Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Ortadoğu Savaşları ve Batılı Silah Şirketleri

Dr. Cafer Talha Şeker´in İnsamer´de konu ile ilgili olarak yayımlanan analizi...

Ortadoğu Savaşları ve Batılı Silah Şirketleri

Giriş

?Ortadoğu? olarak isimlendirilen coğrafya, Osmanlı´nın yıkılması ile birlikte 20. yüzyılın ilk çeyreği sona ermeden işgalci güçlerin sömürge alanına dönüşmüştür. 1920´den sonra Ortadoğu halkları için işgaller ve istikrarsızlık devri başlasa da 2. Dünya Savaşı esnasında ve sonrasında bölge ülkelerinin bağımsızlıklarını kazandıkları görülmektedir. Ancak tüm dünya ile birlikte Ortadoğu´yu da kuşatan katı ideolojik bloklaşma ve Soğuk Savaş dönemi (1947-1991), tam bağımsızlıkların gelişmesini ve güvenli bir ortam oluşmasını önlemiştir. Bu tarihlerde Avrupa´nın sosyoekonomik inşası büyük bir hızla ilerlerken, Ortadoğu ülkeleri gerek kendi içlerindeki anlaşmazlıklar gerekse Arap-İsrail savaşları sebebiyle ekonomik kaynaklarının büyük bölümünü silahlanmaya harcamak zorunda kalmıştır.

20. yüzyılın ilk yarısında Avrupa´yı kendi içinde vuran konvansiyonel silahlar, 1945´te nükleer silahlar gölgesinde kurulmaya başlayan yeni küresel sistemde, bu defa Ortadoğu´ya pazarlanmış ve bölge jeopolitiğinde yaşanan mücadele boyunca kullanılmıştır. Arap-İsrail savaşları olarak bilinen 1948, 1967, 1973 savaşlarına ilave olarak sayısız iç savaş ve işgaller yaşayan bölge, bu süreçte silah üreticilerinin en büyük müşterisi hâline gelmiştir.

Ortadoğu bölgesi, Avrupa-Asya-Afrika kıtalarının buluştuğu, dünya ticaret yollarının geçtiği ve zengin yer altı kaynaklarıyla son derece stratejik konumu sebebiyle (...) küresel silah sanayisinin de vazgeçilmez pazarlarından birine dönüşmüştür.

Ortadoğu, Soğuk Savaş´ı bitiren 1990´lı yılların başında yine büyük bir işgale ve savaşa şahit olmuştur. Irak´ın Kuveyt´i işgali ve ardından ABD´nin başını çektiği bloğun Irak´a saldırısı, sonuçlarını bugün dahi hissettiğimiz büyük bir siyasal kırılma oluşturmuştur. Bu kırılma Arap ülkeleri arasında yeni bir husumet dönemini başlatmakla kalmamış, akabinde birçok aşırıcı grubun ortaya çıktığı yeni bir kaos sürecinin de fitilini yakmıştır. Bölgede İsrail´in yürüttüğü işgalin oluşturduğu gerilim yetmezmiş gibi, bir de Batılı ülkelerin Irak ve İran´a yönelik kuşatma siyaseti, Ortadoğu´daki gerilimi sürekli canlı tutmuştur. Bu gerilimin bir diğer safhasını bölgede yapılmak istenen yeni sınır değişiklikleri oluşturmuş ve böylece bütün ülkeler sınırlarını korumak adına daha fazla silahlanmaya girişmiştir.

Çok geçmeden Ortadoğu ülkelerinin kendi aralarındaki diplomasi dili sertleşirken 2000´li yıllarla birlikte bölgede biriken silahlar, etnik ve mezhep dili üzerinden patlamaya başlamıştır. Ortadoğu bölgesi, Avrupa-Asya-Afrika kıtalarının buluştuğu, dünya ticaret yollarının geçtiği ve zengin yer altı kaynaklarıyla son derece stratejik konumu sebebiyle büyük aktörlerin sadece rekabet alanı değil aynı zamanda operasyon sahası hâline gelirken küresel silah sanayisinin de vazgeçilmez pazarlarından birine dönüşmüştür.

21. yüzyılla birlikte ABD öncülüğünde başlayan Ortadoğu´nun işgali, çeyrek asrı bulmadan geniş bir coğrafyayı kan ve gözyaşına boğarak büyük insani dramlara yol açmıştır. Ancak bu durum küresel silah şirketleri için ?bereketli?(!) bir pazar doğurmuştur. Afganistan ve Irak işgallerinden sonra ?Arap Baharı?nın getirdiği belirsizlikle bölgenin siyasi ve insani sınırları değişmiş ve çatışma alanları daha da genişlemiştir.

Küresel enerji şirketlerinin çıkarlarıyla bağlantılı olarak Ortadoğu jeopolitiğinde yaşanan savaşlar, devletlerin istikrarsızlaşmasına ve devlet dışı silahlı aktörlerin büyümesine yol açmaktadır. Bu tabloda küresel silah şirketlerinin büyük rol oynadıkları dikkat çekmektedir. Diğer bir ifadeyle enerji şirketlerinin çıkarları adına yapılan savaşlar, silah şirketlerine bir anlamda alan açarak yeni pazarlar oluşturmaktadır. Petrol zengini Ortadoğu haritası da böylece dünyanın en büyük ve ?çekici? silah pazarına dönüşmektedir. Son yıllarda Suriye, Yemen ve Libya semalarında uçan jetler ve Irak dâhil bölge ülkelerinin toprakları üzerinde yaşanan çatışmalarda kullanılan silahlar, dünya barışını sağlama iddiasındaki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) daimi üyesi ülkelerine ait şirketler tarafından tedarik edilmektedir.

Bugün BMGK´nın beş daimi üyesi (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin), sadece dünyanın en büyük silah üreticileri değildir, bu ülkeler aynı zamanda nükleer silah ve balistik füze sistemlerine de sahiptir. Bu ülkeler, kitle imha silahları olan nükleer silahları ve uzun menzilli füze sistemlerini sadece kendi ellerinde tutsalar da konvansiyonel silahları diğer ülkelere satmaktadırlar. Askerî jetler, helikopterler, savaş gemileri, zırhlı vasıtalar, tüfekler ve türlü bomba çeşitlerinden oluşan konvansiyonel silahlar, dünya ticaret piyasasında ve devletler arası ilişkilerde büyük yer tutmaktadır. Silah sanayisi gelişmiş ülkeler, sattıkları bu silahlarla finansal yönden kazanç elde ettikleri gibi, dış politikada da diplomatik nüfuz kazanmaktadırlar. Böylece ?millî menfaat? ve güvenlik endişelerinden ötürü bu silahlara ihtiyaç duyan Ortadoğulu ithalatçı ülkeler, müşterisi bulundukları bu ülkelerle diplomatik ilişkilerini konvansiyonel silahların gölgesinde yürütmektedirler.

Arap ülkelerinde yaşanan savaşların sürdürülmesi bilhassa ABD´den bu ülkelere yapılan silah satışlarıyla doğrudan alakalıdır.[1] Dolayısıyla BMGK daimi üyesi ülkelerin silah şirketlerinin Ortadoğu´ya satmaya devam ettikleri silahlara bakarak bölgedeki savaş ortamının geleceğini tahmin etmek mümkün görünmektedir. Yani dünyada yasal olarak barışa ve savaşa karar veren BMGK üyesi ülkeler, aynı zamanda muhtemel savaşlardan en fazla kâr elde eden ülkelerdir. Buradan hareketle bu raporda ABD, İngiltere, Fransa ve Rusya´nın Ortadoğu´daki silah rekabeti ve şirketlerinin çıkarları incelenip elde edilen veriler özetlenecektir.

Ortadoğu Ülkelerinin Silah İthalatı

Uzun süre Batılı ülkelerin işgali altında kalan Ortadoğu ülkelerinin 1945 öncesi silah üretim ve alımları hep alt düzeyde olmuştur. Bu ülkelerin dışarıdan büyük miktarlarda silah alımları 1950´lerden sonra yeni kurulan ordularının silah ihtiyacına dayalı olarak başlamıştır. Bu dönemden 1970´lere kadar bölge ülkelerinde silah sanayisi birkaç tüfek ve bomba fabrikasından ibarettir. Hasılı Ortadoğu ülkeleri uzun süre Sovyet bloğundan ya da Amerikan bloğundan gelecek silahlara bağımlı kalmıştır.

Ortadoğu ülkelerinin silah alımlarındaki artışta en önemli dönüm noktalarından biri Arap Baharı olarak bilinen kaotik süreçtir.

Bu yıllarda yaşanan iki büyük savaş -1973 Arap-İsrail Savaşı ve 1975 Lübnan iç savaşı-, bölgedeki silah ithalatını dört katına çıkarmıştır.[2] 1980´lere gelindiğinde Ortadoğu´nun toplam silah alım tutarı 4 milyar dolar düzeyine ulaşmıştır.[3] Bu artışta en önemli tetikleyici faktör, İran-Irak Savaşı ve bu savaşın oluşturduğu riskler olmuştur.

Bu silahlanma trendi 1990 sonrasında daha da artmıştır. Zira Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak´ın Kuveyt´i işgali, başta Körfez´deki Arap ülkeleri olmak üzere bölgede büyük bir silahlanma yarışını başlatmıştır. 1997´de sadece Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri´nin (BAE) silah ithalatına harcadığı para, resmî rakamlara göre 30 milyar doların üzerindedir.[4]

Ortadoğu ülkelerinin silah alımlarındaki artışta en önemli dönüm noktalarından biri ise Arap Baharı olarak bilinen kaotik süreçtir. Zira 2011 yılına kadar farklı dinamiklerle işleyen bölgedeki silah alımları, bu tarihten itibaren bir beka meselesine dönüşerek rejimlerin silahlanma yarışına girmesini tetiklemiştir. 2012-2016 aralığında dünya silah ihracatının en büyük müşterileri %43´lük oranla Asya ve Okyanusya ülkeleri olurken, iç savaşların yeni başladığı Ortadoğu ülkelerinin bu tablodaki payı %29´dur. Ancak Arap Baharı isyanlarının yayılmasıyla 2014 yılından itibaren bölge ülkelerinin çoğu iç savaşa sürüklenmiştir. Bu süreçle birlikte Ortadoğu ülkelerinin silah ithalatı %86 oranında artarak bölgenin dünya piyasasındaki payı %30´ların üzerine çıkmıştır. Ortadoğu´ya silah satan ülkeler sıralamasında ABD (%53), İngiltere (%8,9) ve Fransa (%8) zirvede yer alırken bölgede en çok silah ithal eden ülkeler ise Suudi Arabistan, BAE ve Türkiye olmuştur. 2012-2016 aralığında Ortadoğu´ya yapılan silah ihracatının %28´i Suudi Arabistan´a, %16´sı BAE´ye, %11´i Türkiye´ye gerçekleşmiştir.[5]

Bu dönemde Suudi silah ithalatı bir önceki dört yıllık döneme kıyasla %212 artış gösterirken komşusu BAE de 2007-2011 dönemine kıyasla 2012-2016 döneminde silahlanmaya %63 daha fazla harcama yapmıştır. Aynı dönemde Körfez´deki diğer ülkelerden Katar´ın silah ithalatı %245, Kuveyt´in %175 oranında artmıştır. Bu dönemde BM ambargosundan etkilenen İran bile Ortadoğu toplam silah ithalatı içinde %1,2´lik yer tutmuştur. İran´ın 2007´den bu yana yaptığı en büyük silah alımı, 2016´da Rusya´nın BM müeyyidesine takılmadan hemen önce bu ülkeye sattığı dört hava savunma sistemidir. Irak´ın silah ithalatı ise 2007-2011 dönemine kıyasla 2012-2016 aralığında %123 artış kaydetmiştir. Bağdat bu dönemde ABD´den 29, Güney Kore´den 24 savaş uçağı ve Rusya´dan 43 taarruz helikopteri satın almıştır. Irak Hükümeti, 2014´ten bu yana DAEŞ ile mücadelesinde bu silahları kullanmaktadır.[6]

Türkiye, 2012-2016 döneminde dünyanın en büyük altıncı silah ithalatçısı olurken ithalat oranı bir önceki döneme kıyasla %42 artmıştır. Ankara´nın satın aldığı savaş uçakları, helikopterler ve tanklar, ülke içinde PKK´ya karşı, ülke dışında da ağırlıklı olarak Suriye ve Kuzey Irak´a düzenlenen operasyonlarda kullanılmıştır. Türkiye; ABD, İtalya ve İspanya´nın silah ihracatında büyük bir pazar ülke olmuştur. Aynı dönemde Mısır´ın silah ithalatında da %69´luk bir artış görülmüştür. Mısır pazarında en büyük pay ABD (%40) ve Fransa´nındır (%40). Kahire, bu iki ülkeden başka 2015´teki anlaşmayla Rusya´dan da büyük miktarlarda silah sipariş etmiştir.[7]

Doğu Akdeniz´deki gerginliğin tırmanmaya başlamasından sonra silah ithalatı artan ülkelerden biri de İsrail olmuştur. Ancak İsrail´in silah ithalatında rakamlar hızla yükselmemiş, 2012-2016 aralığında bir önceki döneme göre %12 oranında bir artış yaşanmıştır. Bu ülkenin silah ithalatında ABD´nin payı %50´yi geçmektedir. 2016 yılında Washington´dan yapılan açıklamalarda ABD´nin İsrail´e büyük çaplı askerî desteğini sürdüreceği belirtilmiş ve bu minvalde siparişi alınan 50 adet F-35 savaş uçağından hazırlanan ikisi aynı yıl içinde İsrail´e teslim edilmiştir. Amerikan yönetimi Arap ülkelerine bu jetlerden verilmeyeceğini açıklamıştır.[8] İsrail medyasına yansıyan haberlere göre, Temmuz 2018´de İsrail´in elindeki F-35 savaş uçaklarının sayısı 12´ye ulaşmıştır, bu sayının 2024´e kadar toplamda 50 olması beklenmektedir. Bu arada her ne kadar F-35´lerin Arap ülkelerine satılmayacağı açıklanmış olsa da BAE´nin Amerikalı ve İsrailli yetkililerle gizli görüşmeler yaparak F-35 satın almak istediği haberleri İsrail basınına yansımıştır.[9]

Öte yandan Ankara´nın F-35 siparişlerinin ABD ile Türkiye arasında yaşanan anlaşmazlıklardan ötürü Washington tarafından önlendiği basına yansımış olsa da meselenin Türkiye-İsrail ilişkileriyle alakalı bir boyutu olduğunu da unutmamak gerekmektedir. Zira İsrail, bu jetlerin kendisiyle çıkarları örtüşmeyen bölge ülkelerine satışından rahatsız olmaktadır. Doğu Akdeniz´de keşfedilen fosil kaynakları akabinde, deniz sınırlarının tartışmaya açılması üzerine, İsrail´in deniz kuvvetlerini geliştirmek için girişimleri olduğu görülmektedir. 2013-2017 aralığında İsrail´e iki denizaltı satan Almanya, 2017´de İsrail´den üç yeni denizaltı siparişi daha almıştır.[10] Dolayısıyla anlaşıldığı üzere, İsrail´in hava kuvvetleri ABD silah şirketlerince desteklenirken deniz kuvvetleri de Alman sanayisi tarafından geliştirilmektedir. Bu arada Türkiye´nin F-35´i hedef alabilen Rus yapımı S-400 füze sistemi sipariş etmesi, bir yandan Doğu Akdeniz yerelinde İsrail-Türkiye rekabetini gösterirken bir yandan da geniş açıdan ABD ile Rusya arasındaki rekabeti yansıtmaktadır.

İthalatçı Ülke

Dünya silah ithalat piyasasındaki yüzdesi (%)

1. Tedarikçisi

2. Tedarikçisi

3. Tedarikçisi

Hindistan

%13

Rusya

ABD

İsrail

Suudi Arabistan

%8,2

ABD

İngiltere

İspanya

BAE

%4,6

ABD

Fransa

İtalya

Çin

%4,5

Rusya

Ukrayna

Fransa

Cezayir

%3,7

Rusya

Çin

Almanya

Türkiye

%3,3

ABD

İtalya

İspanya

Avustralya

%3,3

ABD

İspanya

Fransa

Irak

%3,2

ABD

Rusya

Güney Kore

Pakistan

%3,2

Çin

ABD

İtalya

Vietnam

%3,0

Rusya

Belarus

Ukrayna

Mısır

%3,0

ABD

Fransa

Almanya

Kaynak: SIPRI

2012-2016 döneminde dünyanın en çok silah ithalatı yapan ilk 11 ülkesi ve en çok silah satın aldıkları ilk üç tedarikçileri aşağıdaki tabloda verilmektedir.Son günlerde nümayişler ve iktidar değişikliği ile gündeme gelen Cezayir, 2007-2011 dönemine kıyasla 2012-2016 aralığında silah ithalatını %4,7 artırmıştır. Zikredilen periyotta Cezayir pazarında Rusya´nın payı %60 olurken Çin´in %15, Almanya´nın %12 olmuştur. Bu dönemde ülkenin bütün ithalatı içinde sadece silah alımları %54´lük kısma tekabül etmektedir. Cezayir, 2016´da Almanya ve Çin´den ikişer firkateyn ve Rusya´dan 180 tank ile sekiz helikopter sipariş etmiştir. Kısa süre önce askerî darbeyle gündeme gelen ve Ortadoğu haritasıyla irtibatlı ülkelerden biri olan Sudan ise, Darfur ve Güney Sudan´da yaşanan çatışmalara bağlı olarak Sahra-altı Afrika ülkeleri sıralamasında en çok silah ithal eden ikinci ülke olarak kayıtlara geçmiştir.[11]

Küresel Silah Şirketlerinin Ortadoğu Pazarı

Dünya silah ticaretinde açık ara farkla önde yer alan ABD, Ortadoğu pazarında da şampiyonluğu uzun süredir elinde bulundurmaktadır. 2012-2016 döneminde küresel silah ticaretinde ABD´nin ihracatının payı %33´tür ve bu satışların yarısı Ortadoğu´ya yapılmıştır.[12] Rus silah sanayisinin satışları ise büyük ölçüde Asya´ya gitmektedir. 2012-2016 döneminde Rus silah ihracatının %68´i Asya ve Okyanus ülkelerine olurken %12´si Afrika´ya, %8´i ise Ortadoğu´ya gitmiştir. Rusya´nın müşterileri pay sırasıyla Hindistan, Vietnam, Çin ve Cezayir olmuştur. Çin´in silah ihracatı 2007-2011 ile 2012-2016 dönemlerinde %74 artış gösterse de bu alanda dünya ticaretindeki payı ancak %3,8´den %6,2´ye yükselmiştir. Asya ve Afrika ülkelerine silah satan Çin´in ihracatında Ortadoğu sadece %1,7´lik bir paya sahiptir.[13]

Dünyanın İlk 10 Büyük Silah Şirketinin İhracat Rakamları (2013)

Şirket

Ülkesi

İhracatı (milyar $)

Lockheed Martin

ABD

35,4

Boeing

ABD

30,7

BAE Systems

İngiltere

26,8

Raytheon

ABD

21,9

Northrop Grumman

ABD

20,2

General Dynamics

ABD

18,6

Airbus Group

Avrupa ortaklığı

15,7

United Technologies

ABD

11,9

Finmeccanica

İtalya

10,5

Thales

Fransa

10,3

Kaynak: SIPRI

İngiltere´nin silah ihracatında 2007-2011 dönemi ile 2012-2016 dönemi kıyaslandığında %27´lik bir artış görülmektedir. Ancak aynı dönemlerde silah ihracat rakamları artan Çin, İngiltere´yi geçerek dünya sıralamasında beşinci olmuştur. Ayrıca İtalya ile İspanya´nın silah ihracat rakamlarında da artışlar kaydedilmiştir. Bir ara dünyada üçüncü sıraya kadar yükselse de 60 ülkeye silah satan Almanya´nın ihracatı, 2007-2011 ve 2012-2016 dönemlerinde %36 oranında düşmüştür. Fransız silah ihracatı da aynı dönemlerde %5 düşüş göstermiştir. Bu yıllarda Fransız silah sanayisinin en büyük müşterileri Ortadoğu ülkeleri olmuştur.[14]

ABD, İngiltere ve İsviçre´nin ihraç ettiği silahların yüzdelik pay olarak birinci adresi Suudi Arabistan olmuştur. BAE ise ABD, İtalya, Fransa, İsveç ve Türkiye silah sanayisine en fazla ödeme yapan ülkeler arasında yer almıştır. En çok ABD ve Rusya´dan silah alan Irak, aynı zamanda Güney Kore ve Çekya´nın da en çok silah sattığı ülkedir.

Tespitlere göre, altı devlet dışı aktöre sağlanan silahlar, dünya silah sevkiyatının %0,02´sine tekabül etse de bu altı grup, edindiği bu silahlarla çatışma bölgelerinde oldukça aktif rol oynamaktadır. Örneğin Ukrayna´daki isyancı gruplara Ruslar tarafından tank, füze, uçaksavar, tanksavar ve silahlı vasıtalar tedarik edilmiştir. Gazze´deki Hamas ve diğer Filistinli direniş örgütlerine tedarik edilen tanksavarların da Kuzey Kore´den bölgeye getirildikleri iddia edilmektedir. Bu silahların bölgeye sevkiyatının İran, Mısır veya Sudan üzerinden yürütüldüğü kaydedilmiştir. Yine Suriye´deki isyancı gruplara ve Türkiye´deki PKK´ya da çeşitli yollarla uçaksavar silah sistemleri gönderilmiştir.[15]

2012-2016 Döneminde Dünyada En Çok Silah İhracatı Yapan Ülkeler

İhracatçı Ülke

Dünya Silah İhracat Piyasasındaki Oranı (%)

1. Müşterisi

2. Müşterisi

3. Müşterisi

 

ABD

%33

Suudi Arabistan

BAE

Türkiye

 

Rusya

%23

Hindistan

Vietnam

Çin

 

Çin

%6,2

Pakistan

Bangladeş

Myanmar

 

Fransa

%6,0

Mısır

Çin

BAE

 

Almanya

%5,6

Güney Kore

Yunanistan

ABD

 

İngiltere

%4,6

Suudi Arabistan

Hindistan

Endonezya

 

İspanya

%2,8

Avustralya

Suudi Arabistan

Türkiye

 

İtalya

%2,7

Türkiye

BAE

Cezayir

 

(2012-2016 döneminde dünya silah ticaretindeki ihracat payı %0,7 olan Türkiye´nin ilk üç müşterisi sırayla Türkmenistan, BAE ve Suudi Arabistan´dır.)

Dünya genelinde 2012-2017 aralığında gerçekleşen silah ticareti, önceki döneme kıyasla %10 oranında artmıştır. Bu piyasanın %34´ünü elinde tutan ABD, en çok silah ihraç eden ülkeler listesinde zirvede yer alırken onu büyük bir farkla geriden gelen Rusya takip etmektedir. ABD´nin silah ihracatı 2013-2017 periyodunda bir önceki dört yıla kıyasla %25 büyürken Rusya´nın ihracatında %7´lik bir düşüş yaşanmıştır. 2017´de ABD´nin silah ihracatı, en yakın rakibi Rusya´nın ihracatından %58 daha fazla görünmektedir. Küresel silah ticaretinde zirvedeki altı ülkeden Almanya hariç diğerleri, BMGK´nın beş daimi üyesidir ve sıralama şöyledir: ABD, Rusya, Fransa, Almanya, Çin ve İngiltere. Bu ülkelerden Rusya ve Almanya, silah ihracatlarında son yıllarda dalgalanma yaşarken diğer dört ülkenin ihracatındaki artış devam etmektedir.[16]

Dünyanın en büyük silah satıcısı ilk 100 şirketinin 2017´deki satışları 398 milyar doları aşmıştır. Bu rakam, 15 yıl öncesiyle kıyaslandığında %44´lük bir artışa işaret etmektedir. Ortadoğu´daki savaşları sürdüren silahları bu şirketler sağlamaktadır.[17] Ürettikleri konvansiyonel silahlarla öne çıkan ABD´den Lockheed Martin ve Boeing´in yanı sıra Rusya´dan Almaz-Antey, United Engine Corporation, High Precision Systems ve Tactical Missiles Corporation şirketleri bu alanda başı çekmektedir; İngiltere´den BAE Systems, Rolls-Royce ve GKN gibi şirketler de silah piyasasının dikkat çeken diğer isimleridir.[18]

Amerika Birleşik Devletleri

Ortadoğu´daki ağırlığı 2. Dünya Savaşı´ndan sonra başlayan ABD, Soğuk Savaş günlerinde bölge ülkeleri üzerinde kurduğu nüfuzunu, sonraki yıllarda da sistemli olarak korumuştur. Bölgeye yönelik politikalarını İsrail merkezli oluşturan ABD, Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki askerî dengenin İsrail lehine korunmasına büyük özen göstermektedir. Bu nedenle bölgeye verdiği silahların niteliği ve niceliği konusunda müttefikleri arasında belirgin bir ayrımcılık yapmaktadır.

ABD, NATO´nun askerî ve maddi yükünü sırtlayan en büyük aktör olduğu gibi aynı zamanda dünyanın en fazla askerî harcama yapan ülkesidir.[19] Soğuk Savaş döneminde silah ticaretinde Sovyet Rusya ile yarışan ve İran-Irak Savaşı esnasında Arap dünyasına silah satarak savaşı istismar etmekle suçlanan ABD, 1980´lerden sonra Sovyetlerin çöküşüyle birlikte küresel silah ihracatında liderliğini ilan etmiştir. Soğuk Savaş sonrasında yaşanan küresel ekonomik durgunluğa rağmen 1994-1996 döneminde 67 milyar doları aşan silah ihracatıyla ABD, dünya silah ihracatının %55´ini ele geçirmiştir. Bu dönemde Avrupa ve Ortadoğu ülkeleri, ABD silahlarının en büyük alıcısı olmuştur.[20] İlerleyen yıllarda da ABD´nin Ortadoğu pazarında öne çıkan müşterisi Suudi Arabistan olacaktır.

Devamı >>>

 


Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER