Tarih: 28.02.2021 00:48

Ortaöğretim Başarı Puanı Adaletsizliği Giderilmelidir!

Facebook Twitter Linked-in

Mevzunun önemine binaen Eğitimci-Yazar Bekir Birbiçer’in konuyla ilgili açıklamasını paylaşmak istiyorum. Aynı zamanda Özgür Eğitim-Sen yönetim kurulu üyesi olan Bekir Birbiçer’in OBP’nin neden adaletsizliğe yol açtığını etraflıca ele aldığı açıklaması şöyle: Bilindiği üzere 2017 yılında apar topar kaldırıldı. YGS-LYS sistemi yerine getirilen YKS ile 18 puan türü 3’e düşürülerek sınırlanmış puan türlerinde yığılmaların önü açıldı ve sınavın seçiciliği tahribata uğratıldı. Oysa YGS-LYS sistemindeki 18 çoklu puan türü ile yeteneğine göre bölüm tercih etme imkânı üst düzeye çıkarılmış, yerleştirmede adalet ve hakkaniyet olabildiğince sağlanmıştı.

Seçicilik ve güvenilirlik düzeyi oldukça düşük olan YKS sisteminin adalet ve hakkaniyet açısından en zayıf yönü ise uygulanmaya başlandığından beri dile getirdiğimiz ortaöğretim başarı puanı uygulaması. 

OBP’yi şu şekilde izah edebiliriz: Öğrencinin 100'lük sistemde başarı puanı "5" ile çarpılıyor çıkan rakam da "0.12" ile çarpılıp öğrencinin sınav puanına ekleniyor. Bir öğrencinin alacağı asgari OBP katkısı 30, azami OBP katkısı ise 60 puan olabiliyor. 

OBP’nin yerleştirme puanı üzerindeki %12’lik etkisi haliyle çok büyük adaletsizliklerin önünü açıyor. Şöyle örneklersek; İki farklı liseden mezun olan öğrencilerden birinin diploma notu 100 diğerinin 90 olduğu durumda 100 olan 60 puan alırken 90 olan 54 puan alıyor. 

Bu sistemde 1 puan öğrenciyi 10 bin kişinin önüne geçirebiliyor veya arkasına atabiliyor. Eski YGS-LYS sisteminin ikili yapısı gereği ikinci aşama olan LYS’ye katılım daha az oluyordu, o yüzden sıralama az katılımcı arasında yapıldığı için 1 puan aralığında korkunç yığılmalar olmuyordu. 1-2 puanlık OBP farkı önemsenmeyebiliyordu.

YKS sisteminde ise ön eleme sınavı olmadığı için 2,5 milyon öğrenci tek sınavla sıralanıyor, bu da tek bir puan aralığına on binlerce adayın girmesine yol açıyor. 2,5 milyon öğrenciyi 500 puanın içine dağıtmaya çalışınca bunun yaşanması kaçınılmaz oluyor. Dolayısıyla sınav sonucuna göre sıralandığı takdirde ilk 1000 içinde yer alması gereken aday, OBP devreye girince sıralamada 30-40 binlere düşebiliyor.

OBP, uzun yıllardan beri tartıştığımız ve sorunlara yol açan bir uygulama. Liseye olan ilgi ve bağı diri tutmak düşüncesiyle kimi zaman hesaplama yöntemi veya katkı oranları değiştirilse de her yeni sınav sisteminde yer aldı. ÖSYM geçmişte, OBP hesaplama yönergesinde 28 farklı değişkenle öğrenciler arası eşitliği sağlamaya çalışarak okullar arasındaki ölçme değerlendirme orantısızlığını gidermeyi amaçlamıştı. Ancak son sistemde o değişkenler de devreden çıkarıldı ve çıplak diploma notu direkt etkili hale getirildi. 

Bu durumda MEB yetkililerinin de zaman zaman dile getirdiği “şişirilmiş notlar”ın yerleştirmelerde adaletsizliğe yol açmasının önüne nasıl geçilecek? Bilhassa özel okullarda bol keseden dağıtılan hormonlu notların devlet liselerinde kılı kırk yararak notlandırılan öğrenciler karşısında avantaj sağlamaları ve büyük bir öğrenci kitlesinin tüm hayatlarını etkileyecek büyüklükte bir adaletsizlikle karşı karşıya gelmeleri nasıl göz ardı edilebilir? 

Bir puanlık farkın 10 bin kişinin altına düşmeye yol açtığı böyle bir sistem, geçen yılın mart ayından beri salgın nedeniyle sağlıklı bir ölçme değerlendirmenin yapılamadığı bir sınav yılında daha da tehlikeli bir hal arz ediyor. Süreç böyle devam ettiği takdirde üç dönemdir okul yüzü görmemiş olan öğrenciler adil olup olmadığı denetlenemeyen sübjektif kriterlerle verilen notlarla sınava girmiş olacak. Dolayısıyla son 2 yılın not ortalamaları baz alınarak yapılan bir sınavın seçiciliği ve adaleti çok daha şüpheli hale gelecektir. Ayrıca okullarda veli ile öğretmenin karşı karşıya gelmesinin de önü açılmış olacaktır. 

Ülke genelindeki 8 bin civarındaki lisenin hem tür ve alan hem de öğrenci ve öğretmen profili açısından farklı olduğunu göz ardı edersek sınavın nispeten eşit koşullarda yapıldığını söyleyebiliriz. Ancak OBP, okullar arası değerlendirme farklılıkları sebebiyle içinde eşitsizlikler ve mağduriyetler barındırıyor. O halde yüzde 12 oranında büyük bir etki gücüne sahip olan OBP’nin bu yıl geç kalınmadan gözden geçirilmesi gerekiyor. 

MEB ve ÖSYM kamuoyunun itirazlarını ve “paydaşların” görüş ve önerilerini dikkate alarak gecikmeden önlem almalıdır. OBP’nin etkisini daraltmalı veya gerekirse bu yıl uygulamamalıdır.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —