Tarih: 15.11.2018 11:26

Onlar Saldırıyor Ben Savunuyorum

Facebook Twitter Linked-in

Altmış yıla yakındır geniş ve gerçek mânâda Ehl-i Sünnet Müslümanlığını benimsemiş olarak İslâm âleminin birliğe kavuşup güçlenmesi ve ülkemin insanlarının sahih İslâm çerçevesinde var olmaları için gece-gündüz çalışıyor, bildiğim ve bulduğum her yolu deniyorum.

İslâm anlayışımı ve hizmetimi takdir edenler ?amel-i sâlih içinde geçmiş örnek bir hayat? diyenler de var, aşağıda bir örneğini daha vereceğim gibi karalayanlar da var.

İtham eden, karalayan, itibardan düşürmek isteyen, amacına ulaşmak için iftira etmekten, yalan söylemekten utanmayan ve çekinmeyenleri şöyle tasnif etmek uygun olacaktır:

1. Siyasetle ilgili kanaati benimkinden farklı olanlar.

2. Fıkıh usulüne dayalı yorumlarım ve çözümlerim, onların usulüne uygun olmadığı için muhalif olanlar (İctihad kapısı, ictihad ehliyetinin şartları, ilim sahibi olmayanların mezhebi, Müslümanların birden fazla mezhep müftüsünden fetva almalarının cevazı, bazı güncel meselelerin çözümünde farklı düşünmeleri buna örnektir).

3. Ehl-i Sünnet´i kendi mezhep, tarikat, yorum ve taklitlerinden ibaret bilip kendilerinden farklı Sünnîleri dışlayan taassup sahipleri.

4. Kendi üstad, rehber ve şeyhlerinin söylediklerini ve yaptıklarını tek doğru ve yegâne sahih İslâm bilerek taassupla ve kör taklitle (akıllarını askıya almak suretiyle) onlara bağlanan, farklı düşünen ve söyleyenleri düşman bilen, ya İslâm´dan ya da Ehl-i Sünnet´ten dışlayan gözü dönmüş bağlılar.

Bana birkaç gün önce gönderilen bir kısa yazısı/konuşması sosyal medyada dolaşan Prof. Dr. Bedri Gencer hangi gruba giriyor bilemem, buna onu ve beni okuduktan sonra okuyanlar karar versinler.

Diyor ki:

?Malum, şahıslarla ilgili konuşmak tatsız ama ehl-i bid´ati ifşa etmek de dinî vecibe? ?Hakkın hatırı halkın hatırından üstündür´ kaidesince hakikatleri de ortaya koymak zorundayız.

Türkiye´de son 50 yılda Müslümanların alıştığı hangi haram (nâmahremle tokalaşma, sakal kesme, erkeklere altın yüzük, ev kredisi adı altında faiz, enflasyon nisbetinde faizin cevazı, recmin inkârı, kadınların şahitliği, hayızlı ibadeti vs.), düştükleri hangi küfre varan bid´at (Muhammedur Resulullah demeyenlerin de cennete girebileceği, Hz. Muaviye´ye dil uzatma, mezhepsizlik, Mehdî-Mesih´in gelişinin inkârı vs.) varsa altından hep Hayrettin Karaman´ın parmağı çıkar. Karaman, hayatı boyunca hep iktidar ve menfaat adamı olmuş, hem ibahî fetvaları, sapık bid´î akımı yayan eserleri, hem de İlâhiyat ve Diyanet´teki örgütlenmesiyle tabir caizse sahih-nebevî İslâm´ın altını oymuştur. Yıllarca Tayyar Altıkulaç ekibiyle Millî Görüş hareketi ve ehl-i tarikin aleyhinde bulunmuş, bilâhare bu hareketin kurduğu vakıf ve müesseselerin yönetimine girmiş, yıllarca İngiliz ve İran paraleliyle iş tutmuş, onlar deşifre olunca mağdur rolüne soyunmuş bir adamdır Karaman.

Kısaca son 50 yılda Fethullah Gülen, Abant Konsülü Müftüsü Hayrettin Karaman kadar İslâm´a ve Müslümanlara zarar vermemiştir. Onu kızı Merve Kavakçı da köşe yazısında tenkit ettiği gibi bu grupta bulunan Yusuf Ziya Kavakçı hocamız çok iyi tanır. Karaman´ın katıldığı bir işten hayır değil, sadece şer gelir. Tabii ki hepimiz için olduğu gibi onun için de hesap günü gelecek.?

Benim hakkımda bunları söyleyebilen bir kişinin akıl, ilim, ahlâk, ruhî denge, insaf ve vicdan bakımından ne durumda olabileceği hükmünü de okuyucularıma bırakıyorum.

Benin işim bıkmadan, yılmadan bu adamlara cevap vermek, gerçeği açıklamak, din kardeşlerimin yanlış bilgi ve kanaat edinmelerini engellemeye çalışmaktır.

Bu kişinin ve benzerlerinin itham ve iftiralarına defalarca cevap verdim, ?İthamlar ve Gerçekler? başlıklı uzunca yazım (27 Kasım 2014/ 8 Ekim 2018´de güncelledim, sitemde vardır) ve ?Diyalog ve Kurtuluş Tartışmaları? isimli kitabımda bunları bulabilirsiniz. İthamlarına kaynak kıldıkları ?Polemik Değil Diyalog? isimli kitap bana ait değildir, kapağına üç isimden biri olarak adım yazılmış, içinde yirmi kişinin yazısı benim de bir konuşmam var. Konuşmamı yazıya geçirirken başarılı olamamışlar, yanlış anlamaya müsait ifadeler ve tertip var, buna dayanarak beni itham etmek insaf dışıdır, açıklamalarımı ve benim kitaplarımı okumayıp bununla yetinmek kasıtlıdır, ahlâk dışıdır.

Şimdi Gencer´in sıraladığı yalan yanlış ithamlara gelelim:

* Sakal kesme

?Tokalaşma? konusunun cevabı daha uzun, onu da yazacağım. Sakal konusunda şunu yazdım:

Özellikle sakal meselesine gelince, geçmişten günümüze âlimlerin bu konuda söylediklerinin özeti şudur: Resûlullah (s.a.), ?Müşriklere muhâlefet edin (benzemeyin); sakalları bırakın, bıyıkları kırpın? buyurmuştur (Buhârî, K. el-Libâs, 63-34.). Bu ve benzeri hadisler ile tatbikata bakan cumhûr sakalı tıraş etmenin haram olduğu neticesine varmışlardır. Kadı İyâd bunun mekrûh olduğunu söylemiştir. Aynı mahiyette olan boyama emrini yerine getirmenin farz ve terkinin haram sayılmaması bu görüşü destekler (İbn Hacer, Fethu´l-Bârî). Bazı muâsır âlimler bunun bir âdet meselesi olduğunu düşünerek mübah olduğunu söylemişlerdir. Kardavî de ikinci görüşü tercih eden muâsır bir âlimdir (el-Helâl ve´l-Haram, s. 81-82; Şerbâsî, Yes´elûnek, c. II, s. 23-25). Ben de mekruh görüşüne katılıyorum ve sakalım da var.

* Erkeklere altın yüzük

?Helaller ve Haramlar? isimli kitabımda şunu yazdım:

Bir miskali (4.25 gr.) geçmeyen gümüş yüzük ile alem (sembol, nişân, rozet vb.) olarak kullanılan ipek ve altına ruhsat verilmiştir. (Fıkıh kitaplarının kerâhiye ve istihsan bölümü, nişan yüzüğünün cevazı için bak: Kâmil Miras, Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi ve Şerhi 2. B. C. IV, s. 287; c. XII, s. 108.)

* Ev kredisi adı altında faiz

Bu konudaki yazılarım sitemde var, lütfen okuyun. Fıkıh kaynaklarına dayalı olarak benim yazdığım husus, zaruret sayılan hâcet (önemli ihtiyaç) sebebiyle haramların mübah hale geleceğinden ibarettir. Bunu bilmeyen cahildir.

Devam edeceğim.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —