Tarih: 08.10.2019 12:16

Ortaçağ Vebası Sağcılara Bulaştı

Facebook Twitter Linked-in

Veba Ortaçağ’ın en korkunç hastalığı idi. Milyonlarca insanın hayatına mal olan veba insanlığın kolektif bilincinde yerini muhafaza etmiştir. Vebanın bulaşıcı bir hastalık olması ise vebalıları tecrite zorlamıştır.
Veba insanlığı artık tehdit etmez hale gelse de, hafızalarda bıraktığı iz hiç silinmemiştir.
1347 ile 1353 arasında 200 milyon insanın canına mal olan ve “Kara Ölüm” diye anılan hastalığın yarattığı tahribat vebaya dair birçok söz ve deyimi de insanlığa miras bırakmıştır.

“Vebalı muamelesi” diye adlandırdığımız tavır bir toplumdan ya da ortamdan dışlanan kişiler için kullanılan en yaygın metaforlardandır.

AKP’nin MHP ile kurduğu adı koalisyon olmayan ‘ittifak’ın rahatı özellikle 2019’a kadar görece olarak oldukça iyiydi. Ülkenin işlerinin iyi veya kötü gitmesinden bağımsız olarak bu böyle idi.
Ne zaman ki 31 Mart ve akabinde 23 Haziran’da hemen hemen tüm büyük ilçeler ittifaktan koptu. İttifakın rahatı bozuldu. Deyim yerindeyse ittifak hastalandı.

İttifakın seçimlere kısmen katılan, katıldığı yerde AKP’li adayları geçerek zaferler elde eden kağıt üzerinde küçük partisi MHP lideri için, bu hastalık belki de AKP’nin bile öngörmediği kadar huzur bozucu hale geldi.

İttifak seçim kaybedince gündeme gelen sıkıntılar aslında hastalık metaforu için gayet geçerli.
Ülkede her şey günlük ve gülistanlık ama tek bir sorun var; o da muhalefet ve rakip partiler.
Siyasette rekabet olmasa aslında işler ne kadar iyi olacak.
‘Seçimler olsun ve biz kazanalım’.
Rakip kazanırsa beka elden gider.
Ardından vatan ve millet.
Tabii devamında Sakarya.

Bugün Türk siyasetinde hastalıklı bir vaziyet varsa bunun tek bir sebebi var. O da HDP. Girişte bahsettiğimiz kavramları kullanacak olursak HDP’ye ‘siyasetin vebalısı’ muamelesi yapılıyor.
HDP’ye dokunan hastalanıyor. Ve bu hastalığı etrafa yayıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik olarak hasta yatağından ama Meclis kürsüsü retoriği ile gelen Bahçeli ifadeleri aynen şu şekilde :
“Bu süreçte Cumhuriyet Halk Partisi tamamıyla kontrolden çıkmış, siyasi ahlaktan vahim şekilde savrulmuş, millete aidiyet bilincinden hızla uzaklaşmıştır.
CHP-HDP-İP-SP arasında kurulan anayasa hazırlık masaları, kirli bağlantılar, Türkiye muhaliflerini umutlandıran sinsi ve gizli pazarlıklar birer birer gün yüzüne çıkmaya başlamıştır.
Bilhassa CHP ile HDP’nin aynı kulvar ve kumanda merkezine sabitlenmesi büyük bir sorun olarak karşımızdadır.”

Saadet Partisi ve İyi Parti’yi de unutmayan ama CHP’yi ön plana koyan bu sözlerin merkezinde HDP ile temasta olmak var.
HDP’nin “hastalık saçan vebalı” misali tecritini öneren ve bu konuda istediği neticeler elde edilmediği için kendi ittifakı dışında herkesi bu epidemiden nasiplenmiş gören söyleme dair genel kanaat aslında bir diğer deyim olan “kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” idi.

Fehmi Koru ve Murat Yetkin gibi iki deneyimli kalemin de birleştiği ortak görüş, MHP’nin aslında AKP’ye mesaj verdiği idi.
“Seçimler biz kazandığımız sürece muteberdir”.
‘Ben seçime seçim demem, seçimi biz kaybetti isek’ vb şeklinde de okunabilecek bu mesajların ima ettiği tek boyutlu demokrasi ise, MHP için tabii ki sorun teşkil etmiyor.

AKP’nin de İstanbul seçimlerinde denenmiş ve facia ile sonuçlanmış olsa da, Türkiye’nin en kolay işlenen siyaset tarlalarında hasat yapmaktan çok da vazgeçmeye gönüllü olmadığını öğrendik.

Yazık ki Pazar günü İstanbul’un beyaz martıları olarak bilinen Sarıyer’inde dahi şiddete teşmil olan milliyetçilik tarlasının hasatlarını bir süre daha biçmeye devam etmeye kararlı görüyoruz iktidar ortaklarını.

Ülke ve insanları değişmezken AKP’nin MHP ile birlikte iktidara olan mesafesindeki değişikliğe göre karar verilen sorun ve sıkıntılar içinde HDP’ye atfedilen “vebalı” statüsü dışarıdan bakıldığında tatsızlığını korumaya devam edecek.

Bu yazıya önceki gün başlamıştım son kontrolleri ve düzenlemeleri dün geceye bıraktım. Donald Trump’un akıl ötesi söylemleri ile beraber yazıyı tekrar okudum. Virgülünü bile değiştirmeye ihtiyaç duymadım.

Amerika’nın güncel açık sözlü başkanı kadar dürüst olmayan Amerikan başkanları sanki Türkiye’nin hayrına imiş gibi 10 yıllarca Türk sağı ile beraber ülkenin yurtsever kadrolarının biçilmesine sözde anti komünizm yaftası ile çanak tutmuştu.
Türk sağı geçmişteki Amerikancı duruşundan biraz olsun nedamet duysa belki bu yazının ana fikrine de vakıf olacaktır. Türk sağı nasıl geçmişte Amerikancı duruşunda hatalı idiyse, bugün de hamasetten ibaret ötekileştirici ayrımcı duruşunda aynı hatayı tekrar ediyor.

Türk sağı titremeli. kendine dönmeli ve ne biliyorsa unutmalıdır. Bu onun için başlangıç noktası olacaktır.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —