Sıçrayarak uyanıyor her sabah Ortadoğu. Her sabah cengaver yürekli bir evladını daha ölüme yatırıyor, kaç bin yıllık sözünden caymadığını kanıtlamak için. Kendi elleriyle toprağını kazar, direnişin yeryüzü kadar geniş yürekli cesur ve yalnız annesi.
Ölüm her sabah kol gezer sokaklarında Ortadoğu'nun. Acı bir feryatla ve derin bir sızıyla titriyor bir kez daha sol kaburganın altındaki cevahir.
He canım Ortadoğu vatandır, izlerinden ötürü Ademin, Nuhun, İbrahim'in. Ortadoğu, bizim yitik vicdanımızdır. Hem kaderimiz, hem kederimiz, hem tarihimiz, hem talihimizdir bizim. Hem tamamlanmamış sevdamız, hem yarım kalan şüirimiz, üstelik binyıllar geçse de, henüz bestelenmemiş ağıdımız/türkümüzdür bizim.
Değil mi ki, ağıtlar buradan yükselir.
Bil ki, kalbim Ortadoğudur artık. Bir Mekke'de bir Medine'de atar.
Yanı sıra Kudüs'te, Diyarbekir'de, Konyada ve Bagdatta atar.
Kahire'de, Beyrut'ta, Tahran'da, Kabil'de atar.
Fırat, Dicle ve Nil ki, şahdamarımdır benim.
He canım Ortadoğu sıladır, hasretinden ötürü hicretin.
Ortadoğu damıtılmış, demlenmiş, közlenmiş ve özlenmiş aşkımızdır bizim. Arapın, Türkün, Kürdün, Farsın, Çerkez'in Arafat'ta buluşması, Medine'de kucaklaşması, Kudüs'te yücelişi ve İstanbul'da kükreyişidir Ortadoğu.
Ortadoğu evimiz, şehrimiz ve vatanımızdır bizim.

