Tarih: 07.09.2018 08:54

Nazlı Ilıcak´ı ne yapalım: Hapislerde çürütelim mi? Yoksa idamı mı düşünelim?

Facebook Twitter Linked-in

Nazlı Ilıcak gözaltında

Nazlı Ilıcak hakkında savcı müebbet hapis cezası talep etmiş..

Türkiye´nin ağır bir ekonomik buhran içerisinde bulunduğu, İdlib´te bütün denklemleri tersine çevirme istidadını içinde barındıran olumsuz gelişmelerin tehdidine uğradığı, ABD ile Rusya arasında ittifak tercihlerinin geleneksel dengeleri zorladığı bir ortamda bana en ağır gelen günün haberi bu oldu.

Daha önce ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmamış mıydı Nazlı Hanım?

Ağırlaştırılmış müebbet, idam cezasının olmadığı bir ülkede, idamın mukabili oluyor.

İdam cezası olsaydı? Nazlı Ilıcak´a ağırlaştırılmış müebbet cezası veren mahkeme ona idamı mı layık görecekti?

Peki ne yaptı Nazlı Hanım da bu ağır mı ağır cezaları hak ediyor?

[Yazının burasında bir küçük parantez açmam gerekiyor: Ne zaman mahkemelerin verdiği cezalar veya tutuklu yargılamalar ya da hapisteki gazeteciler üzerine görüşlerimi paylaşsam, üzerinde kalem oynattığım meslek grubunun veya hakkında yazı yazdığım kişinin siyasi eğiliminin dışında kalan kendisinin de mağdur edildiğine inanan tanıdıklardan, tanıdık yakınlarından serzeniş mesajları alıyorum. ??Bizden de niye söz etmedin´´ mesajları. Haklılık payı olan bir serzeniş bu. Ancak isim vererek birinden söz etmekle aynı veya benzer durumda bulunan başka kişiler hakkında da yazdığımı düşünüyorum ben. Burada da Nazlı Ilıcak bir örnek. Bunu hatırlatmak istedim.]

Tanıdığım Nazlı Ilıcak

Nazlı Ilıcak bizden önceki gazeteci neslinden. Kendisini önce bir okuru olarak tanıdım; daha sonra meslektaş haline geldiğimizde yakından tanıma fırsatı buldum. Gazeteci olarak içinde yer aldığı bütün etkinliklerde etrafındaki kendisinden daha yaşlı veya çok genç diğer gazetecilerden hiç geride kalmayan bir aşk ve heyecan içerisinde olması beni hep şaşırtmıştır.

Yanlış yazmama endişesini her ortamda belli eden bir yazardır Nazlı Hanım. Sürekli birilerini arar ve danışır, kendisine önerilen kitap ve makaleleri bulur-buldurur, vardığı sonuçtan emin olmak için yeniden ilk danıştığı kişiyle bulgularını paylaşır.

Siyasete yakın ilgi duyar, siyasilere saygısı ve hayranlığı vardır; bu yüzden bir dönem milletvekili olarak Meclis´te bulunmuş, orada heyecanını belli eden konuşmalar yaptığı, görüşler açıkladığı için siyasi yasaklı haline de gelmiştir.

Evini sürekli siyasiler ve gazetecilere açık tutmuş, en kritik -siz bunu ?karanlık´ olarak anlayın- dönemlerde moralleri yükseltmek için sevdiği-beğendiği çizginin mensuplarını evinde ağırlamıştır.

Bu da yetmemiş, 28 Şubat döneminde, ülkemizde yerleşik yabancı gazeteciler ile seçtiği Türk meslektaşlarını biraraya getirerek, ülkemizden dışarıya yanlış değerlendirmeler gitmesinin önüne geçmeye çaba göstermiştir.

Tayyip Erdoğan´ın siyasi yasağının kaldırılması, başlatılan yenilikçi hareketin partileşmesi süreçlerinde evi kendisi gibi düşünenlerle siyasilerin bir araya geldikleri bir mekan haline dönüşmüştür.

Gazeteci kimliği ile siyasetçi kimliğinin iç içe geçtiği ilginç bir kişiliktir Nazlı Ilıcak?

Böyle biri ?terör´ sözcüğünün veya ?casusluk´ suçlamasının muhatabı olabilir mi?

Oluyor işte.

İyiliğini düşündüğü ve zarara veya mağduriyete uğradıklarında derhal yanlarında yer aldığı kişilerin bazısı tarafından kendisinin bazı yaklaşımlarının, bazı tavırlarının, bazı yazılarının beğenilmediğini biliyorum. Olabilir. Ancak o kişilerin bile Nazlı Ilıcak´ın ?demokrasi-dışı´, yasal olmayan, kendi ülkesinin aleyhine gelişebilecek bir eylemi olabileceğine inandıklarını sanmam.

Beğenilmemek, sevilmemek.. başka mesleklerden farklı olarak gazetecilikte.. olumsuz bir hal sayılmaz?

Gazeteci, yanağında öpücük yerine tokat izi bulunmasını hoş karşılayan kişidir de.

Yazdıklarımı kendisi hakkında ?karakter tanıklığı´ sayabilirsiniz.

Beğenmeyen ayıplar, kendisinden uzak tutar.

Adalet herkese lazım, Nazlı Ilıcak´a da?

Tarih her dönemde hukuki yanlışlıklar yapılabildiğinin örnekleriyle dolu. Türkiye´nin ağır ve hain bir darbe girişimine muhatap edildiği bir dönemi henüz geride bırakamadık ve bu durum günümüzü de içten-dıştan eleştiriler alan hukuki sorunlarla karşı karşıya getirebiliyor.

Nazlı Ilıcak -ve tabii yazıları veya yorumları yüzünden cezaevlerinde bulunan diğerleri- ile ilgili davaların bu gözle değerlendirilmesinde yarar var. Bunlar yanlışlıklara hiç bir biçimde düşülmemesi gereken dünyanın da gözünün üzerinde olduğu davalardır.

Yargının saygınlık ve itibarının korunması açısından da elzem olan budur.

Hatırlatmak istedim.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —