CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin "Şikayet eden CHP'li, şikayet edilen CHP'li, itirafçılar CHP'li, rüşveti alan CHP'li, veren CHP'li" sözlerine Ankara'da öldürülen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş ve İstanbul'da öldürülen avukat Serdar Öktem üstünden yanıt verdi. Özel, "Buraya kadar geldi. Öyle, o CHP'li, bu CHP'li, hırsıza CHP'li, yolsuza CHP'li. Kimle konuştuğunuzu, nasıl konuştuğunuzu bileceksiniz. Bakın, bütün Türkiye konuşuyor, birileri susuyor. Ankara'nın ortasında vurulan MHP'li. Vurup da yargılanılanlar mahkemede söylüyorlar MHP'li. Azmettirenler MHP'li. Serbest bırakıldıktan hemen sonra susturulan MHP'li. Susturanlar MHP'li. Konuşmayan bir tek sensin, MHP'li! Bir tek sen!" ifadelerini kullandı.
Özel, yeni yasama yılında partisinin ilk grup toplantısında yaptığı konuşmada Meclis'in açılışı resepsiyonuna katılmamalarına dair eleştirilere de yanıt verdi. Özel, "Birileri muhalefetin belediye başkanlarını şantajla partisine katıp rozet takma törenleri düzenlerken kimse bana 'Erdoğan'ı dinlemek milli iradeye saygıdır' diyemez. Sıkıştığında milli iradeye sarılıp, birinci olunca milli iradeye sarılıp İstanbul'u kaybedince mundar oldu diyeceksin" dedi.
"1 Ekim'de gelip poz kestiler"
CHP lideri Özgür Özel, yeni yasama yılının başlamasıyla TBMM'de partisinin ilk grup toplantısında konuştu. Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Yaz boyunca tatil yerine mücadele eden, vatandaşın derdini dinleyen, meydan meydan direnen grubumuza ve onları destekleyen tüm demokratlara yürekten selam olsun! 70 gün aradan sonra yeniden Meclis çatısı altındayız. Bu 70 günde can sıkan sorunlar seyrelmedi, arttı. Demokrasi, adalet ve ekonomik krizi yaşamaya devam ettik. Ülkenin sorunları büyürken bizler de mücadeleye devam ettik. 19 Mart sonrası 60. eylem için yine İstanbul'da, meydanlardayız. Milletin derdiyle ilgilenmediler, 1 Ekim'de burada gelip poz kesitler.
Biz 1 Ekim öncesi bir karara vardık: Meclisi işine geldiğinde çalıştıran, işine gelmediğinde bypass eden, millet iradesine saygısızlık edip bir darbeye kalkışan, milletin payına değil varsa yoksa kendi payına çalışan bir iktidarın başındaki zatı bu çatının altına gelip bir açılış konuşması yapıp orada demokrasiden, iletişimden, anlayıştan, birlikten, beraberlikten söz edip dönüp gidip zulme devam edecek olan ikiyüzlülüğüne tanıklık etmek istemedik. O gün hiç şüphe yok. O gün hiç şüphe yok. Bu durumdan duydukları rahatsızlıktan bunu milli iradeye saygısızlık, meclise saygısızlık diye nitelendirmeye çalıştılar.
15 Temmuz gecesi darbe gerçekleştiğinde ki bütün darbeler doğası gereği iktidara yapılır. O güne kadar olanca haksızlığa, hukuksuzluğa, çelişkilere kavgalara rağmen o gece bir karar verdik. Düşünmeden genel merkezimizde toplanıp muhattaplarımızı aradık. Meclis'i açın beraber direnelim dedik. Tayyip Erdoğan'a karşı yapılan darbede demokrasinin safında yer aldık. Sandıkla geldiği halde sandıktan kaçanlara karşı yani 19 Mart darbecilerine karşı 15 Temmuz darbecisine nasıl yüz vermediysek onlara da vermedik, karşılarına dikildik. Geçen sene 1 Ekim'de burada konuşup 2 Ekim'de bir bakan yardımcısını siyasi bir mevki kendi söylüyor. Eskiden bakanlar siyasetçiydi. Bürokratları, müsteşarları teknik. Şimdi bakanlar teknik, yardımcıları siyasidir.
Can Atalay vurgusu
Hem de bir yandan açılan Meclis'te Hatay halkının seçtiği Milletvekili Can Atalay'ın koltuğu boşken. Milli iradeye saygıdan bahsediyor. O meclisin yaptığı anayasayla, milletin onayladığı anayasayla AİHM kararları hepimizi bağlarken ve bu kararlara rağmen Kavala 9 yıldır içerideyken yine AYM kararlarına uymuyorum, saygı duymuyorum derken, kaybettiği ilk seçimden sonra demokrasi treninden inerken, CHP'li belediyeleri silkelerken milletin çöpü toplanmasın diye, milletin ayağına hizmet gitmesin diye belediyenin parasına çökerken, yani milletin zorluk çekmesinden siyasi rant beklerken Cumhurbaşkanı adayımızı iftiralarla suçlayıp sonra da çıkıp milli iradeden bahsedemezsiniz.
"Belediye başkanlarını şantajla partisine katarken kimse bana Erdoğan'ı dinlemek milli iradeye saygı demesin"
Esenyurt, Şişli, Ovacık belediyelerimiz seçtikleri başkanlar yerine kayyumlar tarafından yönetiliyorken, Dem Partili on belediyeye kayyum atanmışken ve namuslu Belediye Başkanları hapislerde yatarken birilerine 'Gel bakalım ya da sen, ya sen gel bize katıl ya da sende hapse atıl' deyip muhalefetin belediye başkanlarını hapis tehdidiyle, şantajla partisine katıp utanmadan rozet takma törenleri düzenlerken kimse bana Erdoğan'ı dinlemek milli iradeye saygıdır demesin. Buna kimse inanmaz. Sıkıştığında milli iradeye sarılıp 1. olunca milli iradeyi baş tacı yapıp İstanbul'u kaybedince mundar oldu diyeceksin. Mazbatayı iptal ettireceksin. 800 bin farkla gelecek, 5 yıl boyunca her kötülüğü yapacaksın, her iftirayı atacaksın. Yine kazanacak diplomasını iptal ettireceksin. Ondan sonra fotoğraf çektirmeye gelince milli iradenin tecelligahına geldim diyeceksin. Bu milletin iradesi bu ikiyüzlülüğü reddetmektedir artık.
"15.5 milyonun adayı Ekrem İmamoğlu'nun koltuğu boş"
Reddetmektedir. Beyefendi gelmiş, ana muhalefet koltuklarını boş görmüş, kimyası bozulmuş, nevri dönmüş. O günden beri ağzından çıkanı kulağı duymuyor. Ama böyle karşısında boş koltuk görüp de morali bozulmak, çıldırmak, bunu kendine bir haksızlık olarak görmek varsa, ey Erdoğan, o 342 gündür darbe mekaniği işletiyorsun. 202. günündeyiz darbenin. Ve benim Türkiye'nin en büyük ilçesini kazanan belediye başkanım Ahmet Özer'in namusuyla, helal oylarıyla kazandığı koltuğu 342 gündür boş. Beşiktaş Belediye Başkanı Rızamızın 263 gündür koltuğu boş. Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler'in 217 gündür. Şişli Belediye Başkanı Emrah Şahan'ın koltuğu 198 gündür boş. Beylikdüzü Belediye Başkanı'nın koltuğu boş. Gidip bakarsan hücresindeki yatağı da boş. Ya Revir'de, ya Devlet Hastanesinde ya Üniversite Hastanesinde ya yine cezaevinde. Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün'ün 125 gündür. Gazi Osmanpaşa Belediye Başkanı Hakan kardeşimin 125 gündür. Daha evveli gün evliliğinin 1. yıl dönümüydü. Nikah şahidi olduğum Utku Caner Çaykara'nın 125 gündür. Ceyhan Belediye Başkanı Kadir'imin 125 gündür. Oyateki'nin Seyhan Belediyesindeki koltuğu 125 gündür boş. Adana gibi Başkan Zeydan Karalar'ın Adana'daki koltuğu 91 gündür boş. Antalya Büyükşehir Muhittin Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in koltuğu 94 gündür boş. İki eli dolu 14 tane hapla cezaevinde günde 14 hap içerek yaşama tutunmaya çalışıyor. Şişli Belediye Şile Belediye Başkanı Özgür Kabadayı'nın 85 gündür. Belediye Beyoğlu Belediye Başkanımız İnan Güney'in 49 gündür. Bayrampaşa Belediye Başkanımız Hasan Mutlu'nun 21 gündür ve İstanbul'u üç kez üst üste kazanan, AK Parti'yi dört kez üst üste Erdoğan'ı yenen, asla ona seçim kaybetmemiş olan ve 19 Mart'ta gözaltı işleminden sonra onun 4. gününde o tutuklamaya sevk edilirken 15.5 milyon kişinin elinde iki bastonla oy vermeye gelen ninenin, karnında 3 aylık bebeğiyle bebeğinin geleceğinin cumhurbaşkanına desteğe giden kardeşimin seçtiği 15.5 milyonun adayı Ekrem İmamoğlu'nun koltuğu boş.
Millet verdiği oylarla doldurduğu koltukları senin yargı kolları başkanın senin talimatından boşaltacak. Ondan sonra Cumhuriyet Halk Partisi'nin milletin oylarıyla doldurduğu o koltuklar sana ikiyüzlülük yapmayasın diye, özün darbeci sözde demokrat numarası yapmasın diye boş kalınca sinirleneceksin. Hadi oradan sende başka kapıya. Hala ortada bir iddianame yoktur. Kimse ne ile suçlandığını bilmemektedir. Bir tane delil, bir tane kanıt yokken yargısız infaz yapılmakta açıktan haysiyet cellatları tarafından arkadaşlarımızın onuruyla, şerefiyle, namusuyla oynanmaktadır. Bugüne kadar bunu Anadolu Ajansı'ndan yaptıkları yalan servislerle boş bir kasa yerine içinden eurolar çıkarılan kasa. Tutanakta kasa boş diyorsun, stok görüntü servis ettik diyorlar. Ve kendi kalemşörleriyle yargıdaki köşeleri dağıttığı ve kendinin bütün yanlışlarını savunanlarla televizyonda yandaş televizyonlardaki her türlü haksızlığa gözünü yummuş vicdanını saraya vermiş yorumcularla haysiyet cellatlığı yapıyordu.

