünüz, okula başlarsınız. Gelişen zaman içerisinde aileden, yuvadan uçar başka mecralarda yaşama tutunursunuz. Yaşamın zorunlulukları bir bakıma. Önemli olan bu zorunlulukların değerleriniz, ilkeleriniz, onurunuz ve duruşunuza katkı sağlayacak bir çizgide gelişmesidir.

Ocak Medya’da gönüllü olarak, yıllardır binlerce yazım yayınlandı ve her hangi bir müdahale ve sansür ile karşılamadım doğrusu. Günlük köşe yazılarımı yazarken ‘Corona Söyleşileri’ adıyla her meslek erbabından 27.söyleşim yayınlanmıştı. Son söyleşim İlahiyatçı Cemil Kılıç hoca ile olmuştu. Bu söyleşiyi yayınlamayacaklarını bildirdi yayın editörü. Üstelik siyasi değil, ilmi ağırlıklı bir söyleşiydi.

Bu yaklaşımı site açısından da doğru bulmadığım gibi şahsım adına sindirebilmeyi pek onurlu bulmadım.

Sonuçta demokrasi, özgürlükler diyoruz ama kendi içimizde bunları gerçekleştirebilme ve sindirebilme noktasında arzulanan aşamada olmadığımızı düşünüyorum.

2-Bu arada ‘ÖTEKİLEŞTİRME’ adıyla kitabınız da yayınlandı. Hayırlı olsun diyelim. Devamı gelecek mi?

2VD: Teşekkür ederim. Yeni kitap hazırlığım devam ediyor. Birkaç seri olacağını umuyorum Allah’ın izniyle. Merak edenler buradan okuyabilirler. https://www.ocakmedya.com/yazarimizveysidundarinyenikitabiciktiotekilestirmekitapyazarlardandabuyukovgualiyor/

 3-Yeni partiler konusunda AK Parti kanadında yapılan propagandaların ve devletin var olan imkânlarını kullanma sonucunda, ‘küskün, kırgın ve kızgın’ muhafazakârların ‘yeniden’ AK Parti’ye yönelimi bu siyasi atmosferde mümkün görünüyor mu?

3-VD: AKP ve genel başkanının sahip oldukları devlet gücü, maddi ve manevi tüm imtiyazlarıyla artık tek parti devleti anlayışını yürüttüklerini uzun zamandır görmekteyiz. Ülke olarak karşılaştığımız tüm krizleri, afetleri, olumsuzlukları hatta en son Corona salgınını bile bu anlayış ve politikalarını gerçekleştirmeye bir yol bir sebep olarak gördüler.

AKP iktidarından -kendilerinin dikkat dağıtmada ki ve hedef şaşırtmada ki başarılarının farkında olarak- memnun olmayan ve eleştirenler tek seküler muhalif çevreler değil elbette. Kuruluşundan bugüne destek olmuş, oy vermiş muhafazakâr veya değil AKP tabanında da ciddi sancılar yaşandığı hepimizin malumu. Çok ustaca kriz ve korku yönetimi yapılıyor. Bundan dolayı tepki ve tavırlarını göstermeleri gerekenlerin zamanında adım atmaktan imtina ettiklerini düşünüyorum. Ama bu da bir çeşit uzatmaları oynamaktan öte gidemez umarım.

Erdemli olma hali, zor zamanda o günün sultanı veya yöneticilerine karşı hakkı söyleyebilmektir. Buna inanmışlar olarak haktan, hakikatten, adaletten, doğruluktan uzaklaşmamalıydık.

Gelecek Partisi, artısı, eksisi

4- Erdoğan’ın ve partisinin karşı çıkışlarının Davutoğlu’nun konumu üzerinden Gelecek Partisi’nin hanesine ‘eksi’ olarak yazılabileceği konusunda neler söylenebilir? Böyle bir tehlike Gelecek Partisi için hali hazırda mevcut mu?

4- VD: AKP’de, başkanı da kendilerine dönük tüm muhalefetin hiçbir şekilde eleştirisine tahammül göstermemeleri klasik bir politika halini aldı maalesef. Tek ‘Gelecek Partisi’ değil ki eleştirilen, kısıtlanmaya çalışılan, bedeller ödetilen. Gelecek Partisi de ben merkezli, tek merkezli, eleştirilemez, dokunulamaz kutsiliği atfedilen bu uygulamadan ve anlayıştan nasibini alıyor. Muhalefet etmenin bedelini yaşıyor maalesef.

İktidarın tahammülsüzlüğüyle, ödetilen bedellerle bir partinin hanesine eksi yazılmaz, şayet söz konusu muhalefet yapısı bu süreci iyi yönetir ve korkuya teslim olmazsa. Gelecek Partisini kuran kadroların çoğu ve lideri Sayın Davutoğlu bu iktidarı yakınen bilen tanıyan şahsiyetler. Sayın Davutoğlu yakın dönem başbakanlık yapmış ve iktidarın son dönem çok eleştirilen uygulamalarında öyle ya da böyle imzası ve desteğini belirten ifadeleri mevcut ki toplumdaki algı hala minvaldedir.  Zira bildiğiniz gibi Sayın Davutoğlu Türkiye Demokrasisi açısından son derece büyük kırılma ve bedellerin yaşandığı en kanlı dönemlerde Başbakan idi. Davutoğlu; “Cuma namazını Emevi Camiinde kılarız” cümlesinin kendisinin değil Erdoğan’ın cümlesi olduğunu belirtti. Suriye politikasının da kendi inisiyatifiyle gerçekleşmediğini, müsebbibin Erdoğan’ın tek karar verici olmasından kaynaklandığını söyledi geçenlerde. Suriye ile ilgili gelişmelerde kararın sadece kendisine bırakılması durumunda bu duruma gelinmeyeceğini de belirtti. Davutoğlu üzerine asılı kalan politikaları açıklamaya başladıkça, konuşulanların seyri değişecektir.

Gelecek Partisi bir yandan iktidarın saldırı ve ayak oyunlarına karşı ilkeli ve dikkatli bir yol izlerken diğer yandan da toplumdaki negatif algıya sebep olan bazı toplumsal kırılmalara sebep olan olaylarla ilgili net bir yüzleşme ile bu olumsuz algıyı bertaraf edecek tutum ve pratik ortaya koyabilmelidir.

Deva Partisi’nin ‘toplama’ bir parti olduğu savı

 5- AK Parti tarafından Deva Partisi için “Toplama bir parti, kendine ‘deva’ olmayacak bir parti” ve büyük oranda gençlerden oluşan kadrosuna bakarak “tecrübesizler partisi” yakıştırmalarında bulunulmuştu. Bu türden ifadelerle partinin önünü kesmekle neyi amaçlıyorlar?

5- VD: Gerçek olmayan bir şeyi sürekli tekrarlarsanız kendiniz de ona inanmaya başlarsınız.

Deva Partisinin var oluş mimarlarından en önemlisinin, bugünkü Cumhurbaşkanının bizzat elinden görevi devraldığı bir otorite, bir siyasi isim olarak Sayın Abdullah Gül’ün olduğunu kim inkâr edebilir?

Kaldı ki AKP’nin kuruluşunda da, daha öncesinde de tüm yaşamı siyaset içinde geçmiş bir isimden bahsediyoruz. Sayın Babacan da yıllarca AKP’nin prensi olarak ekonomi kendisine teslim edilen ve güvenilen bir siyasetçi değil miydi?

Şu da bilinen bir gerçektir ki, bir parti sadece resmi kurucu kadrolarından ibaret değildir.

Her oluşumda olabilecek eksiklikler, fazlalıklar burada da olabilir elbette.

Dolayısıyla ‘Tecrübesizler’ ifadesi pek yerini bulmuyor. Hem zaten Türkiye siyaseti sadece, yürüyemeyen, konuşmayan, üretemeyen yaşlı kadrolara teslim edilmemeli artık.

Babacan’ın başarılarını yok sayma düşüncesi

 6- Ali Babacan ekonomi bakanlığı döneminde bir hayli başarılı işlere imza atmıştı. Ama mevcut iktidar bu başarıları görmezden geliyor ve bir dezenformasyona başvuruyor. Toplum sürdürülen bu dezenformasyonu, ‘nasıl’ ve hangi saiklerle değerlendirecektir?

6- VD: Toplum genel anlamda bunun farkında fakat bundan fazlası, halkla iletişim ve bilgi olarak PR çalışmaları da gerektirmektedir. Toplum başarılı olanı hatırlıyor ama geçmişin olumlu adımları ve politikalarının üzerine ülkemiz adına neredeyse tüm kazanımlarda geri gidişin etkisi ve umutsuzluğu ile olumsuzluklarla da eşleştirme gibi bir algı gözlemliyoruz. Sayın Babacan her ne kadar ayrılma açıklamasında net şekilde bunu ifade ettiyse de, çok ciddi bir dezanformasyon içinde olan topluma daha sık doğruları hatırlatmak ve güncel gelişmelerde daha aktif var olmakla bu olumsuzluklar aşılabilir. Ülkenin önemli gündem maddeleri yaşanırken, sessiz kalınmamalı, yaşanan her konuda bir görüş bir öneri bir çözüm sunulmalıdır. Ülkeyi yönetmeye talip olmuş bir partinin, kaçınılmaz tavrı bu olmalıdır.

Babacan ile ilgili; halk nazarında en büyük handikaplardan biri, “Başkanlık Sitemi” oylamalarında destek vermiş olmasıdır.

Abdullah Gül ve ekibinin “tasfiyesi” meselesi

 7- Başlarda Babacan ile birlikte hareket eden 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ekibinden olup kurucular listesinde isimleri olmamasının kuvvetle muhtemel düşünülen, çoğu da geçmişte AK Parti saflarında tecrübe sahibi olmuş birçok ismin, Gül ile birlikte Deva Partisi listesinde bulunmayışını nasıl yorumlayabilirsiniz?

7- VD: Yukarıda da ifade ettiğim gibi resmen kurucu listede var olmasa da, bu politik kuruluşun mimarı Sayın Abdullah Gül’dür diyebiliriz.

Kaldı ki son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir ittifak adayı olarak gündeme gelen en güçlü isimlerden biriydi ve adaylığına da ramak kalmıştı. Olası bir seçimde yine aday gösterilmeyeceğini kim iddia edebilir? Dolayısıyla partili bir isim olmaması her açıdan en makul olanıydı. Sayın Gül’e yakın isimlerin kurucu listede olmadığına yönelik iddialara gelince, listenin ona rağmen hazırlanmış olabileceğini sanmıyorum. Sonuçta Sayın Babacan’ın bizzat çalışacağı ekibi hazırlamasında inisiyatif sahibi olması demokrasi adına da doğal olan bu değil mi?

Erdoğan ve “Hâkim Çevre” Faktörü

 8- Gerek toplumsal kesimlerin bir kısmında, gerekse de Ak Parti içerisinde, yeni partilere yönelik var olan ‘olumsuz’ söylemler, yine AK Parti’yi, “hakim paradigma adına” ‘yeniden’ iktidara taşımak için, yıpratıcı stratejinin bir parçası olduğu düşünülebilir miydi?

8- VD: Bu sorunun cevabını yukarıda birkaç soruya cevabımda verdim kısmen. Su akar yatağını bulur. Mevcut iktidar elindeki gücü elbette kaybetmek istemeyecektir. Kötü olan bunu kötülükle yapmaya çalışmasıdır. Soran, sorgulayan bir akıl ile değerlendirmeyi, düşünmeyi öğrettiğinizde toplum gerçeklerin farkına varmaktadır. Ondan değil midir iktidar sahipleri ‘Cehaletin faziletinden’ bahseder hale gelmişlerdir.

Koronavirüs

 9– Dünya ve Türkiye olarak epey zamandır koronavirüs olayı ile iç içeyiz ve ondan kurtulmak için bir çaba sarf ediyoruz. Konu ile ilgili olarak mevcut iktidar ekonomik açıdan kesenin ağzını açıp adeta bu alanda ‘devletçi’ bir rolü üstlenmiş görülüyor. Ama bununla birlikte epey zamandır bu alanda uygulanan küreselci serbest ekonomik politikalara bakınca bu tür devletçiliğin geçici olduğu söylenebilir mi?

9- VD: Doğrusu İktidarın kesenin ağzını açtığı ifadesine katıldığımı belirtemeyeceğim. Türkiye’nin de iddia edildiği gibi ekonomi de parlak bir yerde olduğu farz edilirse, gelişmiş ülkelerin sağlıkta pek değilse de halkının geçim garantisi adına yaptıkları, attıkları adımlar ve ekonomik güvenceleriyle kıyası kabil değil. Nasıl olsun ki? Onlar halkından hesap numaraları istediler devletler halkının hesabına para yatırdılar. Bizimkiler ise aynı talepleri bizim halkımız da istemeyi düşünemesin diye direkt kendileri IBAN numarası verdiler. Bugün olmuş kaç yol denediler henüz bir maske dağıtmayı yoluna sokamadılar.

Her krizi fırsata çeviren iktidar salgını da zaten kazanamayan halka ceza kesmeye fırsata döndürdü.

 Yeni Partilerin ‘Sınanma Alanı’ Korunavirüs

 10– Koronavirüs’le birlikte Dünya’da ve bizde ‘yeniden’ ulus-devlete dönüş tehlikesi var mı?

Koronavirüs’ün, bu sıkışık ortamda AK Parti’ye yaradığı söylemleri bir hayli revaçta. Bu, belli bir müddet etkisini sürdürmesi açısından pek de mümkün. Bir de bu konunun, yeni partilerle ilgili yönü vardı.

 Görüldüğü kadarıyla gerek Davutoğlu ve gerekse de Babacan bu işi siyasi malzeme yapmadılar. Bilakis olması gerekeni söylediler. Görünen bu avantajlı durum, yeni partiler için, yapılacak olan seçimlerde, sandığa nasıl yansırdı?

10- VD: Doğrusu siyasi malzeme yapmadılar derken neyi kastettiğinizi anlıyorum ama acaba bu halk nazarında ne kadar olumlu bir intiba oluşturdu? İnsanlar borçtan, evine ekmek götürememekten intihar ediyor. Daha dün işsiz bir genç, borçla aldığı benzini üzerine döküp kendini yaktı. Bu kriz bittiğinde ekonomistler ülke genelinde işsizliğin yüzde 25, genç işsiz oranının yüzde 35-40 bandına varacağını söylüyorlar. Bunun daha beter halini düşünerek ama muhalefet ama iktidar çözüm yolları üretmeliyken, susmak ya da siyasi malzeme yapmamakta nedir? Başımızı kuma gömelim ve alemi kendi haline salalım mantığı yanlıştır.

Milyonlarca insanımız İnfaz Yasasından büyük beklentiler içinde iken, Corona riski de varken haksızca hapislerde olan yakınlarının da tahliyelerini bekliyordu. Ve maalesef her gün dört bir yanda hapishanelerde pozitif çıkan ve hastaneye sevk edilen mahkûm haberleri geliyor. İnsanların yüreği ağzında. Corona’nın siyasete araç edilmesi değil mevzu olan, siyaset de dâhil her yoldan toplumsal bir huzur ve güvenceye ihtiyaç olduğu bir dönemde ve zor zamanda zor olanı yapabilmektir aynı zamanda siyaset…

Selamlar sevgiler…

Gazeteciyazar Veysi Dündar'ın, yeni çıkan "Ötekileştirme" adlı eseri...